Column Left

Bizi Takip Edin

1 Eylül 2019 Pazar

Turunçgillerin Mücevheri Şeker Hastalarına Şifa Oluyor

Turunçgillerin Mücevheri Şeker Hastalarına Şifa Oluyor
Vatandaşlar arasında ‘turunçgillerin mücevheri’, ‘altın portakal’ olarak da adlandırılan kamkat meyvesi Bilecikli vatandaşların ilgisini toplarken, günde 1 tane tüketmenin kandaki şeker oranını dengelediği belirtiliyor.
Genellikle bahçelerde peyzaj amaçlı kullanılan turunçgillerin en küçük meyvesi kamkat sezonu başladı.
Pazarda kilosu 30 TL’den satılan kamkat, fideciler ise; ağacın büyüklüğüne göre fiyatı değişiyor.
Kamkat ağacı satıcısı fiyatı boylarına göre değiştiğini ve en küçüğü 30 TL’den başlayarak, en büyüğü 100 TL kadar çıktığı söyledi.
Bu meyveyi genelde şeker hastalarının tercih ettiğinin sözlerine ekleyen Koç, “Bu meyvenin faydası say say bitmez. Ağacının boyu 1 buçuk metreye kadar çıkıyor.
Kamkat kabuğu ile yenilen bir meyve ve içerisinde birçok meyvenin yanı sıra muz araması dahi var.





Bazı kamkat ağaçlarını istek üzerine getiriyoruz. Fiyatı düşük olanlar ise; her hafta bulunuyor.
Bu tip büyük ağaçlar istek üzerine, sipariş üzerine getiriyoruz. Satışlar çok iyi güzel gidiyor, ilgi talep çok” dedi.
“ÇOĞU HASTALIĞA İYİ GELİYOR”
Kamkat ağacı satıcısı Ertan Koç, bu meyvenin çoğu hastalığı iyi geldiğini iddia ederek, “Kamkatta bolca bulunan C vitamini takviyesi sayesinde yaraların hızla iyileşmesine yardımcı olur.
Cilt sağlığını destekler ve aynı zamanda şeker hastalığına da çok iyi geliyor. Evde şeker hastası olan insanlar günde bundan bir tane yediği zaman şekerini dengeliyor” dedi.
Öte yandan Koç, kamkat fidelerinin Hatay, Antalya, Mersin’den geldiğini söyleyerek, meyvenin üretimi için sıcak iklimi sevdiğini sözlerine ekledi.
Kaynak : https://organikgunler

Vücudunuzda Parazit Olduğunu Gösterir 8 Önemli Belirti

Vücudunuzda Parazit Olduğunu Gösterir 8 Önemli Belirti
Dünya Sağlık Örgütü’nün çalışmalarına göre dünyada her yıl 3-3,5 milyar insan farklı çeşitlerde parazit enfeksiyonlarından tedavi görüyor. Parazit, vücuttaki diğer yararlı organizmalar üzerinde yaşayan ve onlardan beslenen kötü organizmalara deniyor.
Parazitler vücuttaki besinleri tükettikleri için organlara ve tüm yararlı organizmalara zarar veriyor. Aynı zamanda parazitler tüm organlara tutulabilme özelliğine sahip olduklarından bütün iç organlar risk grubunda sayılıyor. En çok bağırsaklarda gözükse de her yerde karşımıza çıkabilir.
Peki, vücudunuzda parazit olduğunu nasıl anlarsınız?
Egzema, döküntü, kurdeşen, hassas, lezyonlu ve kuru cilt gibi problemleri yaşıyorsanız.
Sinirlilik, kaygı, rahatsızlık, unutkanlık, depresyon gibi şikayetleriniz varsa.





Gün içinde aşırı yorgunluk çekiyorsanız.
Sık sık ishal oluyorsanız.
Rahatsız bağırsak sendorumu denilen bağırsak rahatsızlığınız varsa.
Kramp, kas ağrıları, eklem ağrıları, artrit ağrıları, ellerde ve ayaklarda uyuşma, göbekte ağrı ve buna benzer kas ve eklem sıkıntılarınız varsa.
Uyku düzensizliği, sürekli uyanma, uykuda idrar tutamama, uyuyamama ve uykuda dişleri gıcırdatma.
İştah kaybı ve iştahın fazla açılması, kilo alma veya verme konusunda sıkıntı, uzun süreli obezite durumu ve buna benzer kilo ve iştahla ilgili sıkıntılar ortaya çıkabilir.
Kaynak : https://organikgunler

İlaç Değil, Yerine Hastalığınız İçin Bunları Tüketmelisiniz

İlaç Değil, Yerine Hastalığınız İçin Bunları Tüketmelisiniz
İlaç değil yerine bunları kullanırsanız, hastalıklarınızdan kurtulursunuz
Bağışıklık sistemini güçlendirip kışa hazırlayan, ilaç niyetine tüketilebilecek besinler pazar tezgahlarında bolca bulunmaktadır. Bu besinlerle vücudunuzu kışa hazırlamanız mümkündür Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Aslıhan Altuntaş,ilaç niyetine tüketilecek besinleri açıkladı.
Ceviz: Ceviz besinsel olarak önemli yağ asitlerini ve proteinleri içerir. Ceviz tüketimi kandaki kolesterol seviyesini düşürür, kalp atışlarında düzensizliği önler.
Cevizdeki L-arginin kan damarlarının iç tarafının pürüzsüz ve düzgün olmasını sağlayarak kan-damar sisteminin rahatlamasını sağlar. Cevizdeki fitosteroller, kalın bağırsak, göğüs ve prostat kanseri gibi kanser türlerinden korunma sağlarken bağışıklık sistemini güçlendirir.
Karnabahar: K vitamini, protein, tiamin, riboflavin, niasin, magnezyum, fosfor, lif, vitamin B6, folat, pantotenik asit için iyi bir kaynaktır. Ayrıca 1 porsiyon karnabahar günlük C vitamini ihtiyacının yüzde 77’sini karşılayabilmektedir.
Pırasa: Soğan ve sarımsağın akrabası olan pırasa tıpkı onlar gibi birçok vitamin mineral ve fitokimyasal bileşikleri içermektedir. Bu içerik sayesinde de sağılık üzerine önemli etkileri vardır.





