Column Left

Bizi Takip Edin

31 Ocak 2020 Cuma

Pirinç Maskesi Nasıl Yapılır, Pirinç Maskesinin Yararları

Pirinç Maskesi Nasıl Yapılır, Pirinç Maskesinin Yararları
Mutfaklarda sıklıkla kullanılan pirincin maharetleri yemekleri lezzetli ve doyurucu bir hale getirmesiyle sınırlı değildir. Pirincin aynı zamanda cildin birçok sorununa da çözüm sağlayacağını biliyor muydunuz? Pirinç ile çok kolay bir şekilde harika bir cilt bakım maskesi yapmak mümkündür. Bu çok özel pirinç maskesini öğrenip bir kez deneyince bir daha vazgeçemeyeceksiniz.
Pirinç Maskesi Nasıl Yapılır?
Öncelikle kullanacağınız pirincin organik olmasına dikkat edin aksi halde cildinize zarar verebilirsiniz. Pirinç maskesi tarifine geçilecek olursa; Bir kâseye bir su bardağı pirinç koyun. Daha sonra pirinçlerin üzerini 2 cm geçecek kadar su ekleyin. Pirincin nişastasının ortaya çıkması için iyice karıştırın.
Nişastanın iyice ortaya çıkması için 5 dakika bekleyin. Daha sonra elde ettiğiniz nişastalı suyu başka bir kaba alın. 5 dakika bekledikten sonra nişastanın bir kısmı dibe çökecektir. Üstte biriken suyu alın. 5 dakika daha bekleyin ve tekrar kalan suyu alın. Elinizde nemli nişastalar kalana kadar bu işlemi 3 ya da 4 kez uygulayın. Elde ettiğiniz nemli nişastayı temizleniş cildinize sürün. Dilerseniz gece boyunca yüzünüzde kalabilir. Dilerseniz kuruyunca yıkayın ve kurulayın. Bu maske ile daha temiz ve parlak bir cilt elde etmiş olacaksınız.





Pirinç Maskesinin Yararları
Pirinç maskesi cildi beyazlatırken yüzdeki kahverengi lekelerin de açılmasını sağlar. Aynı zamanda bir peeling görevi gören bu maske ile birlikte cildiniz ölü derilerden arınacaktır. Bunun yanında gözenekleri temizlerken cilde yumuşaklık verir.
Genişlemiş gözeneklerin küçülmesinde de etkili olan pirinç maskesi cildi bakterilerden temizler ve böylece cilt daha sıkı ve genç bir görünüme kavuşur. Ayrıca yaygın bir cilt sorunu olan siyah nokta ve sivilcelerin oluşumunu engeller ve var olan kızarıklıkların giderilmesinde etkilidir. İyi bir güneş koruyucu olan pirinç maskesi cilde sağlıklı bir görünüm kazandırır.



Pirincin faydaları ilk olarak uzak doğuda keşfedilse de hızla tüm dünya pirincin güzellik katan etkilerini öğrenmeye devam ediyor. Bütün bu faydaları sebebiyle her geçen gün daha fazla kullanılıyor ve güzelliklere güzellik katıyor.
Kaynak: https://www.kadinlarduysun.com

Koltuk Altı Kararması İçin Çözüm

Koltuk Altı Kararması İçin Çözüm
Terleme önleyici ürünler ve tıraş kremlerinde bulunan pigmentasyon arttırıcı maddeler, cilt ürünleri ve kimyasallar belirli bölgelerde ölü hücrelerin birikmesine ve cilt renginde koyulaşmaya neden olmaktadır.
Cilt bakım uzmanlarının önerdiği kremler genellikle çok pahalıdır ve bu yüzden birçok insan bu gibi ürünleri kullanmaktan nefret eder..
Neyse ki, hem paranızı kenara koymanıza hem de koltuk altındaki koyu lekelerden kurtulmanıza yardımcı olacak bazı mutfak malzemelerini bugün sizlerle paylaşıyor olacağız
Limon Suyu
Sadece limon suyunu koyu bölge üzerinde birkaç dakika boyunca ovun ve ardından su ile durulayın. Limonun cildinizi beyazlaştıracak ve ovmasına yardımcı olacak asidik özellikleri bulunur. Ancak eğer hassas bir cildiniz varsa, bunu uygulamaktan kaçınmanız gerekiyor.
Karbonat
Karbonatı su ile karıştırın ve bunu koyu bölgenin üzerine uygulayın. Bu sayede cildinizdeki ölü hücrelerden arınacaksınızdır.





Koltuk Altınıza Patates Dilimleri Koyun
Bir dilim patates alın ve günde iki sefer 10 dakika olmak üzere koltuk altınızı ovun. Orta derecede asit içerdiklerinden ötürü patates, renk açıcı bir madde olarak görev görür.
Salatalık Dilimleri
Patates dilimlerinde olduğu gibi günde iki sefer 10 dakika olmak üzere koltuk altınızı salatalık ile ovun. Salatalık doğal bir renk açıcıdır ve koltuk altınızdaki koyu lekeleri giderir.
Portakal Kabuğu
Kuru bir portakal kabuğunu bir blendera atın ve ardından süt ekleyin. Koyu bir kıvam elde etmeniz gerekiyor. Bu macunu koltuk altınıza 10 dakika boyunca uygulayın ve daha sonra su ile yıkayın. Portakal ve süt renk açıcı olarak görev alacak laktik asit açısından zengindir.
Papaya Ovucu
1 papayayı ezin ve cildinizi bununla ovduktan 20 dakika sonra su ile durulayın. Papaya, cildinizin yenilenme sürecini hızlandıracaktır.
Koltuk Altı Tüylerinizi Ağda ile Alın
Koltuk altında renk koyulaşmasına neden olduğundan ötürü jiletten kaçının. Bunun yerine kıllarınızdan kurtulmak için ağda yapın.
Limon ve Esmer Şeker
Koltuk altınızdaki ölü derilerden kurtulmak için limon ve esmer şeker kullanın ve koyulaşmaya neden olan ölü derilerden tamamen kurtulun. Ancak hassas cildiniz varsa, limon yerine zeytin yağı kullanabilirsiniz.
Not: Koltuk altınızda koyulaşmaya neden olan şeker veya endokrin ile ilgili rahatsızlıklarınız (hipofiz bezi bozuklukları) varsa, mutlaka doktorunuza danışınız.
Kaynak: https://www.kadinlarduysun.com

