Column Left

Bizi Takip Edin

26 Kasım 2019 Salı

Kemikleri ve Eklemleri Daha Öncekisinden Daha Güçlü Yapın

Kemikleri ve Eklemleri Daha Öncekisinden Daha Güçlü Yapın
Kemikleri ve eklemleri kuvvetlendiren, lezzetli olduğu kadar tamamen natürel olan bu tanımı keşfedin. Kemikleri kuvvetlendirmek için ilaç kullanmanıza gerek yok. Ek ya da ana rehabilitasyon olarak, diğer natürel seçeneklerden yararlanabilirsiniz.
Bedeni destekleyen kemiklerin ve eklemlerin hasar görmemesi için rastgele bir rahatsızlığa dikkat etmek, günlük etkinliklerin etkilenmemesi ya da gidişatın zamanla makûslaşmasının önüne geçmek için oldukça ehemmiyetlidir. Bu sayede, yaşam niteliğinizde rastgele bir sınırlama ya da eksilmenin oluşmasını yasaklamış olursunuz. Seneler geçtikçe vücutun ihtiyarladığını unutmamak gerekir. İltihaplanma, enfeksiyon, gücenme ve pek çok değişik kronik hastalık neticeyi kemiklerde ve eklemlerde sızı alana kazanç. Bu bulgular spektrum gösterse de yaşamın bir kısımda herkeste görülür. Bu vaziyet reelleştiğinde bir uzmana danıştıktan sonra, kemikleri ve eklemleri kuvvetlendirmek için değişik yollar sınayabilirsiniz.





Reçeteniz olsun veya olmasın kemikleri ve eklemleri kuvvetlendiren çoğu usul, iyi bir hayat stili ve natürel rehabilitasyonlardan oluşmaktadır. Böylece, karmaşıklıkların önüne geçebilirsiniz. Tabiatta sıhhat açısından büyük fayda sağlayabilecek muhtelif kaynaklar vardır. Reelinde, laboratuvarlarda üretilen çoğu ilaç, nebatlar, çekirdekler, yağlar vb. gibi natürel mahsuller kapsar.
Kemikleri ve eklemleri kuvvetlendirmek için natürel bir tasvir Malzemeler 2 yemek kaşığı kabak çekirdeği 2 yemek kaşığı susam 2 yemek kaşığı aromasız jelatin 5 yemek kaşığı keten tohumu 3 yemek kaşığı kuru üzüm 1 bardak bal Hazırlanışı Öncelikle çekirdekleri blendırdan geçirin, arından jelatini, üzümleri ve balı ilave edin. Tamamen pürüzsüz bir karışım elde edene kadar malzemeleri 2 ya da 3 dakika blendırdan geçirin. Hazır olduğunda karışımı kapaklı bir kaba koyun ve buz dolabında gizleyin.



Nasıl harcanır? Tercihen aç karna için. Öğle yemeğinden ve isterseniz akşam yemeğinden evvel içebilirsiniz. Tesirini göstermesi için bu karışımı bir zaman için. İçimini basitleştirmek için yarım bardak ılık su ile karışımı seyreltebilirsiniz. 2 aya kadar buzdolabına gizleyebilirsiniz.
Kaynak : https://www.yemekev.com

Horlama Sorununa Doğal Yöntemle Veda Edin

Horlama Sorununa Doğal Yöntemle Veda Edin
Kğıt üzerine yazıldığında basit bir kelime gibi görülen ancak birçok insanı etkileyen hatta evliliklerin çatırdamasına sebep olabilen horlamanın beş dakikalık bir radyo frekans yöntemi ile tarih olduğunu biliyor muydunuz?
Medical Park Ordu Hastanesi KBB hastalıkları uzman doktor Ahmet Erdoğan, 5 dakikalık radyo frekans yöntemi ile horlamanın tatsız bir anı olarak kalacağını belirtti.
Burun ve özellikle ağız bölgesindeki darlıklara bağlı olarak uyku esnasında meydana gelen sesin oluşturduğu horlamanın tedavisinde 'mucize tedavi' diye bir kavram olmadığını, ancak Ağrısız, sızısız ve kansız, yan etkisiz bir tedavi yöntemi olan 'radyo frekans' ile hastanın en fazla iki saat sonra günlük hayatına dönmesinin sağlanabildiğine dikkat çekti.
Ancak uyku apneliler, bu sorunun fark edemeseler de yanlarında ya da yakınlarında uyuyan kişiler bu anormalliği fark edebilirler' bilgisini verdi.
Erdoğan, şöyle konuştu; "Uyku apneli bir kişi, bir süre sessiz uyur. Bu süre boyunca hastanın solunumu, neredeyse durur. Sonra hasta horlayarak uyanır, hızlı hızlı nefes alıp vermeye başlar.





Hastanın nefes alıp vermesi bir süre sonra yine durur. Önce muayene esnasında ağız ve boğaz bölgelerindeki anormallikler saptanıyor ve yapılan burun endoskopisi ile mevcut burun tıkanıklığının nedenleri aranıyor. Burada burun tıkanıklığının da horlamaya neden olabildiğinin altını çizmek gerekiyor.
Dolayısıyla burun kemiğindeki eğrilik, özellikle alerjik reaksiyonlara bağlı büyümüş burun etleri ve rinosinüzit öncelikli tedavisi gereken sorunlar arasında bulunuyor. Alerjik rinite bağlı büyümüş burun eti olan hastalara uygulanacak basit bir alerji tedavisi de horlamaya son verebiliyor. Boğaz bölgesindeki anormalliklere bağlı horlama ve uyku apnesi spesifik tedavi gerektiren bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. İşte radyo frekans yöntemi bu tedaviyi sağlıyor'



Horlamadan Nasıl Kurtulurum
Horlama hastalığına karşı kişisel önlemler alınabileceğine dikkat çeken Erdoğan, konuda şu bilgileri verdi: "Kilo artışıyla birlikte yumuşak damak ve küçük dildeki yağ oranı da artıyor. Yani kilo, horlamayı arttıran faktörlerin başında geliyor. Akşam alkol alımından kaçınmak gerekiyor.
Eğer horlayan bir bireyseniz alkol kas kontrolünün kaybolmasına ve kaslarda gevşemeye yol açıyor.