Soğuk algınlığı, öksürük, grip, nezle, bronşit ve balgam gibi rahatsızlıkların önlenmesine, bu hastalıklardan korunmaya yardım eder.
Brüksel lahanası: Doğru şekilde pişirilirse tadı çok lezzetli olabilen bu sebze iyi bir demir kaynağıdır. Günlük K vitamini gereksinmesinin yüzde 200’ünü, C vitamini gereksinmesinin yüzde 100’ünü ve omega-3 gereksinmesinin de yüzde 10’unu karşılayarak antioksidan etki gösterir.
Turp: Kökü iyi bir C vitamini kaynağı iken, yapraklarında fazla miktarda A, K vitamini ve folat bulunur. Bağışıklığı güçlendirir, bağırsakları temizleyip kabızlığı giderir, cilde tazelik verir, stresi azaltır, saçların daha sağlıklı olmasını sağlar.
Nar: Yüzyıllardan beri kullanılan en faydalı bitkilerdendir. Doğal bir antioksidan olarak 1 orta boy nar vücudun günlük ihtiyacı olan C vitamininin yüzde 25’ten fazlasını karşılayarak mevsimsel hastalıklara yakalanma riskini azaltır.
Mürdüm eriği: Kış aylarında ve mevsim değişikliklerinde en ihityacımız olan C vitaminini içermektedir. Bununla birlikte riboflavin, diyet lifi için de iyi kaynaklardandır.
Lahana: Bütün fizyolojik sitemlerin foksiyonlarını yerine getirmesi ve sağlığı için gerekli olan besin maddelerini yüksek oranda içeren bir besindir. Lahana gibi C vitamini yönünden zengin bir besindir.
Bal kabağı: Vitamin, mineral, diyet lifi, omega-3 ve antioksidan kaynağı olan bal kabağı cilde iyi gelir. Daha çok tatlı şeklinde tüketilse de kışın soğuk havalarda çorbası da hem iç ısıtıcı hem de oldukça sağlıklı bir seçenektir.
Kaynak : https://organikgunler

Zerdeçal Nasıl Kullanılır, Zerdeçalın Faydaları Nelerdir?

Zerdeçal Nasıl Kullanılır, Zerdeçalın Faydaları Nelerdir?
Karabiber zerdaçalda bulunan curcumin isimli maddenin etkisini bin kat artırır. Bu madde çok önemli bir maddedir. Hindistan gibi çok kötü koşullarda yaşayan insanların neden kansere daha az yakalandıklarının önemli bir kanıtıdır….
Anavatanı Güney Asya olan zerdeçal, hint safranı olarak da bilinir ve zencefilgiller ailesine mensuptur. Zerdeçöp, sarıboya, zerdeçav gibi isimleri de vardır.
Bitkinin armut şeklindeki ana kökleri baharat olarak kullanılmaktadır. Zerdeçal, renklendirici olarak kumaş ve deri boyanması gibi işlemlerde kullanılmaktadır. Eski zamanlarda; zerdeçalın asit ve bazlara tepki vermesi nedeniyle turnusol kağıdı yerine kullanıldığı bilinmektedir.
Baharat olarak kullanılması için bir dizi işlem görmesi gerekmektedir. Zerdeçal, safran yerine kullanılmakla birlikte; çeşni ve aroma arttırıcı olarak kullanıldığı bilinmektedir.
İspanyolların deniz ürünlerinden yapılan ünlü ” paella ” yemeğinde kullanılır. Ayrıca ”köri” yapımında ana malzemelerden biri zerdeçaldır. Zerdeçal; aroma ve lezzet arttırıcı olarak kadim tarihten beri hint ve çin mutfaklarında kullanılmaktadır. Her türlü yemek ve salatalarda, çorbalarda zerdeçal kullanılabilir. Zerdeçal özellikle; tavuk yemeklerinde, çorbalarda, patates salatasında tercih edilmektedir.