Çaydanlık Temizleme Yöntemi

Çaydanlık Temizleme Yöntemi
Dış yüzeyi yanan, is tutan, kararmış ve içi dibi kararan, kireç tutan, yağ lekesi tutmuş alüminyum, bakır, çelik çaydanlıkları evde temizlemenin ve parlatmanın en basit ve ucuz yöntemlerinden bazıları sizlerle hanımlar. Çok çok önceden çaydanlıkların dış yüzeyi kalaylanarak temizleniyordu. Ama şimdi hem çaydanlıklar için kullanılan malzemeler değişti hem de teknolojiyle birliket evde üretilen püf noktalar arttı.
Kararan ve kireç tutan çaydanlığın dibini temizlemek için ihtiyacınız olan malzemeler sirke ve karbonat. Çaydanlığın içine sirke doldurup bir gece bekletmelisiniz. Ardından çaydanlığın içinde bir miktar sirke bırakıp, kalanını dökün. Çaydanlıkta kalan sirkenin içine bir yemek kaşığı karbonat ekleyin. Bir dakika sonra, bulaşık fırçasıyla ya da süngerle ovarak, kolaylıkla temizleyebilirsiniz. Üstelik geride herhangi bir kimyasal madde kalıntısı da kalmayacak.





Diğer bir yöntem ise, limon tuzu ve ve su ile yapılıyor. Bir yemek kaşığı limon tuzunu, çaydanlığın içine alabileceği kadar suyla karıştırın ve çaydanlığa boşaltın. Çaydanlığı ocağın üzerine alın ve yüksek ateşte bir ya da iki taşım kaynatın. Ardından çaydanlığı ocaktan alın ve bol suyla durulayın. Çaydanlığınız böylece pırıl pırıl olmuş olacak. Bir diğer yöntemse, tuz ve sirkeli karışım. Bir yemek kaşığı tuz ile bir çay bardağı sirkeyi karıştırıp çaydanlığın içine koyun ve 10 dakika bu şekilde bekletin.
Sürenin sonunda çaydanlığın içini süngerle ovun ve lekelerden kurtulun. Bol suyla durulamayı da ihmal etmeyin. Çaydanlıkta bulunan kireci gidermek için, bir patatesin kabuklarını soyun ve çaydanlığın içine atın. Üzerine bir miktar su ekleyip bu şekilde yarım saat kaynatırsanız; kireçlerin yok olduğunu görürsünüz. Kireci temizlemenin bir diğer yoluysa; yumurta kabuğudur. Çaydanlığı içinde yumurta kabuklarını suyla kaynatırsanız iyi bir kireç çözücüdür yumurta kabukları.
Bir başka püf noktada porçöz denilen kireç çözücüyü çaydanlığın içine bir miktar döküp, çaydanlığın içinde ki kireç lekelerine doğru sallayarak tuttuğunuz zaman bir müddet sonra kireç kalıntıları çıkacaktır. Tabiki sonra çaydanlığı bol suyla yıkayın.
Kaynak: https://www.kadinlarduysun.com

Diz Ağrılarına, Sıvı Kaybına, Kireçlenme ve Menisküse Karşı Bamya Tohumu

Diz Ağrılarına, Sıvı Kaybına, Kireçlenme ve Menisküse Karşı Bamya Tohumu
Bamyanın tohumları da en az bamya kadar faydalıdır. Bamya tohumlarını kullanarak çok faydalı kürler yapabilirsiniz. Bamya kürü özellikle dizlerdeki sıvı kaybını gidermede ve bronşiti iyileştirmede kullanılır. İsterseniz bu kürlere hep birlikte göz atalım.
Dizlerde sıvı kaybı için bamya tohumu kürü
Güvendiğiniz bir aktardan bamya tohumları alın.
Her sabah aç karnına 1 bardak suyla 10 adet bamya tohumunu yutun.
Yaklaşık bir haftada etkisi hissedebilirsiniz ama tamamen iyileşmek için 3 ay boyunca düzenli olarak tüketmek gerekir.
Bamya tohumu ayrıca menüsküs sorununa da iyi gelmektedir.
Bronşit için bamya tohumu kürü
Bamya tohumu bronşit, öksürük, hırıltılı solunum gibi solunum yolu hastalıklarını da iyileştirebilir. Ayrıca astım sorunu olanlara büyük fayda sağlar. Solunum yolu hastalıkları için bamya tohumunu farklı şekillerde tüketebilirsiniz. Bronşit sorunu için tohumları aynı kahve gibi çekerek kavurup şekersiz içtiğinizde faydasını göreceksiniz.





Göğüs ağrısı çeken ve boğazında gıcıklanma hisseden kişiler tohumun çekirdeklerini ezip su ile karıştırarak içebilirler. Karışımı bir kaç hafta boyunca günde iki kez içtiğinizde boğazınız iyileşecek ve göğüs ağrınız geçecektir.
En çok kullanılan yöntemlerden biri bamya tohumlarını öğütülerek içmektir. Öğütülmüş tohumlardan çok faydalı şifalı bir macun yapabilirsiniz.
Bamya tohumu macunu tarifi:
1/4 su bardağı ilaçsız, organik bamya tohumu
2 yemek kaşığı organik bal
5 yemek kaşığı organik zeytinyağı
Hazırlanışı
Bamya tohumunu aktarda çektirin. Sert kabukları iyice çektirerek un haline gelmesini sağlayın. Bir kavanoza koyun ve üzerine bal ve zeytin yağını ekleyin. Macun kıvamını alacak şekilde karıştırın. Zeytinyağı ve bal miktarını istediğiniz gibi arttırıp azaltarak macunu istediğiniz kıvama getirebilirsiniz.