Yatağın baş kısmının yukarıda olmasına ve yan yatmaya dikkat edilmesi gerekiyor. Bunun nedeni ise gevşeyen kaslar sırt üstü yatınca dilin arkaya kaymasına engel olmaması.
Horlamayı azaltıcı etkenler arasında uyku ilacı ve sakinleştirici ilaç kullanımının yanı sıra aşırı yorgunluktan da kaçınmak gerekir'
Kaynak : https://www.diyadinnet.com
Görsel : bilgecafe

Adı Ölümsüzlük İksiri 20 Hastalığa Derman Olabiliyor

Adı Ölümsüzlük İksiri 20 Hastalığa Derman Olabiliyor
Kombuça çayı Çin’de 2000 yıldan beri bilinmektedir. Kombuça kültüründen elde edilen içeceğe “ölümsüz sağlık iksiri” de denir, çünkü bağışıklık sistemini güçlendirir, iltihaplı eklemlere yardım eder ve hatta kanserle savaşır
Bu çay proteinler, probiyotikler, B vitaminleri ve yüksek seviyede asidik, laktik ve glukonik asit içerir. Bütün bunlar size yardımcı olabilir:
Kilo kaybı
Kanserin önlenmesi
Bağışıklık sistemine destek
Detoksifikasyon
Sindirim sisteminin iyileştirilmesi
Eklem ağrısı azalması
Genel enerjiyi arttırmak.
İşte sizi hemen kombuça çayı içmeye başlamaya ikna etmesi gereken sebepler.





1. Sindirim sistemini dengeler ve kilo kaybına yardımcı olarak glikoz seviyelerini düşürür.
2. Hastalara gerçek şartlarda yardımcı olan böbrek toksinlerini ortadan kaldırır.
3. Oksidatif anksiyete nedeniyle hasar görmüş damarları iyileştirerek ateroskleroz ile yardımcı olur.
4. HLD’yi (iyi kolesterol) arttırır ve LDL kolesterol seviyesini azaltır.
5. E & C vitaminleri, beta ve farklı türde karotenoidler, polifenoller ve daha birçok gibi kanser önleyici elementler içerir.
6. Anemiye yardımcı olan koyu renkli çaydan demirin emilmesine yardımcı olur.



7. Yüksek miktarda C vitamini, oksidatif anksiyete, kanserler ve tümörler ile mücadele etmek ve önlemek için bağışıklık sistemini güçlendirir.
8. Kombuça çayından gelen glukuronik asit, toksinleri vücuttan çıkarılabilecek solvent elementler olarak değiştirerek vücudunuzu detoksifiye edecektir.
9. Kombuça içeceği kaygı, epilepsi ve beyin ağrısını hafifletmeye yardımcı olabilecek amino asitler içerir.
10. Kombuça’dan teofilin denilen bronkodilatör astım hastaları için iyidir.
11. Sindirim sisteminin dengesini geri yükler ve kabızlığa yardımcı olur
12. Sadece kanserle savaşmakla kalmayıp aynı zamanda tümör oranlarını da düşürür ve yenilerini önler.



13. Kombuça çayı, glukozamin veya vücutta kollajen, ligament veya eklem yağlanması için sıvıya bağlı diğer bazı polisakaritlere dönüşen glukronik aşındırıcı içerir.
Kombuça çayı hazırlamak için neye ihtiyacınız var?
Yarım organik kombuça
6-7 torba siyah çay
8 su bardağı su
Yarım bardak esmer şeker
Lastik bant ve kavanozun üstünü örtmek için bir kağıt havlu
Çay poşetlerini ısıtılmış suya ekleyin ve otuz dakika boyunca demlenmelerini sağlayın. Bunları çıkarın ve turbinadoyu (veya diğer kahverengi şekerleri) içine koyun. Çözündüğünde kombuça’yı içeri koyun ve kağıt havluyla örtün.
Kaynak : https://www.yemekev.com

Sararan Tırnaklara Ne İyi Gelir

Sararan Tırnaklara Ne İyi Gelir
Tırnaklarınız çeşitli sebeplerle sararıyorsa, sırf bu sebepten ojesiz dolaşamıyor ve aslında onların daha da sararmasına yol açıyorsanız yaklaşın böyle.
Çünkü sağlıksız tırnakların belirtisi olan sararmanın çok basit bir yöntemle önüne geçebilir ve onları yeniden bembeyaz hale getirebilirsiniz.
Bu iki basit malzemeli yöntemin tarifini vermeden önce ise "Tırnak neden sararır?" sorusunu cevaplamakta fayda var.
Özellikle çoğu kadının en büyük sorunlarından biri olan tırnak sararmasının birden fazla nedeni olabilir.
Sürdüğünüz ojeleri uzun süre çıkarmıyor, özellikle koyu renk oje sürüyor ve tırnaklarınızın havasız kalmasına yol açıyorsanız... (Buna sebep olan ojelerin içinde bulunan formaldehit adlı madde.)
Yeterli C ve D vitamini almıyorsanız...
Sürekli ilaç kullanıyor ya da şeker hastasıysanız...
Sigara kullanıyorsanız...
Tırnaklarınızda sararmalarla karşılaşabilirsiniz.





Öncelikle bu yöntemin daha çok ojeden sararan tırnaklar için etkili olduğunu belirtelim. Ayrıca bu ve benzeri yöntemleri uygulamadan önce mutlaka doktorunuza danışın ve tırnak sararmanızın nedenlerini öğrenin. Bu durum belki de başka bir hastalığın habercisi olabilir ve önlem alınabilir.
Şimdi iki basit malzemeyle tırnaklarınızı nasıl beyazlatabileceğinize geçelim:
İhtiyacınız olan sadece iki malzeme: Süt ve maden suyu. Bu iki malzemeyi 1-1 oranında bir kasede birleştirin. Yani iki malzemenin oranı birbirine eşit olmalı. Ardından ojesiz tırnaklarınızı 5 dakika kadar bu karışımın içinde tutun. Ardından tırnaklarınızı törpüleyerek işlemi tamamlayın.
Bu kadar basit!
Evinizde süt ya da maden suyu yoksa başka yöntemlere de şans verebilirsiniz tabii. Onları da hemen şöyle not edelim:
Bir limonu ikiye kesin ve suyunu sıkın. Üzerine ılık su ekleyerek tırnaklarınızı beş dakika bu suyun içinde tutun. Ardından limonla tırnaklarınızı ovun ve işlemi tamamlayın. Ayrıca limon tırnakları güçlendirerek kırılmasını da engelleyecektir.
Bir pamuğun üzerine 4-5 damla menekşe yağı damlatın ve tırnaklarınızı güzelce silin. Menekşe yağı ayrıca tırnaklarınızın uzamasına da yardımcı olur.
Bir çay kaşığı karbonatı bir çay kaşığı yoğurtla karıştırın. Tırnaklarınızı bu karışımla ovun ve hemen yıkayın. Yalnız dikkat; bu yöntemi haftada 3 günden fazla uygulamayın.
Son olarak eski bir diş fırçasının üzerine nohut tanesi büyüklüğünde diş macunu sıkıp tırnaklarınızı iyice fırçalayın. 10 dakika beklettikten sonra durulayın. İşte bu kadar!
Ama dediğimiz gibi tırnak sararmasının nedenini öğrenmek için önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
Sağlıklı günler dileriz.
Kaynak : https://www.yemekev.com