Zerdeçalın etken maddesi; kurkimindir. 3 gram zerdeçalda yaklaşık olarak 30-90 mg arası kurkumin bulunabilir.
Zerdeçal Nasıl Tüketilir? Zerdeçalı Neden Karabiberle Tüketmeliyiz?
Zerdeçalden tam fayda sağlamak için önemli bir nokta vardır. Bilindiği gibi zerdeçalın faydalarından bahsedilirken bu faydaları sağlayan etken madde curcumin ( kurkumin) isimli bir maddedir. Bu madde zerdeçal içerisinde ağırlıkça % 3 oranında bulunur.
Bu çok az bir orandır ve ham halde zerdecal tüketirken bu curcumin miktarının çok azı vücut tarafından emilir. Yapılan araştırmalarda, curcumin maddesinin etkisini arttıracak bazı maddeler tespit edilmiştir. Piperin adı verilen ve bildiğimiz karabiberin etken maddesi olan bu maddenin, curcuminin etkisini % 2000 oranında arttırabileceği tespit edilmiştir.
Ayrıca; curcumin yağda çözünebilen bir maddedir. Bu nedenle zerdeçal bitkisinden tam fayda sağlamak için yağlı yemeklere karabiberle birlikte eklenmesi uygun olur. Karabiberle birlikte zerdeçalin yağda bir süre beraber pişirilmesi de curcumin etkisini oldukça yüksek miktarda arttırmaktadır. Özellikle tavuk yemeklerinde zerdeçal ve karabiberin birlikte kullanılması ve bunun bir alışkanlık haline getirilmesi önemlidir.
Türkiye’de yapılan bir araştırmada ise artık ameliyat olasılığı bulunmayan Akciğer kanseri bir hastaya klinik ortamda verilen curcumin ve kişinin diyet listesinde karabiber-zerdeçal karışımını kullanması ile 6 ay sonra hastada büyük oranda iyileşme sağladığı görülmüştür ve bu olay tıp tarihine geçmiştir!! ( Bu bilgiyi lütfen not edelim ve hayatın her anında elden geldiğince uygulayalım, insanlara aktaralım.)
Zerdaçalın Faydaları Nelerdir?
Zerdeçalın etken maddesi olan Curcumin ( Kurkumin ) adlı maddenin insan sağlığı açısından pek çok etkisi olduğu yapılan araştırmalarla bilinmektedir. Cincinnati Üniversitesince yapılan bir araştırmada zerdeçalın özellikle eklemlerde ağrı ve iltihaba yol açan COX-2 adlı enzimi durdurduğu tespit edilmiştir.
Curcumin ( Kurkumin ) üzerinde yapılan araştırmalarda, zerdeçalın kanser, diyabet, alzehimer gibi hastalıkları önleyici etkisinin bulunduğu gözlenmiştir. Kanserli hücreleri öldürdüğü tespit edilen zerdeçalın kanser türlerinde, önleyici ve destekleyici olarak kullanılabileceği görülmüştür. Ayrıca; curcumin içeren bir kremin; tedavilere yanıt veremeyen cilt kanseri hastalarına uygulanmasıyla; hastaların hemen hepsinde kanserli lezyonlarda ciddi azalmalar meydana gelmiştir.
Zerdeçalın beyin aktivitelerine önemli ölçüde fayda sağladığı belirtilmiştir. Alzheimer hastalığının önlenmesi ve durdurulmasında kullanılabilmektedir. Yapılan araştırmalarda, Hindistan’da Alzheimerin neden az görüldüğü üzerinde yapılan bir araştırmada bunun nedeninin bu bölgede yoğun olarak tüketilen köri maddesi olduğu ve körinin içinde bulunan zerdeçalin alzheimeri bu kadar başarılı bir oranda önlediği görülmüştür.
Zerdeçal aynı zamanda kalp sağlığı ve karaciğer sağlığı için de tüketilmesi gereken bir baharattır. Karaciğer yağlanmasından en etkili destekleyici yöntemlerden birisi zerdeçal kullanılmasıdır. Özellikle safra tembelliği, alkol ve diğer nedenlere bağlı karaciğer hastalıklarında oldukça etkili bir besindir. Safra kesesinde çamur birikmesi, sarfa taşı olanlar, gaz problemi olanlar için etkili bir besindir. Kalın bağırsakta oluşan poliplerin kansere dönüşmesini de önlediği belirtilmiştir.
Ünlü kanser uzmanı Profesör Erkan TOPUZ’a göre ise zerdeçal en önemli baharattır ve pek çok kanser türüne, romatizmaya, unutkanlığa karşı çok önemlidir.
Piyasada zerdeçal-karabiber ekstratları da bulunmaktadır. Bu ürünlerden güvenilir olanları da doktor tavsiyesi ile kullanılabilir.
Uyarı: Mide ülseri ve çeşitli sindirim problemleri olanlar için dikkatle kullanılması gerekmektedir. Aşırı tüketimi emziren bayanlarda süt salgısını azaltabilmektedir. Ayrıca; satın alacağımız toz halindeki zerdeçalın mutlaka ağzı kapalı uygun koşullarda tüketiciye ulaştırılmış ürün olması önemlidir. Açıkta satılan ürünlerde bayatlama, etken maddelerin kaybı görülebilir.
Sağlıcakla Kalınız…
Kaynak : https://organikgunler

Yüz Şeklimizi Bozduğunu Çoğumuz Bilmiyoruz Ama Bal Gibi Yiyiyoruz

Yüz Şeklimizi Bozduğunu Çoğumuz Bilmiyoruz Ama Bal Gibi Yiyiyoruz
Yüzünüzde aknelerin ve siyah noktaların ortaya çıkması, yüzünüzde şişlikler meydana gelmesi her zaman çölyak hastası olduğunuz anlamına gelmez. Ancak tükettiğiniz bir takım besinler cildinizi ve yüzünüzü değiştirebilir. İşte yüz şeklinizi ve cildinizi değiştiren o besinler…
Beslenmemizde alışkanlık haline getirdiğimiz ve sürekli tükettiğimiz bazı besinler yüz şeklimizde ve cildimiz üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir.
Cildiniz üzerinde siyah noktalar ve sivilceler meydana geliyorsa, kilonuz normal olmasına rağmen yüzünüz gereğinden fazla şişiyorsa bu durum beslenmenizde yaptığınız bir takım yanlışlardan kaynaklanıyor olabilir. Peki yüzümüzü olumsuz yönde etkileyen bu yiyecekler nelerdir? İşte yüz şeklinizi değiştiren o gıdalar…
Süt
Süt kemik gelişimi açısından önemli bir içecektir. Gelişme çağında olanlara bol bol tüketilmesi önerilirken yetiştinlerde günde 1 bardak olarak sınırlandırılmaktadır.
Sütün içerisinde yer alan laktoz çok fazla tüketildiğinde ciltte siyah nokta ve sivilceye neden olabilir.