Macunu sabahları aç karnına kahvaltıdan en az yarım saat önce bir çay kaşığı yiyin. Bu macunu 1- 1,5 ay süreyle düzenli yiyin. Macun astımı olan kişilerin tedavisine de destek olacaktır. Ayrıca öksürük başlangıcında kullanıldığında öksürüğü hızla iyileştirecektir.
Bamya Tohumu Faydaları
Mide ve bağırsakları çalıştırır ve hazımsızlık çekenlere iyi gelir.
Kabızlığı giderir.
İdrar söktürücüdür.
Halsizliğe ve depresyona iyi gelir.
Eklem ağrılarını giderir.
Karaciğer yağlanmasına iyi gelir.
Depresyona iyi gelir.
Kaynak: https://www.kadinlarduysun.com

Sabahları Ceviz Suyu İçmenin Faydaları

Sabahları Ceviz Suyu İçmenin Faydaları
Cevizin insan sağlığına faydalı yönlerini duymuşsunuzdur. Zengin besin değerleri ve proteinlere sahip cevizin en az kendisi kadar suyu da yararlı. Sabah uyanır uyanmaz bir gece önceden hazırladığınız ceviz suyunu içerseniz gün boyu enerjik olacak, sağlığınıza sağlık katacaksınız.
Protein bakımından zengin
Bol yağlı bir yemiş olan ceviz, yüksek oranda protein içerir. Özellikle hayvansal gıda tüketmeyenler için ceviz suyu çok faydalıdır. Eğer vejetaryen, pesketaryen ya da vegan besleniyorsanız ihtiyacınız olan proteini cevizden alabilirsiniz.
Tok tutuyor
Ceviz suyu içindeki bol protein sayesinde uzun süre tok tutuyor ve yağ yakımını kolaylaştırıyor.
Kolesterol düzenleyici
Eğer kolesterol sorununuz varsa ceviz suyunun kolesterol düzenleyici etkisi de var. Ceviz suyu kötü kolesterolün yükselmesine engel oluyor. Ceviz suyu tüketilmesi kötü kolesterolün düzenlenmesinde etkilidir.





Damar sağlığına faydalı
Ceviz suyu damar sağlığına iyi geliyor. Düzenli ceviz suyu tüketilmesi kalp, damar ve dolaşım sistemine faydalı. Damarların tıkanmasına engel olarak kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor.
Sindirime yardımcı
Ceviz suyu tüketmek sindirimi de kolaylaştırıyor. Ceviz suyunun içerdiği omega 3 yağ asitleri sinir sisteminin sağlıklı bir şekilde çalışmasında yardımcı. Eğer kabızlık problemi yaşıyorsanız ceviz suyu tuvalete kolayca çıkmanıza yardımcı olacak.
Emziren anneler tüketmeli
Emziren anneler ve hamileler için de ceviz suyu çok yararlıdır. Emziren annelerde ceviz suyundaki vitaminler süt yoluyla bebeğe de geçer. Bu dönemde bebek için gerekli olan vitaminler doğal yolla alınmış olur.
Cildinize doğal bakım



Ceviz suyu cildiniz için en sağlıklı bakımlardan biridir. İçerdiği vitaminler sayesinde cildinize bakım yapar. Ceviz suyunu cilt temizliğinizde kullanarak daha arınmış bir cilde sahip olabilirsiniz. Banyoda şampuandan sonra saçınızı ceviz suyuyla yıkamak saçınızı daha parlak ve canlı gösterir. Aynı zamanda hazırladığınız ceviz suyunu el ve ayak bakımınız için de kullanabilirsiniz.
Şeker hastalarına faydalı
Ceviz suyu kan şekerini dengeleyerek diyabete iyi gelir.
Ceviz suyu nasıl hazırlanır?
Ceviz suyu için ihtiyacınız olan malzemeler 1-2 ceviz ve 1 su bardağı su
Yapılışı:
Ceviz içlerini çıkarın 1 bardak suyun içine atın.
Ceviz suyunu 1 gece bekletin.
Sabah aç karna kahvaltıdan 30 dakika önce hazırladığınız ceviz suyunu için.
Ceviz suyunu içtikten sonra cevizleri yemeyi ihmal etmeyin.
Kaynak: https://www.kadinlarduysun.com

Patlıcanlı Su Haftada 6 Kilo Zayıflatıyor

Patlıcanlı Su Haftada 6 Kilo Zayıflatıyor
Patlıcan suyu sayesinde 1 hafta gibi kısa bir sürede 6 kiloya kadar kolaylıkla ve doğal bir şekilde zayıflayabilirsiniz. Ayrıca enerji vererek vücuttaki yağların yakımını da hızlandırır.

Hazırlaması ve kullanması basit olan patlıcanlı suyla hemen zayıflamaya başlayabilirsiniz. Tarifimiz ile vücutta biriken bölgesel yağları yok ederek sindiriminizi de hızlandırabilirsiniz.
Malzemeler:
1 orta boy taze patlıcan (organik olursa iyi olur)
1 orta boy limon
1 litre ılık su (5 su bardağı su)
1 sürahi ya da cam şişe
Haftada 6 Kilo Zayıflatan Patlıcan Suyu





Patlıcanı yıkadıktan sonra kabuklarıyla birlikte ince ince dilimleyelim. Dilimleri sürahiye dökün ve üzerine 1 litre suyu doldurun. Üzerine bir limonun suyunu sıkın ve ekleyin. Güzelce karıştırdıktan sonra buz dolabında 1 gece bekletin.
Sabah suyu süzün ve patlıcanları atın. Suyu kahvaltıdan sonra 1 bardak ve yatmadan önce 1 bardak olacak şekilde bitene kadar için. Bu işlemi 7 gün boyunca her gün tekrarlayın.
Ayrıca günde 1 buçuk litre daha su içmeyi ve gazlı, şekerli içeceklerden uzak durmayı unutmayın. Kilo vermek istiyorsanız fast-foodu bırakmalı ve günde 10 dakika da olsa yürüyüş ya da egzersiz yapmayı ihmal etmeyin.
Bu karışımı 1 hafta içtikten sonra 1 hafta vücudunuzu dinlendirmeli ve sonraki hafta devam etmelisiniz. Bu şekilde istediğiniz kiloya düşene kadar devam edebilirsiniz.
Patlıcanlı Su İçtiğinizde
Patlıcan, düşük kalorilidir ve tok tutar.
Dolaşım sistemini çalıştırır.
Antioksidan özelliğe sahiptir.
Patlıcanın diğer faydaları:



Beyin sağlığını korur ve güçlendirir.
Lif bakımından zengindir.
Kilo vermeye yardımcı olur, tok tutar ve yağ yaktırır.
Kalp sağlığını korur.
Düşük sodyum içerir.
Enerji, vitamin ve mineral bakımından zengindir.
Şeker hastaları rahatlıkla tüketebilir.
Serbest radikallerle mücadele eder.
Beyin fonksiyonlarını kuvvetlendirir.
Kaynak: https://www.kadinlarduysun.com

Vücudunuzun D Vitaminine İhtiyaç Duyduğunu Gösteren 8 Belirti

Vücudunuzun D Vitaminine İhtiyaç Duyduğunu Gösteren 8 Belirti
D Vitamini, vücut sisteminde kemiklerimize kalsiyum temini sağlamaktan, bağışıklık sistemimizi güçlendirmeye kadar büyük ölçüde rol alan, yağda çözünen bir vitamindir. Normalde bu vitamini yiyeceklerden, takviyelerden ve güneş ışınlarından alırız ancak bir şeyler ters gittiğinde ve D vitamini eksikliğiyle karşılaştığımızda, vücut sistemlerimiz bozulabilir.
D Vitaminine İhtiyaç Duyduğumuzu Belirten 8 İşaret
1. Baş terlemesi
D vitamini düzeyinizin düşük olduğunu gösteren çeşitli semptomlar vardır. Bilimsel literatürler yenidoğanlarda aşırı terlemeyi bu vitaminin eksikliğinin ilk belirtilerinden biri olarak tanımlar. Yetişkinlerde D vitamini eksikliğinin en belirgin belirtilerinden biri vücudun geri kalanına kıyasla aşırı kafa terlemesidir. Kafanız çok terlerse, vücudunuzdaki D vitamini eksikliği ile ilgili olabilir ve doktorunuza danışmanız gerekebilir.



2. Kemik ağrısı
D vitamini eksikliği vücudun kalsiyumunu kemik dokusuna iletme yeteneğini zayıflatabilir ve bu da osteomalaziye veya kemiklerin zayıflamasına neden olabilir. D vitamini eksikliği, özellikle kas-iskelet sistemi ağrıları, özellikle de tibial kemik ağrısı ve hassasiyet ile ilişkili olabilir. Kemik ağrısı, kemik kırıkları ve osteoporoz gibi ilgili hastalıklardan kaçınmak için gerekli miktarda D vitamini alımını yapmanız önerilmektedir.

3. Kas ağrısı
D vitamini sadece kemiklerimizi değil aynı zamanda kaslarımızı da etkiler. Bu vitamin eksikliği, yoğun fiziksel aktivitenin ardından ciddi kas ağrısı, halsizlik, kas kütlesinin azalması ve kas kaybının azalmasına neden olabilir. Düşük D vitamini düzeyleri, fibromiyaljinin ana semptomlarından biri olan vücutta kronik yaygın ağrıya da neden olabilir.
4. Zayıf bir bağışıklık sistemi
D vitamini bağışıklık sistemimizi desteklemede büyük rol oynamaktadır. Doktorlar antibiyotik keşfedilmeden çok uzun zaman önce enfeksiyonları tedavi etmek için bu vitamini kullanmaya başladılar. Örneğin, tüberküloz hastaları, doktorların düşündüğü gibi doğrudan enfeksiyonu öldüren güneş ışığına maruz kaldıkları sanatoryumlara gönderildi. Bu nedenle, sık viral enfeksiyonlardan muzdarip olmanız durumunda, düşük D vitamini seviyeleri bunun nedeni olabilir.



5. Yorulma ve halsizlik
Sık sık yorgunluk ve halsizliği yoğun bir yaşam tarzı ya da uyku eksikliği ile ilişkilendiririz. Ancak, vücutta D vitamini eksikliğinin de olabileceği ortaya çıkıyor. D vitamini takviyesinin, yorgunluğu olan hastalar üzerindeki etkisini gözlemleyen bir çalışma, D vitamini seviyelerinin normalleşmesinden sonra, yorgunluk semptomlarında belirgin azalma olduğunu göstermiştir.

6. Yavaş yara iyileşmesi
Bir çalışma, D vitamini takviyesinin 12 haftasında diyabetik ayak ülseri olan hastalarda yaraların belirgin şekilde azaldığını göstermiştir. Bilim adamları, D vitaminin, araştırılan hastalarda kan şekeri ve kolesterol seviyelerini dengeleme üzerinde olumlu bir etkisi olduğuna inanmaktadır. Eğer yaralarınız yavaşça iyileşirse (özellikle diyabetiniz varsa), vücudunuzdaki bu vitamin seviyesine dikkat edin.
7. Saç dökülmesi
Saç dökülmesini tetikleyebilecek birçok faktör vardır ve D vitamini eksikliği bunlardan biridir. Bu vitaminin eksikliği, saçların dökülmesine ve saç dökülmesine neden olarak saç döngüsünün bozulmasına neden olabilir. D Vitamini saçın çıkış noktasında saç büyüme sürecinde ayrılmaz bir rol oynar ve saç dökülmesi tedavisine yönelik bir ek olarak kullanılabilir.
8. Anksiyete ve depresyon
D Vitamini, beyin de dahil olmak üzere vücudumuzun birçok bölümünü etkileyen eşsiz bir vitamindir. Vitamin yiyecekler tarafından tüketildikten veya cildimizde sentezlendikten sonra, beynin çalışmasını etkileyen dopamin ve serotonin gibi nörotransmiterleri salgılar. Bilim insanlarına göre, D vitamini eksikliği, endişe, depresyon ve hatta şizofreni de dahil olmak üzere akıl hastalıkları ile ilgili olabilir.
D vitamini eksikliği belirtilerinden herhangi birine sahipseniz, bu vitaminin vücudunuzdaki seviyesini değerlendirecek ve size gerekli D vitamini dozunu yazacak olan doktorunuzu ziyaret edin.
Kaynak: https://www.kadinlarduysun.com