Elmalı Kurabiye

Elmalı Kurabiye
Malzemeler
150 gram tereyağı (oda sıcaklığında yumuşamış)
1 çay bardağı toz şeker
1 çay bardağı sıvıyağ
1 çay bardağı yoğurt
1 yumurta
4 su bardağına yakın un
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 tatlı kaşığı vanilya



İç malzemesi için
3 adet elma
2 orta boy havuç
1,5 çay bardağı toz şeker
1 tatlı kaşığı tarçın
1 su bardağı çekilmiş ceviz 🌿



HAZIRLANIŞI
Önce iç malzemesini hazırlayın. Elma ve havuçları rendeleyin. Şekerle beraber tavada orta harlı ateşte, sık sık karıştırarak suyunu çekene kadar pişirin.  Ocaktan aldıktan sonra tarçın ve cevizi ekleyip karıştırın. Soğumaya bırakın.



Yumuşamış tereyağı ve şekeri mikserle 2-3 dakika kadar çırpın. Sıvıyağ, yumurta ve yoğurdu sırasıyla ekleyip çırpmaya devam edin. Malzemeler tamamen bütünleşince mikseri bırakın. Kabartma tozunu ekleyin. Unu bardak bardak ekleyip yumuşak bir hamur yoğurun. İstediğiniz şekli verip yağlanmamış tepsiye aralıklı olarak kurabiyeleri dizin.



Önceden ısıtılmış 170 derecelik fırında hafif pempeleşene kadar pişirin.
Fırından aldıktan 10 dakika sonra pudra şekeri eleyin. (Çok sıcakken şeker üzerinde hemen eriyor ve daha fazla şeker serpmek zorunda kalıyorsunuz)@cahide_sultan/ teşekkürler

A101 - Bim 2019 Aralık Ayı Aktüel İndirim Kataloğu KARMA




















25 Kasım 2019 Pazartesi

Karın şişliğinin gerçek nedenleri

Karın şişliğinin gerçek nedenleri
İç hastalıkları ve Endokronoloji Uzmanı karın şişkinliğinin 8 sebebini anlattı
İç hastalıkları ve Endokronoloji Uzmanı Dr. Didem Dereli Akdeniz, karın şişkinliğinin nedenlerini Medimagazin’e anlattı:
Karın şişliği çok sık karşılaşılan ve kişinin keyfini kaçıracak derecede can sıkıcı bir durumdur. Şişliğin geçmesi için sebebinin bilinmesi ve bu yönde tedavi uygulanması oldukça önemlidir. Gelelim karın şişliğinin muhtemel sebeplerine:
1. Sindirim Problemleri
Ülseratif kolit ve çölyak hastalığı gibi gastrointestinal hastalıkların şişkinlik, gaz, distansiyon ve diğer semptomlara neden olması oldukça normaldir.
2. Ödem
Vücut sıvıları zaman zaman karın çevresi ve pelvis bölgesinde toplanabilir; bu da şişkinlik ve yanıltıcı kilo alımına neden olur. Bununla birlikte takılarınızın ve giysilerinizin sıktığını fark edebilirsiniz. Aşırı şişkinlik, eklem yerlerinde ağrı ve deride sıkılaşmanın birlikte görülmesi ise bir karaciğer hastalığına işaret ediyor olabilir. Deride sararma, göz akında değişim ve karın ağrısı gibi diğer semptomlar da mevcut ise en kısa zamanda doktorunuza görünmeyi ihmal etmeyin.





3. Dehidrasyon
Tuzlu yediğiniz veya alkol aldığınız o günün sonrasında nasıl da şiştiğinizi hatırlıyor musunuz? Kulağa sıra dışı gelse de ne kadar çok su içerseniz o kadar az sıvı kaybınız olur ve şişlikle karşılaşmazsınız. Dehidrasyon ve elektrolit dengesizlikleri sindirimi olumsuz etkiler ve daha fazla şişkinliğe sebep olur!
4. Kabızlık
Kabızlık, şişkinliğin en bariz sebeplerinden biri ve bu noktada sorunu çözmek için tuvalete çıkmanız gerekiyor! Karın ağrısı, rahatsızlık ve gaza neden olan kabızlıktan kurtulmak için lif içeriği yüksek gıdalar tüketmek vücudunuza iyi gelecektir.
5. Besin alerjileri ve Hassasiyetleri
Laktoz intoleransı gibi bazı hassasiyet ve alerjiler gaz ve şişkinliğin en sık karşılaşılan nedenlerindendir. Birçok farklı besin alerjisi çeşidi vardır ancak eğer bir besine alerjiniz varsa semptomlar sayesinde bunu çoğunlukla fark edersiniz.
6. İnce Bağırsakta Fazla Miktarda Bakteri Gelişimi



Antibiyotik kullanımı, inflamasyon veya kötü beslenmeye bağlı olarak sindirim kanalında anormal bir bakteri gelişimi görülebilir. Normalde farklı bakteriler dengeli sayıda yaşarlarken bazı önemli besin içeriklerinin emiliminde görev alırlar ancak zararlı bakteriler işgal ettiğinde birçok rahatsız edici semptoma neden olurlar ve şişkinlik de bunlardan biridir.
7. Enfeksiyon
Eğer vücutta bir enfeksiyon durumu söz konusu ise üriner ve gastrointestinal organların çevresinde akyuvarların artmasına bağlı olarak şişlik görebilirsiniz. Ateş, kızarıklık ve ağrı, lenf düğümlerinde şişkinlik gibi diğer muhtemel semptomların varlığını kontrol edin.
8. Hormonal Değişimler
Adet öncesi dönemde karnınızın şişmesi ve sindirim problemleri yaşamanız ve bu süreçte kabızlığa daha yatkın olmanız olağandır. Bunun nedeni ise döngünün başında (foliküler evre de denir) artan östrojenle birlikte rahim duvarının kalınlaşması ve daha fazla sıvı tutulmasıdır. Bu durum pek de endişelendirici olmamakla birlikte dönemi atlattığınızda kendiliğinden geçer.
Kaynak : https://www.yemekev.com