Bazı durumlarda ise gözaltında şişlikler ve yüzde yorgunluk ifadesine neden olabilmektedir.
Gluten içeren besinler
Fazla miktarda gluten tüketen kişilerde akne, siyah nokta ve lekeler meydana gelebilmektedir. Başka bir ifadeyle belirtmek gerekirse gluten yüz şeklinizi değiştirebilir.
Bu işaretleri fark ederseniz, vücudunuzun gluteni özümsemediğinin bir belirti olabileceğini bilmelisiniz.
Gluten aşağıda vermiş olduğumuz gıdalarda bulunur,
– Buğday
– Çavdar
– Yulaf
– Arpa
– Şeker
Şekerin zararlı olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Olması gerekenden daha fazla şeker yiyen insanlar için de çok tipik bir yüz söz konusudur. Bu, yüzün üst kısmında derin kırışıklıklar, gözlerin altında torbalar, ince ve soluk cilt ve akne ile karakterizedir.
Eğer güzel bir cilde ve yüz hatlarına sahip olmak istiyorsak ilk olarak şekeri bırakmanız gerektiğini unutmayın.
Kaynak : https://organikgunler

Çamaşır Makinanıza Sirke Ekleyip Çalıştırın

Çamaşır Makinanıza Sirke Ekleyip Çalıştırın
Çamaşır makinesinde, çamaşır yıkamak çok kolay olsa da doğru bildiğimiz bazı yanlışlar, giysilerimize zarar verebilir. İşte giysilerinize zarar verecek yıkama hataları…
Aşırı yüksek su sıcaklığı
Giysilerinizi düşük sıcaklıkta yıkarsanız, renkleri daha kalıcı olur. Ve çabuk yıpranma riski azalır. Ayrıca iyi bir çamaşır makinesi ve deterjanınız varsa, hem sıcak hem de soğuk su ile başa çıkabilirsiniz.
Ağır lekeler
Çok kirli eşyalar önceden ıslatılmalı ve ağır lekeli kıyafetler elle yıkanmalıdır. Aksi halde, kirler düzgün bir şekilde çıkmayabilir.
Leke çıkarıcı yerine alternatif araçlar kullanabilirsiniz. Limon suyu, ter lekeleri için iyi bir temizleme maddesidir. Sirke ve sıvı deterjan karışımı, çim izlerini giderebilir. Kabartma tozu ve su karışımı uygulanırsa da şarap lekeleri kaybolur.
Çok fazla deterjan veya yumuşatıcı kullanmak
Deterjanı fazla kullandığınız zaman kabını tıkayabilir ve hoş olmayan bir kokuya neden olabilir.





Ambalajın üzerinde belirtilen dozajları dikkatlice okuyun ve ölçüm kabını kullanmayı unutmayın. Eşyalarınız gerçekten kirliyse ön yıkama modunu kullanın.
Her giysi için yumuşatıcı kullanın
Kumaşı daha yumuşak yapmanın yanı sıra, çamaşır yumuşatıcıları, giysilerinizi ütülemeyi de kolaylaştırır. Bununla birlikte, kumaş emiciliğini de zamanla azaltır.
İç çamaşırını elde yıkayın
Otomatik yıkama ile birlikte yıkanan iç çamaşırları bir şekilde gerilir ve şekillerini kaybeder. Bu nedenle elde yıkamak en iyi çözüm olur.
Birkaç kural takip edilirse, naylon taytlar makinede yıkanabilir:
-Hassas yıkama için özel bir deterjan kullanın
-90 ° F ve düşük hızda yıkayın
-Özel yıkama torbasına koyabilirsiniz
-Külotları ters çevirebilirsiniz
Likra veya tayt için ağartıcı kullanma
Klorür ve ağartıcı, lifleri zayıflatan oldukça agresif bir maddedir. Bu nedenle herhangi bir metaryalle aşırı kullanılmamalıdır. Bu madde özellikle likralı kıyafetlerde geçerlidir. Fakat bazı ipuçlarımız var:
-Sadece soğuk suda yıkayınız
-Yumuşatıcı kullanmayın
-Onları otomatik kurutucuda kurutmayın
-Ütülemeyin
Kot kıyafetleri sık yıkamak
Renklerin daha uzun süre korunabilmesi için kotları daha az yıkamayı deneyin. Kot pantolonlarınızı sık sık yıkıyorsanız, aza indirmeyi deneyin.
Yanlış kurutma
Çamaşırlarınızı yanlış yıkamada olduğu gibi yanlış kurutuyor da olabilirsiniz. Hatalı kurutmalardan kurtulmak için bazı ipuçları:
-Çok sık otomatik kurutmayı kullanmayın, bu eşyalarınızı yıpratır ve renkleri daha hızlı kaybeder.
-Çamaşırları aşırı doldurmayın
-Çamaşırları asmadan önce, kıvrılmayı ve katlanmayı önlemek için silkeler gibi sallayın.
Kötü çamaşır makinesi bakımı
Kir, deterjan kalıntıları ve çamaşır makinesinde zaman içinde biriken her şey, giysilerinize er ya da geç bulaşacaktır ve sizi kötü kokulara maruz bırakacaktır. Bunu önlemek için, birkaç basit bakım kuralına uymalısınız:
-Her yıkamadan sonra makineyi havalandırın
-Her yıkamadan sonra kalan deterjanı, kapağındaki plastik contadan çıkarın
-Deterjan kabını düzenli olarak durulayın
Kaynak : https://organikgunler