B12 Vitamini Eksikliği Belirtileri ve Tedavisi

B12 Vitamini Eksikliği Belirtileri ve Tedavisi
Beden sağlığımız ve sinir sistemimiz için oldukça önem taşıyan B12 vitamini eksik olduğu zaman sağlığımız açısından problem oluşturabilmektedir. Kimi zaman bir hastalığın belirtisi olarak da ortaya çıkan B12 vitamini vücudun kendisi üretebildiği bir vitamin değildir. B12 vitamini eksikliği olduğu durumlarda vücudumuz birçok belirti göstermektedir. Bu belirtileri dikkate alarak B12 vitamin eksikliği gidermek en doğrusu olacaktır.
B12 VİTAMİNİ NEDİR?
B12 diğer adıyla kobalamin olarak bilinen vitamindir. Vücudun kırmızı kan hücrelerinin (alyuvar) üretilmesinde büyük önem taşıyan bir vitamindir. Vücudun bütün olarak sağlığının korunmasında oldukça önemlidir. Ancak B12 vitamini yalnızca dışarıdan besinler yoluyla alınabilmektedir.
Vücudun kendisinin üretebildiği bir vitamin değildir. Bu yüzden bireylerin beslenmelerine çok dikkat etmeleri, sağlıklı dengeli ve düzenli beslenmeye özen göstermeleri gerekmektedir. Yeteri kadar alınamadığında B12 eksikliği belirtileri gözlemlenir.





B12 EKSİKLİĞİ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Unutkanlık başlıca B12 eksikliği belirtilerindendir
İkinci olarak saç dökülmesi durumunda bireylerin aklına ilk olarak B12 eksikliği gelmektedir. Diğer belirtiler ise;
Yorgunluk
Halsizlik
Güçsüzlük
Ruh halindeki bozukluklar özellikle depresyon ve aşırı sinirlilik hali
Dikkat eksikliği, odaklanmakta güçlük
Üşüme
Kalp çarpıntısı
Uzuvlarda uyuşmalar
Pürüzsüz dil (dil üzerindeki noktacıkların yok olmaya başlaması
Ağız yaraları (aftlar)
Cilt kuruluğu ve cansız bir cilt
Kilo kayıpları
B12 EKSİKLİĞİ NEDENLERİ NELERDİR?
Vegan veya vejeteryan diyet uygulanması
B12 vitamini yönünden zengin besinlerin tüketilmemesi
Yeme bozuklukları (anoreksiya nevroza, blumia nevroza)
Yanlış diyetlerin sürekli uygulanması
Kullanılan bazı ilaçlar
İlerleyen yaş
Mide küçültme ameliyatları
Besin alerjilerinden dolayı B12 açısından zengin besinlerin tüketilememesi
Mide ve bağırsak problemleri, hastalıkları
Hamilelik
B12 EKSİKLİĞİ BELİRTİLERİ TEDAVİSİ NASILDIR?
B12 eksikliği belirtilerini gözlemleyen birey uzmana başvurduğunda uzman tarafından istenen kan testleriyle B12 eksikliği tanısı konulması mümkündür. Kan testi sonucunda B12 vitamin oranı referans değerlerinin altında olmasıyla B12 eksikliği olduğu gözlemlenir.
B12 eksikliği belirtilerinin nedenleri araştırılmalı ve bu doğrultuda bir tedavi uygulanmalıdır. B12 vitamini içeren besinlerin tüketimiyle B12 eksikliği giderilemiyorsa B12 vitamin ilaçları ya da B12 vitamin iğneleri uzman tarafından önerilmektedir. Belirlenen dozda alındığında B12 vitamini normal değerlerine gelebilmektedir. Ve bu sayede B12 eksikliği belirtileri tedavi edilmiş olur.
Kaynak: https://www.kadinlarduysun.com

Kolon (Bağırsak) Temizleyici İçecek

Kolon (Bağırsak) Temizleyici İçecek
Gün boyunca oldukça farklı gıdalar tüketiriz. Kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeği ve ara öğün derken birbirinden farklı ve miktar olarak dengesiz tüketim bağırsaklarınızın toksik madde biriktirmesine neden olabilir. Genellikle, tükettiğimiz tüm gıdalar sağlıklı değildir. Bu yüzden kolon sağlığınızdan emin olmalısınız.
Kolon temizlemek oldukça kolaydır ve ihtiyacınız olan tek şey bu içecek. Günün sonunda, kolonlar ekmek, et, pirinç, makarna ve bağırsaklarınız için sindirimi kolay olmayan diğer gıda ürünleri ile dolar.
Bağırsaklarınız yiyecekleri sindirmek için çok fazla çalışmak zorunda kaldığından, şişkinlik hissedebilirsiniz. Bu çok can sıkıcı bir durumdur, çünkü böyle zamanlarda midede sanki bir tuğla varmış gibi hisseder. Ancak, yatmadan önce ev yapımı bir içecek içerek bu rahatsızlığı kolayca önleyebilirsiniz. Bu tarif babaanne sırrı olarak bilinmektedir.



Gerekli olan malzemeler
1 yeşil elma
çilek bir avuç
240 ml su
240 ml hindistancevizi sütü
1 çay kaşığı keten tohumu
1 çay kaşığı pisilyum lifleri (aktarlarda bulunur)
2 çay kaşığı chia tohumu
1 limon suyu



Tarifi
Elmayı soyun ve çekirdeklerini çıkarıp parçalara ayırın. Elmayı ve çileği bir mixere alın ve suyu, hindistancevizi sütünü, keten tohumu, pisilyum liflerini, chia tohumu ve limon suyunu ekleyin. Hepsini pürüzsüz bir karışım elde edene kadar karıştırın ve bir bardağa alın. En iyi sonucu almak için yatmadan önce içmelisiniz. İçeceği düzenli kullandığınız takdirde şişkinlik hissinin geçtiğini ve kolonların temizlendiğini fark edeceksiniz.
Kaynak: https://www.kadinlarduysun.com