Karbonatı Yağla Karıştırın İnanılmaz Bir Etkisi Var

Karbonatı Yağla Karıştırın İnanılmaz Bir Etkisi Var
Kullanımı her geçen gün artan karbonat maskesi düzenli kullanması halinde cilde olan faydaları çoktur. Peeling etkisi ile cildi yağdan, kirden ve ölü hücrelerden temizlemektedir. Karbonat maskesini daha ilk uygulamadan itibaren etkisini görmek mümkün. Cilde doğal parlaklık veren, siyah noktaları yok eden, sivilce ve akne oluşumunu engelleyen, cildin pH dengesini sağlayan karbonat maskesi ile güzelliğinizi korumaya devam edebilirsiniz.
Karbonat Maskesinin Cilde Faydaları
Bu kadar faydalı olan karbonatın en çıkan en büyük özelliği ise sivilce ve siyah noktalar üzerindeki etkisidir. Karbonat maskesi ile cilt bakım maskesi yapmaya başladığınızda ilk kullanımdan itibaren cilt gözeneklerini açarak tıkanmaları engelliyor, bunun sonucunda ise tıkanan gözenekler açılıyor ve cilt nefes almaya başlıyor. Unutmayın tıkanan gözenekler daima sivilce ve siyah nokta oluşumda en büyük sorunların başında gelir.
Yağlı bir cilt tipine sahipseniz ve yağlar gözenekleri çok sık tıkıyor ve cildinizde sıkça sivilce oluşuyorsa karbonat maskesi sayesinde bu sorundan kurtulabilirsiniz.
Sivilce ve Siyah Noktalar İçin Karbonat Maskesi
Sivilce ve siyah nokta oluşumda etki olan karbonat maskesi ile kurtulmak mümkündür ama unutulmaması gereken ilk kurul bu maske tek başına uygulandığında sonuç almanız tem olarak mümkün değildir. Karbonat maskesinin tamamlayıcı unsuru olan cilt bakımını yapmanızda gerekir.





Sivilce ve siyah noktalardan kurtulmanın ilk kurula cildi daima temiz tutmaktır. Bu maskeyi uygulamadan önce yapmanız gereken cilt bakım önerileri ise;
Sabah akşam yüz yıkanmalıdır
Cilt daima fazla yağdan arındırılmalıdır.
Akşam yatmadan önce makyaj temizliği yapılmalı
Makyaj temizliğinden sonra mutlaka tonik ile cilt temizlenmeli bu sayede makyaj artıkları cildinizde kalmaz
Düzenli şekilde cilt bakım maskeleri yapılmalıdır
Sivilceli ciltler haftada 1 kere buhar banyosu yaparak gözenekleri açmalıdır
Yağlı cilt tipine sahipseniz en azından yanında ıslak mendil bulundurun ve gün içerisinde cildinizdeki fazla yağları bu mendil yardımı ile silin.Yukarıdaki saydığım maddeler aslında gün içerisinde yapılması gereken zorunlu ve basit yöntemlerdir. Bu maddeleri uyguladığınızda karbonat maskesi ile yapacağınız cilt bakımının etkisini daha kolay ve kısa sürede görmeniz mümkün. Şimdi sizlere karbonat maskesi nasıl yapılır onu anlatayım.