Karın ve Mide Ağrısını Anında Kesen Evde Yapabileceğiniz Tarif

Karın ve Mide Ağrısını Anında Kesen Evde Yapabileceğiniz Tarif
Mide ağrıları değişik şiddette, faklı nedenler ile ve değişik belirtiler ile birlikte çok sık karşımıza çıkan bir sorundur. Midede geneli kapsayan veya kısmi ağrı, kramp, bulantı, şişkinlik ve bazen de kusma belirtileri gösterebilir. Mide ağrısı stresten mide kanserine kadar pek çok nedenden kaynaklanabilir. İşte mide ağrısına yol açan nedenler ve mide ağrısının geçmesi için yapabilecekleriniz;
Mide Ağrısını Geçiren Kür Tarifi
Yarım litre suya 200-250 gr brokoli koyup haşlanır. 5 dakika kaynaması yeterlidir. Brokolinin suyu bir günlük kür ölçüsüdür. Suyu üç parçaya bölüp aç karnına içilmelidir. Brokoli suyu içildikten sonra yemek yemeden önce en az 20 dakika beklenilmelidir ki kürden epeyce verim alınabilsin.
Kürün uygulama süresi şöyledir;
Bu kür bir hafta uygulanır. Eğer yeterli gelmez ise 3 gün ara verilir ve bir hafta daha uygulanır. Aynı ilaçlar gibi bitkisel kürlerin uygulanmasında bir disiplin olmalıdır. Bu nedenle bu ölçüye sadakat gerekir. Bu kürün uygulanma süresi birer haftalık dilimler halinde maksimum üç haftadır.
Tahin
Tahin mide ağrısını geçirmekte en etkili besindir. Sabah akşam aç karına 2 yemek kaşığı tahin yemeyi alışkanlık haline getirin. Tahin yedikten sonra yarım bir şey yemeyin. Mide ağrınız 1-2 güne geçecektir.





Nane Limon Çayı
Nane limon çayı mide ağrısını hızlı bir şekilde geçiren en etkili yöntemlerdendir. Karın kaslarında antispazmodik etki sağlayan nane aynı zamanda sindirimi kolaylaştırıcı rol oynar. Nane limon ikilisi özellikle enfeksiyon ve üşütmelere bağlı mide ağrılarında da hızlıca yatıştırıcı etki gösterir. Bunun için günde 3-4 bardak nane limon çayı için. Çayın yapımı: 1 adet limonun suyunu sıkın ve bir bardağa alın. Limonun kabuğunu 2 su bardağı su ile kaynatın. Kaynamaya başladıktan sonra 5 dakika daha kaynatmaya devam edin. Ocağı kapattıktan sonra içine 1 çay kaşığı kuru nane veya 4-5 dal taze nane koyun. 10 dakika demlenmesinin ardından ayrı bir kaba süzün ve içine bardaktaki limon suyunu ilave edin. Karışımı 1-2 dakika ısıtın. Çayınız hazır afiyet olsun.
Evde karın ağrısını geçirme yöntemleri;
– Bir fincan zencefilli çay tüketmek, karın ağrınızı geçirmenizin yanı sıra kaslarınızı rahatlatacak ve mide kramplarına iyi gelecektir.
– Mide bulantısına ve kusmaya iyi gelen naneyi çayın yanında tüketebilirsiniz.
– Bir bardak suya bir çay kaşığı bal ve bir çorba kaşığı elma sirkesi döküp yavaşça içerseniz, karın ağrınız kolaylıkla geçecektir.
– Bağırsaklara uygulanan baskının azalmasını sağlayan papatya çayını 10-15 dakika demledikten sonra tüketirseniz, mide ağrınızla birlikte karın ağrınız da geçecektir.
– Karın ağrısına iyi gelen bir diğer yöntem de sıcak su torbasıdır. Kaynattığınız suyu sıcak su torbasının içerisine döküp, torbayı ayağınıza yerleştirirseniz, ağrılarınız gidecektir. Sıcak su torbasını karnınıza koymayın!
– Hazımsızlıktan dolayı karnınız ağrıyorsa, evde sıcak su kaynatın ve içerisine limon sıkabilirsiniz.
– Karın ağrısını geçirme konusunda etkili olan besinlerden birisi de muzdur.
Bu yazıyı faydalı bulduysanız sevdiklerinizle paylaşmayı unutmayın. sağlıcakla kalın..
Kaynak : https://organikgunler

Günde 3-4 Adet Zeytin Çekirdeği Yutmak Nelere Fayda Gelmiyor Ki

Günde 3-4 Adet Zeytin Çekirdeği Yutmak Nelere Fayda Gelmiyor Ki
Alışılmışın dışında verdiği bilgilerle herkesi şaşırtan Dr. Fevzi Özgönül, kahvaltılarda yediğimiz zeytin çekirdeklerini yutmanın faydalı olduğunu söyledi.
Yapılan bilimsel araştırmalar zeytin çekirdeğinin boğaz boşluğundan mideye inene kadar eridiği tespit etmişler. Faydaları saymak ile bitmez zeytinin, zeytinyağının, yaprağından tutunda çekirdeğine kadar şifa deposuymuş.
Zeytin ve zeytin yağının eksik olmadığı mutfaklarda şifa kaynağı olarak bilinen zeytin ve yağına son yıllarda zeytin çekirdeği de dahil edilmektedir. Bilimsel bir bilgisi bulunmasa bile pek çok uzman tarafından zeytin çekirdeğinin de çeşitli sağlık problemlerine karşı iyi geldiği belirtilmektedir.
Zeytin çekirdeğini bir bütün olarak yutabilir(doğal veya kendi yaptığınız salamura zeytin ise) ya da toz haline getirerek tüketebilirsiniz.
Zeytin çekirdeğinin faydaları
* Mide sağlığı açısından mide yanması, ülser, gastrit, gibi şikayetlerin azaldığı belirtilmektedir. Mide problemlerinde midenin sakinleşerek iyileştiğini düşünen uzmanlar da bulunmaktadır.
* Sindirim sistemi organları ve işleyişinde zeytin çekirdeğinin faydaları olduğu belirtilmektedir. Zeytin çekirdeği yutmak sindirim sitemindeki sorunların giderilerek iyileşmesine katkı sağlayacaktır.