Islak Saçla Yatmanın Zararları

Islak Saçla Yatmanın Zararları
Yoğun bir günün ardından duşa girmek kadar rahatlamaya yardımcı bir şey yok. Fakat bu rahatlık saçlarınızı kurutmanız gerektiği gerçeğiyle bozulabilir. Saç kurutmak zahmetli bir iştir ve üşenmeniz çok doğaldır. Peki, ama ya ıslak saçla uyumanın zararlarını bilseydiniz? Islak saçla uyuduğunuzda yastığınıza geçen nem zararlı bakterilerin üremesi için çok elverişli bir ortam oluşturur. Bir daha asla saçınızı kurutmadan uyumamanıza sebep olacak ıslak saçla uyumanın zararlarını derledik.
Islak saçla uyumanın zararlarının hiç böyle etkileri olacağını düşünmemiş olabilirsiniz ama ıslak saçla uyumanın zararları göz ardı edilemeyecek kadar fazladır. Evet, zahmetli bir iş ve evet bazen duştan sonra saç kurutmakla uğraşmadan direk uyumak kulağa daha güzel geliyor. Veya kurutma makinesinin ısısıyla saçınızın kırılıp zarara uğramaması için bilinçli olarak ıslak saçla uyumayı tercih ediyorsunuz belki de. Ama ıslak saçla uyumanın zamanla saç sağlığınıza zarar vereceğini biliyor muydunuz? Daha da önemlisi saçınızın neminden dolayı yastığınızda üreyen bakterilere maruz kalmanın sizi ne denli sağlık riskleri altına soktuğunu? Islak saçla uyumanın zararlarını öğrendiğinizde bir daha asla saçınızı kurutmadan uyumayacağınıza eminiz. İşte ıslak saçla uyumanın zararları..
Islak saçla uyumanın zararları





Bakteriyel enfeksiyonlar
Islak saçla uyuduğunuzda yastığınıza geçen nem zararlı bakterilerin üremesi için çok elverişli bir ortam oluşturur. Bütün gece boyunca yastığınıza burnunuzun, ağzının ve gözünüzün değdiğini düşünürsek ıslak saçla uyumanın bakteriyel enfeksiyonlar için bir karşılama partisi olduğunu söylersek abartmış olmayız.
Mantar
Cildinizin nemli bakterilere maruz kalması sizi birçok enfeksiyona karşı savunmasız bırakır. Ayrıca yastığınızdaki nem sebebiyle mantar oluşumu da olabilir. Sonucunda kepek, kaşıntı ve saçkıran olabilirsiniz. Astım,sinüzit ve diğer solunum yolu hastalıkları şiddetlenebilir.



Cilt ve saç hastalıkları
Islak saç ile yatmak saçınızın kırılıp cansız ve yapışık durmasına sebep olur. Ayrıca cildinizin yastığınızdaki bakterilere maruz kalması ciltte kuruluk, akne ve tahriş sorunları yaratır.
Islak saçla uyumanın zararlarını önlemek için ne yapmalısınız?
Öncelikle sabah duş almayı alışkanlık haline getirmeye çalışın. Eğer akşam duş almanız gerekiyorsa ve saçlarınızı kurutmaya haliniz veya vaktiniz yoksa uyumadan önce yastığınızın üstüne kuru bir havlu serin. Böylece saçınızdaki nem kuru havlu tarafından emilip yastığınıza geçmeyecek ve bakteri oluşumunu engelleyecektir.
Kaynak: https://www.kadinlarduysun.com

Mandalina Kabuklarını Atmayın

Mandalina Kabuklarını Atmayın
Lezzeti, vitamin ve faydalı besin değerleriyle , çoğumuzun severek yediği Mandalina , kabuğu ile de şifa dağıtıyor. Kabuğu Parfüm endüstrisinde de kullanılan Mandalina, Cilt bakım ürünlerinde kullanılan uçucu yağları içerir. Ancak birçok kişi bu lezzetli meyvenin, özellikle de kabuklarının gizli özelliklerinden habersizdir.İçerdiği Tıbbi faydaları görmezden gelip, bir çöp gibi Mandalina kabuklarını atmayalım faydalarını ,kullanabileceğimiz alanları ve uygulama şekillerini öğrenelim.
MANDALİNA KABUĞUNUN VÜCUDA FAYDALARI NELERDİR
Mandalina kabuğunun bilmediğimiz özelliklerinden biri, iyi kolestrol düzeyi, kan şekeri ve sağlıklı bir karaciğere sahip olmanıza yardımcı olacak pek çok yararı olmasıdır. Yağlı gıdaların daha iyi sindirimine izin vererek, sindirim sisteminizin sağlığına yardımcı olduğunu ortaya koyan bazı çalışmalar yapılmıştır.





Mandalina kabuğu ile tedavi edebileceğiniz hastalıklar ve uygulama yöntemleri :
BRONŞİT: 1 Bardak Kaynamış Suya, iki yemek kaşığı mandalina Kabuğunu ekleyin, bir saat bekletin ve sonra için. Bunu günde üç kez tüketebilir ; bronşiti hızlı ve doğal olarak giderebilirsiniz.
ÖKSÜRÜK: Kabukları küçük parçalar halinde bölün, iyice kurutun. 1 bardak sıcak suyun içine 2 yemek kaşığı Kurutulmuş kabuğu atın,1 hafta boyunca serin bir yerde bekletin, bu süre sonunda kabukları çıkartıp, çözünmüş sıvıyı temiz cam bir kavanoza aktarın. Her yemekten önce ,günde üç kez için.
BURUN TIKANIKLIĞI: Küçük ağızlı bir kavanoza birkaç tane soyulmuş Mandalina kabuğu atın,üzerine sıcak su ilave edin. 10 dakika boyunca buharı soluyun. Nefesinizin açıldığını ,oldukça ferahladığınızı ve burun tıkanıklığınızın geçtiğini göreceksiniz.
SİNDİRİM SORUNLARI: Bu problem için kurutulup ,çekilmiş Portakal veya Mandalina kabuğu kullanabilirsiniz. Hazırlayacağınız tozu, yemeklerinize ekleyebilir ,mide ağrılarınızı sindirim sorunlarınızı azaltabilirsiniz. .
AYAK MANTARI: Mantarın olduğu bölgeye,Mandalina kabuklarını ,bir hafta boyunca günde iki kez koymalı ve ovmalısınız.
FİZİKSEL BİLGİLER VE KAZANIM SORUNLARI: Küçük bir torbaya birkaç mandalina kabuğu koyun ve yanınızda bulundurun, onlardan gelen aromayı 15 dakika nefesinizle çekin.Ayrıca, Hafif baş ağrılarını aynı teknikle rahatlatabilirsiniz.
HİPERTANSİYON VE TAŞİKARDİ: Üç litre suya bir bardak taze mandalina kabuğu ilave edin, kaynatın ve bir saat bekletin. Vücudunuzunu bu suyla yıkayın. Bu banyoyu iki güne bir yapmanızı öneririz.
Kaynak: https://www.kadinlarduysun.com