Karbonat Maskesi Tarifleri
Hazırlanması ve uygulanışı kolay olan karbonat maskesi için 1 yemek kaşığı karbonatı, 1 yemek kaşı su ile karıştırıyoruz ve hazırladığımız karışımı yüzümüze parmaklarımız yardımı ile uyguluyoruz. Maske yüzümüzde 10 dakika kadar beklemesi yeterlidir. İşlemi bitirmek için soğuk su ile yıkamanız yeterlidir.
Yağlı Ciltler İçin Karbonat Maskesi
Yağlı cilt tipine sahip biri iseniz;
1 yemek kaşığı karbonat
1 yemek kaşığı taze sıkılmış limon suyu
Yukarıda saydığım malzemeleri bir kabın içerisinde karıştırıyoruz ve hazırladığımız karışımı cildimize uyguluyoruz. 10 dakika kadar bekleyip işlemi sonlandırmak için soğuk su ile yıkamanız yeterlidir. Unutulmaması gereken önemli konu ise bu maske sadece yağlı cilt tipine sahip bireyler içindir, sebebi ise çok etkili bir kurutucu etkisi vardır. Eğer cildiniz yağlı değilse tahriş etme olasılığı çok yüksektir.
Kırışıklıklar İçin Karbonat Maskesi
Karbonat ise yapacağınız cilt maskelerinin peeling etkisi ile kırışıklıkları durdurabilirsiniz.
1 yemek kaşığı sade doğal yoğurdun içerisine 1 tatlı kaşığı kadar karbonat ekliyoruz ve iyice karıştırıyoruz. Göz ve dudak çevresi hariç yüzümüzdeki her yere uygulayabilirsiniz. 10 dakika bekledikten sonra soğuk ile yüzümüzü yıkamamız yeterlidir. Eğer cildiniz çok yağlı ise karışımın içerisine 1 çay kaşığı kadar limon suyu’da ekleyebilirsiniz. Limon suyu eklediğinizde karışımın bekleme süresi 20 dakika olmalıdır.
Cilt Lekeleri İçin Karbonat Maskesi
Hazırlayacağımız bu için ise gerekli olan malzemeler ise
4-5 damla limon suyu
1 çay kaşığı yaş maya
1 çay kaşığı karbonat
Yukarıda saydığımız malzemeleri bir kabın içerisinde iyice karıştırıyoruz. Elde ettiğimiz maskeyi ister yüzünüzün her yerine yada sadece cilt lekesi olan bölgeye sürüyoruz. 15 Dakika kadar bekleyip soğuk su ile yıkamamız yeterlidir. Cildiniz çok yağlı değilse limon suyu damlasını çıkarabilir yada 1-2 damlaya düşürebilirsiniz.
Güneş Yanığı İçin Karbonat Maskesi
Güneşin altında çalışan biri iseniz yada güneşin altında çok kaldı iseniz cildinizde yanma ve acı var ise karbonat maskesi ile acılarını azaltabilir ve cildinizin soyulmasını sağlayabilirsiniz. Eğer cilt yanığı oluştu ise bu maskeyi yapmak için;
1 tatlı kaşığı karbonat
1 yemek kaşığı doğal sade yoğurt
Yukarıda verdiğim malzemeleri bir kabın içerisinde karıştırıyoruz ve cildinizde güneş yanığı olan bölgeye sürmeniz yeterlidir. Sürdükten sonra 20 dakika kadar beklemelisiniz kızarıklıklardan dolayı oluşan ağrı ve acının azaldığını hissedebilirsiniz. Maskeyi sonlandırmak için soğuk su ile yıkamanız yeterlidir. Güneş yanığı olan bölgeye güneş kremi sürmeden dışarı çıkmayınız.
Karbonat Başka Nerelerde Kullanılır?
Kuru Şampuan: Çok hızı şekilde yağlanan saçlarınız var ise ve Yağlı saçlarınızı yağdan kurtarmak için yapacağınız işlemler sonrası fazlada kurumasını istemiyorsanız bir miktar karbonatı saçını dökün parmak uçlarınız ile karbonatı saç diplerine yedirin.
Diş Beyazlatıcı: Karbonat ve Limon birleştiğinde çok doğal ve etkili bir diş beyazlatıcı elde edebilirsiniz. 1 çay kaşığı karbonatın içerisine 3-4 damla limon sıkılır elde edilen karışım ile dişler fırçalanır. Diş etlerinizin fazla zarar görmemesi için haftada 4 defa yapmanız yeterlidir.
Tırnak temizleyici: Düzenli şekilde oje kullanıyorsanız belli bir süre sonra tırnaklarınız sarabilir. Bu sararma kalıcı değildir ama kısa sürede bu sorundan kurtulmak istiyorsanız karbonat ile tırnaklarınızı orijinal rengine dönmesini sağlayabilirsiniz.
Ayak Bakımı: Karbonat ile ayak bakımda ölü hücreleri yok edebilirsiniz. Ayrıca ayakları temizleyici ve kokuları yok edici etkiside vardır. Bir leğen içerisine ılık sı eklenir ve 1 yemek kaşığı karbonat eklenerek ayaklar bu suyun içerisinde yarım saat bekletilir. Düzenli şekilde yapıldığında ayaklarınız hem yumuşak olacaktır hemde kokmayacaktır.Tıraştan Sonra Tahrişi Önlemek: Hassas bir cilt yapısına sahip iseniz cildinizde tahrişten dolayı kızarıklıklar oluşabilir. Bu sorundan kurtulmak için tıraştan hemen sonra 1 litre suya 2 yemek kaşığı karbonat ekliyoruz ve bu karışımla tahriş olan bölgeyi yıkıyoruz.
Ağız Kokusu: Eğer ağız kokusu şikayetiniz var ise 1 bardak suyun içerisine 1 tatlı kaşığı karbonat ve 2-3 damla kadar nane yağı ekliyoruz ve bu ise gargara yapıyoruz. Ağzınızda bakterilerin yok olduğuna ağız kokunuzun kısa sürede geçtiğini göreceksiniz.
Depdorant Etkisi: Çok terleyen biri iseniz ve ter kokusu sizin için gerçekten sorun ise bu kokudan kurtulmak için deodorant sıktıktan sonra koltuk altınıza karbonat sürebilirsiniz. Sadece karbonat kullanmak bile ter kokusunu ortandan kaldıracaktır.
Böcek Isırıkları: Kaşınan, kızaran rahatsız eden böcek ısırıkları için 1 çay kaşığı karbonat ve az müktarda sodayı karıştırıp krem haline getirdikten sonra böceğin ısırdığı bölgeye uygulamanız yeterlidir.
Temizlik: Evde kullandığınız fırça ve taraklarınızı daha hijyenik olması için karbonat ile temizleyebilirsiniz. Ayrıca evde bulunan gümüş eşyaların parlatılması fırın temizliği, kahve makinesi temizilği ve bir çok alanda hiç bir kimyasal ürüne gerek kalmadan rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Kaynak : https://www.yemekev.com

Bu Formülle 2 Dakikada Dişleriniz Bembeyaz

Bu Formülle 2 Dakikada Dişleriniz Bembeyaz
Kadın erkek hepimiz dış görünüşe önem verir ve dikkat ederiz. Kıyafetlerden ayakkabılara, saç bakımından kişisel bakıma kadar her şeye özen gösterip, başkalarının karşısına çıktığımızda olumsuz bir izlenim bırakmamaya dikkat ederiz.
Bu konuda ilk dikkat çeken bölgelerden biri kusursuz dişlerdir. Dişlerin beyaz görünmesi çok önemli unsurlardandır. Bunun için diş bakımına gün boyu dikkat etmenin (düzenli fırçalama) yanı sıra dişleri beyazlatmak için farklı yöntemler kullanıyor çoğu ilaç gargaradan verim alamıyor musunuz?
Tutarlıbilgi bu hafta sizler için çok kolay diş beyazlatma yöntemlerinden birini paylaşıyor. Bunun için oksijenli su ile elde edilen oldukça etkili Diş Beyazlatma Formülü‘nü kullanarak kalıcı çözümler elde edebilirsiniz. Diş beyazlatma formülü için gerekli malzemeler ve diş beyazlatma formülünün hazırlanışını sizler için paylaştık



Oksijenli Su İle Diş Beyazlatma Formülü
Malzemeler
1 çay kaşığı diş macunu
1 çay kaşığı toz soda (Karbonat)
1 çay kaşığı oksijenli su
Nasıl Hazırlanır?