Kabızlık sorunlarını hafifletmek için zeytin çekirdeğini deneyebilirsiniz. Ancak toz halinde tüketmenizde fayda var.
* Kanserle mücadelede zeytin ve zeytinyağının olumlu etkileri bilinmektedir. Benzer şekilde zeytin çekirdeği de kansere yakalanma riskini azalttığı gibi kanserli hücrelerle savaşmayı da desteklemektedir. Ancak bilimsel bir kanıtlanmış örnek henüz yoktur.
* Bitkisel bir kayna olarak kırık ve çıkıklara bağlı ağrıların giderilmesi için kullanabilirsiniz. Ağrı kesici özelliğiyle vücudun ağrılar nedeniyle kasılmasını ortadan kaldırarak ağrının hafiflemesiyle gevşemeye yardımcı olacaktır.
* Uzmanların yaptığı araştırmalara göre zeytin çekirdeği yutan kişilerde basur sorunları gözlemlenmemektedir.
Zeytin çekirdeğini kulaktan dolma bilgilerle tüketmeden önce mutlaka doktorunuza danışmanız gerekir. Aksi takdirde daha farklı sağlık problemleriyle karşılaşmanız kaçınılmaz olacaktır.
Kaynak : https://organikgunler

Koklandığında Zekayı Geliştiren Bitki

Koklandığında Zekayı Geliştiren Bitki
Bu Bitkiyi Koklamak Hafızayı %75 Oranında Güçlendiriyor
Çağımız bilgi çağı malum. O kadar çok bilgiyi hafızamızda tutmamız gerekiyor ki…. Bunca bilgiyi belleğimizde tutmamız gerçekten çok zor. Fakat bunu gerçekleştirmek aslında düşündüğümüzden çok daha kolay olabilir. Bilimin de destekleyici bir tedavi yöntemi olarak kabul ettiği aromaterapi(bitki yağları ve özleriyle yapılan tedavi türü) buna en basit örneklerden biridir. Bu yöntemin işe yaramasının sebebi ise koklama sistemini yoğun bir biçimde harekete geçirmesi ve bu sistemin beyinle doğrudan bağlantılı olmasıdır. İkisi birbirine bağlı olduğu için birçok bilim insanı aroma terapiyle yakından ilgilenmiştir.
Koklama ve hafıza
Hafızaya bağlı algılarla, özellikle kokuyla, ilgili birçok araştırma mevcuttur. Birçok kişi istemli ya da istemsiz etrafında kokladığı şeylerle ilgili anılar oluşturmaktadır. Ancak zamanla uzmanlar, psikoloji biliminin ötesine geçerek kokuya beyinde kimyasal bir etki yaratan güçlü bir uyarıcı gözüyle bakmaya başlamışlar ve koku ve beyine etkisi üzerinde birçok araştırma yapmışlardır. İşte bu araştırmaların birçoğunda öne çıkan ve hepimizin yakından tanıdığı bir bitki var; “Biberiye.” Biberiyenin hafızayı %75 gibi bir hayli yüksek sayılabilecek bir oranda güçlendirdiği çeşitli araştırmalarla ortaya çıktı.





Hafızayı güçlendiren bitki: Biberiye
Yunan mitolojisi, güzellik ve aşk tanrıçası, Afrodit’i sudan biberiye ile kaplanmış bir şekilde çıktığını tasvir etmiştir. Ortaçağ’da biberiye birçok düğün ve cenaze de kullanılmıştır alkollere canlılık vermesi için katılmıştır. 14.yüzyılın sonlarına doğru İngiltere’de biberiye Shakespeare’in Hamlet metnin de şaşırtıcı bir şekilde “hatırlama bitkisi” olarak anlatılmıştır.
Biberiye üzerine yapılan araştırmalar
Biyolojik açıdan işe yarayan biberiye ile birlikte kullanılabilecek iyileştirici bileşimler mevcuttur. İçinde bulunan antioksidanlar radyasyondan ve kanserojen zararlılardan bedeni korumaktadır. Aynı zaman da içinde bulunan kafeik asidin, kafur, rosmanol ve betulin asidin canlı hücrelerle etkileşime geçerek uyarıcı etki yaratmaktadır.
Ancak biberiye üzerine yapılan gerçek manada bilimsel araştırmalardan en göze çarpanlarından biri ise 1987 yılına dayanıyor. Planta Medica journal’dan dört araştırmacı, fareler üzerinde bu bitkiyi test ettiler. Sadece biberiye kokusuna maruz bırakılan farelerin kan akışında bariz bir artış gözlemlediler. Bu biberiye bitkisinin biyolojik etikilerinin olduğunu gösteren ilk işaretti fakat son değildi.
Diğer önemli araştırma ise 1998 yılında gerçekleşti ve International Journal of Neuroscience’da yayınlandı. Bu araştırmada Miami Üniversitesi Tıp Fakültesinden birkaç araştırmacı bitkiyi insanlar üzerinde test etti. 40 yetişkin seçildi ve bir kısmına lavanta bir kısmına da biberiye koklatıldı. Ardından deneklerden, terapinin öncesinde ve sonrasında matematik problemleri çözmelerini istediler. Sonuçlar ise şaşırtıcıydı.
Buna göre lavantayı koklayan katılımcıların hepsi kendilerini daha rahatlamış hissettiklerini belirtti ve deney öncesine göre soruları biraz daha kolay çözdüler. Ancak biberiye kullananlarda ise durum farklıydı. Biberiyeye maruz kalanlar kendilerini daha uyanık ve zinde hissetiler ve lavanta grubuna oranla soruları iki kat daha hızlı çözdüler.
2003 yılında ise çok daha kapsamlı bir çalışma yapıldı. 144 kişilik bir grubu üçe bölen araştırmacılar, bir gruba hiçbir şey koklatmadı, diğer gruba lavanta, diğer grup ise biberiye koklattı. Biberiye kokusuna maruz kalan grup hafıza performasında %75 oranında oldukça yüksek ve beklenmeyen bir artış yaşadı.
Biberiye koklamayan grup ise testlerde hemen hemen aynı performansı sergiledi. Bu deney biberiyenin insan beyninde bilişsel yeti açısından ne kadar önemli ve etkili bir bitki olduğu ortaya çıkardı. Uzmanlar özellikle 75 yaş üstü insanların düzenli olarak saf biberiye yağını koklamalarının zihinsel sağlık açısından oldukça faydalı olacağını dile getiriyor.
Kaynak : https://organikgunler