Muşmulanın Faydaları

Muşmulanın Faydaları
Muşmula herkesin mutlaka gördüğü ama tanımadığı değerli bir meyvedir. Muşmula ağacı diğer meyve ağaçlarından çok farklıdır. 2 ila 3 metreye kadar büyüyebilen yapılı ağaçlardır. Sert iklimleri seven muşmula ağacı ülkemizde Karadeniz bölgesinde bolca yetişmektedir. Ancak bölgelere göre muşmulanın cinsi değişebilmektedir. Çoğunlukla kırmızı tonlarda olan meyve bazı cinslerinde yeşile dönük olabilmektedir.
Muşmula Meyvesi Nedir?
Muşmula ağaçta yetişen hafif tüylü bir meyvedir. Muşmulanın kabuğunun iç kısmında elmaya benzer beyaz bir tabaka vardır. Merkez kısmında ise çekirdekleri yer alır. Yaz aylarının sonuna doğru olgunlaşan ve tüketilebilen bir meyvedir. Muşmula meyvesi ortalama olarak bir ceviz büyüklüğünde yetişebilmektedir. Son derece sert olan meyve herkes tarafından sevilmeyebilir.
Muşmula Meyvesi Nasıl Tüketilebilir?





Muşmula meyvesi doğrudan yenebileceği gibi farklı şekillerde de hazırlanabilir. Yörelere göre değişiklik göstermekle beraber muşmulanın özellikle turşusu ve çayı yapılabilir. Bazı bölgelerde kurutularak kış aylarında da tüketilmeye uygun hale getirilir. Fazla olan muşmuladan marmelat yapılabilmektedir. Muşmulanın faydaları ne şekilde tüketilirse tüketilsin çok fazladır.
Muşmulanın Faydaları
Muşmula son derece etkili bir gaz giderici olarak bilinmektedir. Ayrıca meyvenin kendisi böbrek hastalıklarına olumlu şekilde etki etmektedir. Midenin güçlenmesinde etkili olan meyve aynı zamanda kan dolaşımının düzenlenmesine etki eder. Meyvenin kendisi kadar yaprakları ve çekirdekleri de faydalıdır. Çekirdekler böbrek taşlarının dökülmesi konusunda etkilidir. Bağırsak hareketlerine doğrudan etki eden muşmula sindirim sisteminin düzenlenmesinde doğru ve düzenli şekilde kullanıldığında fayda sağlamaktadır. Kan dolaşımının düzenlenmesine etki ettiğinden beyne giden oksijen miktarını düzenler.


Zayıflamak için Muşmula Tüketilir mi?
Muşmulanın faydaları saymakla bitmiyor ama zayıflama konusunda etkisinin olması insanlar tarafından özellikle dikkat çekiyor. Sindirim sistemini düzene sokması, zayıflama aşamasında son derece yardımcı bir etkidir. Diyet dönemlerinde birçok kişi sindirim konusunda sorun yaşar ki bu durum kilo verme konusunda ciddi bir engeldir. Sindirim sistemini düzene sokmak için muşmula hoşafı ve çayı tüketilebilir.
Kaynak: https://www.kadinlarduysun.com

Kan Grubunuz Kişiliğinizi Yansıtıyor

Kan Grubunuz Kişiliğinizi Yansıtıyor
Kan gruplarına göre kişilik tahlili nasıl olur? Cesur musunuz, paylaşımcı mı yoksa güçlü mü ? İşte yanıtları…
0 grubu: Kendine güven, cesaret.
A grubu: Sinirli ve hassas.
B grubu: Uyumlu ve yaratıcı
AB grubu: En çekici ve ilginç
A GRUBU KADINI;
Para harcamasını çok sever. Seksi iç çamaşırlarına düşkündür. Çocukları çok sever ve çocuk sahibi olduktan sonra eşini ihmal eder. Değişikliği seven biridir.



A GRUBU ERKEĞİ;
Düzenli yaşamayı sever. İyi bir dost ve konuşmacıdır. Birlikte olacaği kadını seçerken çok titiz davranır.
B GRUBU KADINI;
İstek doludur. Sekse hiç hayır demez. Para konusunda eli ya çok açıktır ya da cimridir.
B GRUBU ERKEĞİ;
Özgürlüğünün sınırlanmasından nefret eder. Kadınlara saygısı sonsuzdur. Hep neşe dolu bir aileye sahip olmak ister. Yemek konusunda son derece titizdir.



AB GRUBU KADINI;
Erkeklerin yüreğini hoplatan elbiseler giymeye bayılır. Para konusunda tutumludur. Yemek pişirmekte, mükellef bir sofra hazırlamakta üzerine yoktur.
AB GRUBU ERKEĞİ;
Aile içinde mutlaka sözünün dinlenmesini, isteklerinin yapılmasını ister.Hoşgörülü ve kararlıdır. En iyi aşıklar bu gruptan çıkar. Eşine ev işlerinde yardım etmekten çekinmez.
0 GRUBU KADINI;
Mutfak masraflarından kısarak kendine hoş elbiseler alır. Çocukları biraz ele avuca geldiğinde hemen çalışma hayatına dönmek, toplumdaki yerini almak ister. Yemek yapmakla fazla uğraşmak istemez. Pratik yemekleri tercih eder.
0 GRUBU ERKEĞİ;
Aşık olduğu zaman birlikte olduğu kadını çok kıskanır. Kalabalığı sevmez. Son derece hareketli, çalışkan ve hırslıdır. Sevgilisine veya eşine sık sık hediye almayı sever.



B GRUBU KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ
Irkların karışması, yeni topraklar ve yabancı iklimlerle karşı karşıya kalan ilk B gruplarının yaşamlarını sürdürebilmek için uyumlu ve yaratıcı olmaları gerekiyordu. B grupları yerleşik A grupları kadar düzenli ve uyumlu bir konfora gereksinim duymazken O grularından da daha az kararlılık sahibidirler.
Bu özellikler B gruplarının her hücresinde mevcuttur. Biyolojik olarak B gruplar diğer gruplardan daha uyumludur. Ritmli mizaç özelliğine sahiptir.
Davranışlarında akılcı, sistemli, düzenli ve iradelidir. Başkalarının tepki ve eğilimlerini dikkate almaksızın, kendi düşünce ve kararları doğrultusunda ilerler. Onu bir demiryolu üzerinde giden,
önüne çıkan engelleri ezen veya birlikte sürükleyen bir lokomotife benzetebiliriz. Çevrelerine egemen olmak ve yönetmek isterler. Gözüpek, inatçı, otoriter ve serttirler. Mantık ve irade, onlarda daima duygulardan daha önce gelir. Bu mizaca sahip bulunanların tipi, asker, uzman ve danışmandır.