Küçük bir krem kabına bir sıkımlık (1 çay kaşığı kadar) diş macunu ekleyin.
Diş macununa 1 çay kaşığı kuru soda, 1 çay kaşığı oksijenli su ilave edin ve karıştırın.
Elde edilen karışımla dişlerinizi 2-3 dakika boyunca fırçalayın.
Bu işlemi dişleriniz istediğiniz beyazlık seviyesine ulaşıncaya dek haftada 1 defa tekrarlayın.
Dişleriniz istediğiniz beyazlık seviyesine ulaştığında, aynı işlemi ayda 1 veya en fazla 2 defa tekrarlayarak dişlerinizin beyazlığını koruyabilirsiniz.
Kaynak : https://www.yemekev.com

İşte artan kalp damar hastalıklarına karşı 8 önlem

İşte artan kalp damar hastalıklarına karşı 8 önlem
Koroner arter tıkanıklıkları, felç, kalp krizi gibi rahatsızlıklar açısından riskli grupta yer alan kadınlarda, düzensiz yaşam ve kontrollerin ihmal edilmesi gibi nedenlerle bu risk daha da artıyor. Erkeklerde daha çok görüldüğü düşünülse de, kalp hastalıkları, kadınlar arasında da hızla yaygınlaşıyor. Yaşam kayıpları açısından dünya istatistiklerine bakıldığında ise kadınların yaklaşık üçte birinin kalp-damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybettiği görülüyor.
Kardiyoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Gülsüm Bingöl, kadınlarda kalp ve damar hastalıkları ile korunma yolları hakkında bilgi verdi
40 yaşından sonra bir kadının yaşamı boyunca herhangi bir kalp-damar hastalığı tanısı alma riski yüzde 50 civarındadır. Bu da 40 yaşından sonra her iki kadından birinin kalp krizi, aort genişlemesi ya da felç benzeri bir kalp-damar hastalığıyla karşılaşacağını göstermektedir. Erkek nüfusuna göre daha geç yaşta görülmesi, zor tanı konulması, kontrollerin aksatılması ve bu tür bir hastalıktan şüphelenmenin az olması nedeniyle kadınlarda bu rahatsızlıkların daha az görüldüğü yönünde bir algı var. Ancak aksine kadınlarda bu hastalıklar daha riskli durumlara yol açarak daha ölümcül seyredebilmektedir.





CİNSİYETE ÖZEL RİSKLER
Kadınlarda kalp rahatsızlıkları söz konusu olduğunda, koroner arter hastalığı yani kalbi besleyen damarların tıkanıklığı daha farklı seyredebilmektedir. Çünkü bu tür durumlarda hem kadınlarda damar tıkanıklığının gelişme mekanizmaları, hem kalp-damar hastası olduktan sonra başvuru şekilleri ve şikayetleri, hem de tanı için kullanılan testlerin doğruluk oranları farklılık göstermektedir.Kadınlarda kalp-damar hastalıklarının ortaya çıkmasında geleneksel risk faktörleri önemli rol oynamaktadır. Yüksek tansiyon, diyabet, sigara kullanımı, fazla kilo, hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme, kolesterol oranlarının bozukluğu gibi faktörler erkeklerde olduğu gibi kadınlarda da kalp-damar hastalıklarının ortaya çıkma riskini artırmaktadır. Bunlara ek olarak cinsiyete özel bazı etkenler de önemli rol oynar. Örneğin; özellikle orta yaş grubu kadınlarda görülen romatoid artrit, lupus gibi otoimmün hastalıklar ile polikistik over sendromu gibi durumlar kalp damar hastalığı riskini artırmaktadır. Gebelikte oluşan diyabet, yüksek tansiyon ile preeklampsi yani gebelik zehirlenmesi de gelecek dönemde kalp-damar hastalıkları ile bunlara bağlı yaşam kaybı riskini artırmaktadır



CİNSİYETE ÖZEL RİSKLER
Kadınlarda kalp rahatsızlıkları söz konusu olduğunda, koroner arter hastalığı yani kalbi besleyen damarların tıkanıklığı daha farklı seyredebilmektedir. Çünkü bu tür durumlarda hem kadınlarda damar tıkanıklığının gelişme mekanizmaları, hem kalp-damar hastası olduktan sonra başvuru şekilleri ve şikayetleri, hem de tanı için kullanılan testlerin doğruluk oranları farklılık göstermektedir.Kadınlarda kalp-damar hastalıklarının ortaya çıkmasında geleneksel risk faktörleri önemli rol oynamaktadır. Yüksek tansiyon, diyabet, sigara kullanımı, fazla kilo, hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme, kolesterol oranlarının bozukluğu gibi faktörler erkeklerde olduğu gibi kadınlarda da kalp-damar hastalıklarının ortaya çıkma riskini artırmaktadır. Bunlara ek olarak cinsiyete özel bazı etkenler de önemli rol oynar. Örneğin; özellikle orta yaş grubu kadınlarda görülen romatoid artrit, lupus gibi otoimmün hastalıklar ile polikistik over sendromu gibi durumlar kalp damar hastalığı riskini artırmaktadır. Gebelikte oluşan diyabet, yüksek tansiyon ile preeklampsi yani gebelik zehirlenmesi de gelecek dönemde kalp-damar hastalıkları ile bunlara bağlı yaşam kaybı riskini artırmaktadır
Sağlıklı beslenmek ve düzenli egzersiz yapmayı yaşam tarzı haline getirerek en az haftada beş gün ve en az 30-45 dakika yürüyüş yapmak önem taşımaktadır.
Diyabet, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol gibi kalp-damar sağlığını negatif etkileyen risk faktörleriyle mücadele etmek gerekmektedir.Doğum kontrol hapı kullanan kadınların sigara içmesi halinde kalp krizi riski belirgin oranda artmaktadır. Uzman kontrolünde buna yönelik önlemler alınmalıdır.
Gebeliği döneminde hipertansiyon ve diyabet gelişen kadınlar doğum sonrasında yakından izlenmeye devam edilmelidir.
Özellikle menopoz sonrası kalp damar hastalıkları artış gösterdiğinden kontrol programları ihmal edilmemelidir.
Kaynak : https://www.yemekev.com

Yağ Kesici Ve Aşırı Kilo Kaybı İçin Özel Karışım

Yağ Kesici Ve Aşırı Kilo Kaybı İçin Özel Karışım
Evet bu doğrudur! Bu mucizevi içecek, 10 Kg’a kadar olan aşırı kilo verme konusunda size yardımcı olabilir . içeceğin içeriğine baktıktan sonra bunun işe yarayacağından emin olacaksınız. Kilo alımı ile mücadele eden insanlar genellikle yemeyi sevenlerdir. Kilo vermek için yiyecek alımını azaltmak ve diyete bağlı kalmak neredeyse imkansızdır. Eğer böyle biri iseniz o zaman sizin için iyi haber var! Kilo kaybı, inanılmaz bir yağ kesici içeceği kullanılarak elde edilebilir.
Yağ Kesici İçecek tarifi
Bu yağ kesici içeceği aloe vera, limon, zencefil ve baldan oluşur.
Aloe vera tıbbi özellikleri ile ünlüdür. Kilo kaybına etkili bir şekilde yardımcı olabilir. Besin değeri yüksek ve 75’ten fazla aktif vitamin ve mineralden oluşuyor. Aynı zamanda zengin bir amino asit ve yağ asidi kaynağıdır. Aloe veradaki antioksidan metabolik hızı arttırır ve böylece kilo kaybına yardımcı olur. Ayrıca vücudunuzdaki toksinlerden kurtulmanıza ve sindirim sürecini hızlandırmanıza yardımcı olur.