Altın Sarısı Mercimek Çorbası Restaurant Birebir Tarif

Altın Sarısı Mercimek Çorbası Restaurant Birebir Tarif
Çorba denildiğinde akla ilk gelen çorbalardan birisi mercimek çorbasıdır. Onun o doyurucu ve tatmin edici lezzetini küçük büyük hemen herkes sever. Evlerde yapılan mercimek çorbasına da doyum olmaz; ama lokanta işi mercimek çorbasının tadı gerçekten de eşsizdir.
Evde pişirdiğiniz mercimek çorbasının da aynı dışarı işi gibi lezzetli olmasını istiyorsanız tarifimize bir göz atın deriz. Çorbacı işi mercimek lezzeti için tarifi birebir uygulayın ve altın sarısı mercimek çorbası keyfine varın.
Altın Sarısı Mercimek Çorbası Restaurant Birebir Tarif İçin Gerekli Malzemeler
1 su bardağı kırmızı mercimek
1 adet patates
1 adet havuç
1 adet kuru soğan
4 çorba kaşığı zeytinyağı
7 bardak su
1 tatlı kaşığı tuz
Altın Sarısı Mercimek Çorbası Yapılışı





Patatesin kabuklarını soyun, havuzu kazıyın ve her ikisini de küçük küpler halinde doğrayın.
Aynı şekilde soğanı da soyup küçük küçük doğrayın.
Düdüklü tencereye sıvı yağ koyun, doğradığınız sebzeleri ilave edin ve orta ateşte hafifçe yumuşayana kadar kavurun. Bu kavurma işlemi sırasında rengi yağa geçen patatesler ve havuçlar sayesinde çorbanın rengi pırıl pırıl olacaktır.
Şimdi sırada mercimekler var. Yıkanıp suyu süzdürülmüş mercimekleri tencereye ilave edin ve iki iç sefer karıştırarak çevirin. Suyunu ve tuzunu ilave ederek kaynamaya bırakın.
Çorba kaynamaya başladığında düdüklünün kapağını kapatın ve 15 dakika kadar pişirin.
Düdüklünün basıncını düşürdükten sonra kapağını açın ve çorbayı henüz sıcakken tel süzgeçten geçirin. Eğer bu işlem için blender kullanırsanız daha mat bir renk alacaktır. Tel süzgeçten geçirilen mercimek çorbası ışıl ışıl parlar.
Çorbacı işi mercimek çorbanız servise hazır. Üzerine taze limon suyu ve arzu ederseniz nane ve pul biberle yakılmış tereyağı gezdirerek servis edebilirsiniz.
Afiyet olsun.
Kaynak : https://organikgunler

Yüzdeki İstenmeyen Tüylere Mısır Unu Maskesi

Yüzdeki İstenmeyen Tüylere Mısır Unu Maskesi
İstenmeyen tüylere ve sivilcelere karşı mısır unu maskesiyapabilirsiniz…
Yüzümüzdeki istenmeyen tüyler ve sivilceler çoğu zaman rahatsız edici olabiliyor. Genellikle hormonal bozukluktan dolayı çıkan tüyler ve sivilceler hormonların normalden çok salgılanmasıyla daha fazla ve istenmeyen bölgelerde çıkmasına neden olur. Bazı ilaçlar da yan etki olarak tüylerin daha hızlı çıkmalarını etkileyebiliyor.
İstenmeyen tüylerin ve sivilcelerin en rahatsız edeni şüphesiz ki yüzümüzde çıkanlardır. Yüzdeki tüylerden ve sivilcelerden evde hazırlayacağınız doğal mısır unu maskesi ile kısa zamanda kolaylıkla kurtulabilirsiniz.  Bu maskeyi düzenli şekilde uygularsanız tüylerden ve sivilcelerden kısa zamanda tamamen kurtulduğunuzu göreceksiniz.
SİVİLCELERE VE YÜZDEKİ TÜYLER İÇİN MASKE YAPILIŞI
Malzemeler;
+ 1 adet yumurtanın beyazı
+ 1 çay kaşığı mısır unu
+ 1 çay kaşığı toz şeker
Maskenin Uygulanışı
Bir kaba yukarıda belirtilen tüm malzemeleri koyarak karıştırın.
Hazırladığınız bu maskeyi yüzünüze sürün ve kurumasını bekleyin.