Bir çok yönüyle B grupları bütün olası seçeneklerin en iyisine sahiptirler.
A gruplarının zihinsel ve duygusal olarak uyarılmış edimlerinin yanı sıra 0 gruplarının saldırgan ve keskin fiziksel tepkilerine ait öğeleri de içlerinde barındırırlar. B gruplarının farklı kişiliklerle daha kolay ilişkiye girebilmelerinin nedeni, genetik doğaları gereği daha uyumlu olmalarındandır.
Çünkü kendilerini rekabet ve savaşlara karşı daha az eğilimli hissederler. Onlar diğerlerinin bakış açısından da bakabilirler. Empati yetenekleri vardır.

Bu grup sinirli ve hassas A´larla dengeli B´lerin birleşmesiyle oluşmuştur. Sonuç ise tinsel, yaşamın özellikle sonuçlarının pek farkında olmadıkları bir takım etkenlerini kucaklayan, biraz parça parça bir karakterdir. Kompleks mizaç özelliği gösterirler. Diğer üç mizacın tüm özelliklerini, karmaşık ve karışık bir biçimde bu kümede yer alan kişilerde görülür. Bu üç özellik, farklı yoğunluklarla bir arada bulununca, kişi birbiriyle uyuşmaz eğilimlerin elinde adeta oyuncak olur.
Böyleleri, dengeleri için gerekli olan dinamik bir düzenleme, güçlü bir irade ve iyi bir disiplinle karşılaşana değin, çelişen, karmaşık duygu, düşünce ve eğilimlerin elinde bocalayan, kaprisli, kararsız ve tutarsız bir kişi olur çıkarlar. Bununla birlikte çevrelerine önem vermeleri, sosyal tutum ve yargıları önemsemeleri, mantıklı düşünme yetisine sahip olmaları gibi olumlu yönleri onları başarıya ulaştırabilir. Çoğu kez onlar detaylarla uğraşıp kendilerini yormazlar.



AB grubu, kan grupları arasında en çekici ve en ilginç olanıdır. Ama onların doğal karizması ardında hep kırık kalpler bırakır. Kan grupları arasında AB çok ender görülür. A grubuyla B grubunun karışmasından meydana gelen bu kan grubuna dünya nüfusunun ancak %5 ´i dahildir.Ve de bu grup,kan gruplarının en yenisidir. Bundan 10-12 yüzyil öncesine kadar böyle bir kan grubu yoktu. Doğudaki istilacı güçlerin batıdaki ülkeleri ele geçirmeleri üzerine farklı uluslar birbirlerine karıştılar. Doğuyla batı uygarlığının karışması sonucunda AB kan grubu ortaya çıktı. M.S. 900 yıllarından itibaren AB kan grubu oluştu. A ve B gruplarındaki Avrupalılar´ın evlilik yoluyla bir araya gelmedikleri kesindi. Ancak doğudan batıya akın başladıktan sonra farklı kan grupları birleşebildi.
Bu kan grubunu taşıyan herkes gücü, dayanıklığı, kendine güveni, cesareti, sezgiyi ve tanrı vergisi bir iyimserliği genetik hafızalarında taşırlar.Melodik mizaç özelliğine sahiptirler. Bunlar yaşamın tadını en iyi çıkaran, dünya nimetlerinden en geniş biçimde yararlanan kişilerdir. Hayatı bir melodi gibi yaşar ve kavrarlar. İçinde bulundukları ortama çok iyi uyum gösterirler.
Tüm insanlarla ve bütün varlıklarla anlaşırlar. Onlara ters düşmeden, olumlu ilişkiler kurmayı başararak yaşarlar. Bu engin uyum düzeni içinde, önlerine sunulan olanaklardan rahatlıkla yararlanırlar. Amaçladıkları sonuca, büyük uğraşlara kalkışmadan, kolayca ulaşırlar. Onların bu başarılarındaki en büyük etken, dış dünyayla, sudaki hidrojenle oksijen gibi uyumlu olmalarıdır.
Kalabalık insan toplulukları ve yerleşik ama daha kırsal yaşam gerilimleri baş edebilmek üzere ortaya çıkmıştır. Psikolojik özelliklerinin bazilari,kalabalik cevresel kitlelerin ihtiyaclarina katlanabilmekle gelisir.Uyumlu mizaç özelliğine sahiptirler. Bu grup içinde yer alanlar, duyan, hisseden, sürekli olarak arastıran, çevrelerindeki kişiler ile baglantı ve uyum sağlamaya çalışan kişilerdir. Dış dünyadaki tüm değişikliklere karşı duyarlıdırlar. Ancak aşırı duyarlılıkları, çevrelerinde büyük uyum güçlüğüne düştüklerinde onların geriye doğru kaçmalarına ve içlerine kapanmalarına neden olur.



Uyumlular, içinde bulundukları toplumun en ilgi çekici ve en renkli varlıklarıdır. Ancak dayanma ve uyum sağlama yeteneklerinin yetersiz kaldığı ortam ve koşullarda çözülürler. Acınacak, zavallı insanlar olurlar. Büyük bir olasılıkla, bu oluşumun içindeki bireyde olması gereken en önemli özellik, paylaşımcı yapıdır. İlk A´lar,karmaşık bir hayatın meydan okumalarına karşı duyarlı, kurnaz, istekli ve akıllı olmak zorundaydılar. Ancak bütün bu niteliklerin tek bir yapıda toplanması gerekiyordu.
Belki de bu bugün bile A´ların daha gerilimli bir yapıya sahip olmalarının bir nedenidir. Sıkıntılarını içlerine atarlar. Fakat patladıklarında da dikkatli olmalısınız.
Kaynak: https://www.kadinlarduysun.com

Column Left