Limon zengin bir C vitamini kaynağıdır ve çok miktarda antioksidandan oluşur. Vücut yağını kırar ve vücut için enerji kaynağı olmasını sağlar.
Zencefil ayrıca metabolizmayı artırmak için yararlıdır ve yağ kaybına yardımcı olur. Sindirim sürecine yardımcı olur ve mideyi sağlıklı tutar.Bal bu içkide kullanılan bir tatlandırıcıdır. Aynı zamanda yağ yakıcı bir madde ve vücut için anında enerji kaynağı olarak hareket eder.
İhtiyacınız olan malzemeler:
1 bardak Su
2-3 yemek kaşığı Aloe Vera Suyu
1 yemek kaşığı Limon Suyu
1 çay kaşığı Zencefil tozu
1 yemek kaşığı Bal



Yapılışı
– 1 bardak süzülmüş su alın ve içine 2-3 yemek kaşığı aloe vera suyu ekleyin.
– 1 çay kaşığı zencefil tozu ile birlikte ½ limon veya 1 çay kaşığı limon suyundan meyve suyu ekleyin.
– 1 çorba kaşığı bal ekleyin ve çözeltiyi iyice karıştırın.
– Aç karnına, bu erken saatte yağ kesici içeceğinizi yudumlayın.
– Hızla kilo vermek için her gün bu çözümü kullanın.



Yani, şimdi kilo vermenin basit sırrını biliyorsunuz. Her gün bu harika içeceği içmeye başlayın ve anında kilo verin. Bu ilaçla birlikte sağlıklı bir diyet uygulayın ve kilo verme sürecini desteklemek için bolca su için.
Bu muhteşem çözümü sevdiklerinizle paylaşın ve kilo verme işlemini onlar için basit bir şey haline getirin.
Kaynak : https://www.yemekev.com

Sağlığınıza Zarar Verebilecek Banyo Alışkanlıkları

Sağlığınıza Zarar Verebilecek Banyo Alışkanlıkları
Sıradan bir banyoda, klozet yalnızca 3,2 milyon bakteri içerir . Kötü alışkanlıklarla, bu mikropları ne yaptığımızın farkında olmadan bile her yere yayabiliriz. Sonuç olarak, sivilce ya da üzgün bir mideyle cildimiz olabilir.
Bikini bölgemizde saç olması doğaldır. Her şeyden önce, karşıt cinsiyeti çeken feromonlar içerirler. İkincisi, sizi yabancı bakterilerden korurlar.
Ayrıca, orada tıraş olurken cilde çok zarar verebiliriz.



Ne yapmamız gerekiyor:
1. Vücudunuzun orada tamamen temiz olmasını istiyorsanız, hijyen için bir kadın tıraş makinesi ve tıraş kremi gibi özel kadın tıraş ekipmanlarını kullanın. Cilt çok hassas olduğu için sabun en uygun çözüm değildir.



2. Örneğin ağda gibi tüylerden kurtulmanın daha iyi yolları var. Mumlama gibi alternatif yöntemlerle ilgileniyorsanız, bunu kendi başınıza bir uzmana gitmeyin.
Bir lif kabağı kullanmak sadece yeni olduğunda iyidir. Ölü cilt hücrelerini temizler, süngerin içine girip orada kalır. Normalde yıkama ve fırçalama işleminiz bittiğinde, lif kabuğunu banyoda bırakırsınız. Bakterilerin gelişmesi için mükemmel bir an.



Yıkandıktan sonra lif kabağınızı her bırakışınızda bakteri üremeye devam eder. Bu yüzden bir dahaki sefere kullandığınızda, kir vücudunuza geri döner.
Ne yapmak gerekiyor:
1. Daha sık değiştirin.
2. Kurumasını bekleyin ve banyoda bırakmayın.
3. Lifler gibi tekrar kullanılabilir ürünler kullanın.
4. Lif kabağı kullanmayın, ancak cildinizi haftada iki kez temizleyin.



Vücudunuz bakterilerden ve sivilcelerden yalnızca temiz olduğunda korunur. Ve tamamen temiz olmalı. Duşta yıkama işlemini en çok atladığımız alan sırt, kafa derisi, ayaklarınızın altı ve kulaklarınızın arkasıdır.
Ne yapmak gerekiyor:
1. Bu parçalara, yıkanmayı atlayamayacağınızı hatırlatan özel fırçalar alın.
Banyo, evdeki en temiz alan değil ve orada kaç bakteri yaşadığını hayal bile etmemek daha iyidir. Hiç kimse diş fırçalarının mikroplara saldırılmasını istemez ve banyolarda çok sayıda sayaç tuvalete yakın yerleştirilir ve bu da onu riskli bir bölge haline getirir.
Ne yapmak gerekiyor:



1. Diş fırçanızı tuvaletten uzak tutmak için güvenli bir yer bulun.
2. 3 ayda bir diş fırçanızı değiştirin .
İnsanların yaklaşık % 90’ı aletlerini banyoya götürüyor. Evet, ellerimizi temizliyoruz, ancak tuvalette biraz zaman geçirdikten sonra telefonumuzu temizlemiyoruz. Bundan sonra öğle yemeğinde telefonumuzu yanımıza alarak masaya koyabiliriz.
Ne yapmak gerekiyor:



1. Eğer banyodan sıkıldıysanız, orada bir oyun oynayın. Örneğin, bir Rubik Küpü olabilir, ama o zaman bile, onu yıkamayı unutma.
Yüzünüz için özel bir havluya sahip olsanız bile , özellikle cilt problemleri olan insanlar için çok tehlikeli olabilir. Yüzünüzü kurulamak için aynı havluyu her kullandığınızda ve sonra ıslak halde bırakın. Bu, bakteri yetiştiriciliği için mükemmel ortamı yaratır.
Ne yapmak gerekiyor:



1. Tek kullanımlık havlu kullanın. Cildinizi koruyacak, ayrıca daha fazla havlu yıkamanıza gerek kalmayacak.
Nem ve bakteri banyoyu havlunuzu korumak için en kötü yer haline getirmektedir . Sadece bir duş alıp kuruduktan sonra oraya asmak iyi bir fikir değil.
Ne yapmak gerekiyor:
1. Islak havlunuzu yanınıza alın ve kuru, taze bir yere asın; böylece bir sonraki duşunuz nemli bir havlu kokusuyla bozulmaz.
2. Havlunuzu her banyodan sonra değiştirin.



Evet, bazen kitap okuyor, oyun oynuyor ya da sadece tuvalette çok uzun süre oturuyoruz. Araştırmacılara göre, bu sağlıksız. Çünkü bu damarlar üzerindeki fazla baskı, kanamaya neden olabilecek basur üretmektedir.
Ne yapmak gerekiyor:
1. Tuvaleti sadece gerçek bir ihtiyaç olduğunda kullanmalısın.
2. Yanınızda herhangi bir alet veya kitap bulundurmamak daha iyidir, bu nedenle, özellikle hemoroitiniz varsa, zamanı unutmazsınız.Bir tuvaleti açık bir kapakla yıkadığınızda , dönen su küçük atık parçacıklarıyla karışır ve havaya püskürür. Mikroplar havlunuza, lavabonuza ve hatta diş fırçanıza bile bulaşabilir.
Ne yapmak gerekiyor:
1. Kapağı kapatmak için bir alışkanlık haline getirin. Her zaman unutursanız, kendinize hatırlatmak için bir çıkartma yapın.
Kaynak : https://www.yemekev.com

Bilimsel Olarak Kanıtlandı Siğillerin Kökünü Kazıyor

Bilimsel Olarak Kanıtlandı Siğillerin Kökünü Kazıyor
Siğiller, cildimizin üst tabakasına bir virüsün yerleşmesi sonucu ortaya çıkan, iyi huylu deri kabartılarıdır. Siğile neden olan virüslere HPV (human papillomavirus) denir. Bir şekilde cildinizde kesik ya da yaralanma olduğunda bu virüslerden birini kapma olasılığınız yükselir. Siğillerin çoğu zararsızdır ama virüs kaynaklı oldukları için son derece bulaşıcıdır. Peki siğillerden kurtulmanın yolları nelerdir? İşte siğilden kurtulmanın yolları…



Siğiller genellikle tehlikeli değillerdir ancak çirkin bir görüntü oluşturabilir ve bulaşıcı olabilirler. Sizin için siğillerin çıkmasını sonsuza dek durdurmanıza yardımcı olacak en iyi doğal yolları bir araya getirdik. İşte siğillerden kurtulmanın doğal yolları…
ÇAY AĞACI YAĞI
Çay ağacı yağı güçlü bir antiseptiktir ve siğillerin çıkmasına sebep olan bakterileri öldürür. Birkaç damla çay ağacı yağını iki yemek kaşığı suya damlatın ve siğillerinizin üstüne sürün. Kurumasını bekleyin. Günde 5 ila 6 kere tekrarlayın.
PROPOLİS
Propolisin antiviral ve antibiyotik özelliği siğillerinizden kurtulmanıza yardımcı olur. Siğilli bölgeye birkaç damla propolis uygulayın. Daha sonra üstünü pamuk yardımı ile kaplayın. Günde iki kez tekrarlayın.
HİNT YAĞI
Hint yağından sonuç almanız birkaç haftanızı alabilir ancak siğillerden sonsuza dek kurtulmak için harika bir yoldur. Siğilleriniz üzerine hint yağı sürüp kurumasını bekleyin. Günde 2 ila 3 kere tekrarlayın.



ELMA SİRKESİ
Elma sirkesinin asidik içeriği siğillerinizden hızlı ve etkili bir şekilde kurtulmanızı sağlar. Bir pamuğu elma sirkesine batırın ve siğilinizin üstüne yerleştirin. Pamuğu bant yardımı ile sabitleyin. Sabah olduğunda pamuğu çıkarın. Bir hafta boyunca her gece tekrarlayın.
SARIMSAK
Sarımsağın mikrop öldürücü özelliği sizi çeşitli virüs, bakteri, mantar ve parazitlere karşı korur. Birkaç diş sarımsağı ezip posasını siğilinize sürün. Siğiliniz yok olana kadar günde bir kere tekrarlayın
MUZ KABUĞU
Muz kabuğu cildi iyileştiren ve yenileyen enzimler içerir. Bu yüzden siğil tedavisinde etkili bir yöntemdir. Siğilinize birkaç dakika boyunca muz kabuğunu sürün. Ya da muz kabuğunu bant yardımı ile siğilinizin üstüne sabitleyin. Sonuç görene kadar günde 1 kere tekrarlayın.
KABARTMA TOZU
Kabartma tozu iltihap önleyici ve antiseptik özellikleri sayesinde siğillerinizi kurutabilir. 3-4 yemek kaşığı kabartma tozunu bir kase suya ekleyin. Siğilli elinizi veya ayağınızı bu kasede yarım saat bekletin. Daha sonra havlu ile kurutmayın, kendiliğinden kurumasını bekleyin.
İNCİR SUYU
İncir suyu antioksidan ve mikrop öldürücü bileşenler içerir. Sadece siğilleri değil çıkmalarına sebep olan sebepleri de tedavi edebilir. Siğilinizin üstüne bir miktar taze incir suyu uygulayın. Cildinizin incir suyunu emmesini bekleyin. Günde 3 kere tekrarlayın.
ASPİRİN
Aspirinin içeriğindeki salisilik asit birçok cilt problemine iyi geldiği gibi siğillere karşı da etkilidir. 3-4 aspirin tabletini ezin ve biraz su ekleyin. Karışımı siğillerinizin üzerine uygulayın. Gece boyunca bekletin.



KOLİ BANDI
Koli bandı siğile giden oksijen kaynağını sınırlayıp kurutmak için en iyi çözümdür. Doktorlar bile bu yöntemi etkili buluyorlar. Siğilli bölgeye koli bandını yapıştırın. Siğil düşene kadar koli bandını orada bırakın. Siğilin son kalıntılarını temizlemek için sünger taşı kullanın.
Kaynak : https://www.yemekev.com

Column Left