Kuruyan maskeyi cildinizi tahriş etmeden ılık su yardımıyla yüzünüzden çıkarın.
Haftada 4 kere uygulayabileceğiniz mısır unu + yumurta beyazı maskesini düzenli kullandığınızda yüzdeki istenmeyen tüylerden tamamen kurtulabilirsiniz.
TARİF 2:  MISIR UNU ve TOZ ZERDEÇAL ile CİLT MASKESİ
Yukarıdaki tarife alternatif olarak Mısır unu ile toz zerdeçalı bir kabın içerisinde karıştırarak biraz su ilave edin.
Yüzünüzde istenmeyen tüylerin üzerine maskeyi uygulayın.
Kuruyunca ılık su ile durulayın. Zerdeçal ciltte renk değişikliğine sebep olabilir ancak korkmayın kısa sürede düzelecektir.
Peki, istenmeyen tüylerin çıkma sebepleri nelerdir?
– İstenmeyen tüylerin çıkma nedenlerinden birisi genetik olmasıdır. İstenmeyen tüylerin çıkmasında ki en büyük ihtimal kalıtsal olmasıdır.
– Bazı etnik kökenli kadınlarda bu tüylerin çıkması daha çok görülmektedir.
– Aşırı stres yapan kadınların da vücutlarında hormonal değişiklikler olmaktadır. Bu değişikliklerin sonucunda istenmeyen tüylerin artışı görülmektedir.
– Kadınların menopoz dönemlerinde erkeklik hormonu salgısında artış olmaktadır. Bu da istenmeyen tüylerin artmasında önemli rol oynar.
Kaynak : https://organikgunler

Pekmezin İçine Tereyağı Ekleyip İçerseniz

Pekmezin İçine Tereyağı Ekleyip İçerseniz
Bu aylarda özellikle artan sürekli öksürüğü bitiren mucize karışımı sizler için araştırdık. İşte pekmezin içine tereyağı ekleyip içerseniz….
Üst solunum rahatsızlıkları ile ortaya çıkan boğaz enfeksiyonu sürekli öksürüğe neden olur. Hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bu rahatsızlık uzun sürdüğünde ciddi boğaz hastalıklarına davetiye çıkarabilir.
Özellikle gece uykusunda başlayan ve boğaz kuruyana kadar devam öksürüğe ilk andan itibaren şifa olan mucize ikili tereyağı ve pekmez kürünün nasıl hazırlanması gerektiğini sizler için derledik.
MALZEMELER
1 yemek kaşığı tereyağı
1 su bardağı pekmez





YAPILIŞI
Keçiboynuzu ya da üzüm fark etmez bir su bardağı pekmeze yarım çay bardağı içe suyu da katarak bir çezvede kısık ateşte kaynatınız. Daha sonra tereyağını içine katınız. Katı hale gelen bu karışımı ılık halde sabah akşam olmak üzere birer yemek kaşığı tüketiniz.
Karışım boğazın yumuşamasını sağlamanın yanı sıra mikroplarında sayısını azaltarak iltihabı önler. Aynı zamanda bu karışım sadece boğaza değil tüm vücuda fayda sağlar. Yemek borusu, mide ve bağırsaklarıdaki zararlı toksinleri idrar yolu ile atmanıza yardımcı olur.
Kaynak : https://organikgunler

Neden Evinizi Çok Fazla Temizlememeniz Gerekiyor?

Neden Evinizi Çok Fazla Temizlememeniz Gerekiyor?
Evinizi çok temiz tutmanın sağlığınızı riske attığını ve çevreye zarar verdiğini biliyor muydunuz? Çevre için kötü olmasının yanı sıra, genellikle soluduğunuz kimyasal temizleyicileri fazla miktarlarda kullanmak sizin sağlığınız için de zararlıdır.
Çoğu ev kadını ve temizlikçi temiz ve toplu evlerden hoşlanır.
Fakat, bazen temizlik takıntı haline gelir ve sağlık problemlerini beraberinde getirir.
Kullandığınız ürünler konusunda çok dikkatli olmalısınız çünkü yüksek miktarlarda zararlı ve zehirli olabilirler.
Evi çok temiz tutmanın risklerini öğrenin.
Takıntı haline gelen temizlik
Zaten herşeyin fazlasının zararlı olduğunu biliyorsunuz. Siz etrafınızdaki insanlar için iyi birşey yaptığınızı düşünürken bile bu durum geçerli.
Konu ev temizliğine geldiğinde, bir çok insan bunu sağlıksız ve takıntı derecesinde aşırı seviyelere getiriyor.
Sürekli olarak ve endişeyle temizlik yapmakta ısrar eden birisi, yerinde durmayan birşey gördüğünde ruh halinde çalkantılar yaşar, aynı yerleri tekrar tekrar temizler ve davranış bozuklukları yaşayabilir.
Bu tarz davranışlar, kişiyi hareketlerini kontrol edemeyen bir “temizlik manyağı” haline getirir. Bütün düşünebildikleri temizlik ve düzenlemektir.





Bunlar aynı zamanda obsesif kompulsif bozukluk (OCD) yaşayan insanlardır. Bu problem mantıksız takıntılar ve belirli bir aktivite ya da işi yapmak için hissedilen zorunluluk ile tanımlanır.
Konu temizliğe geldiğinde, hasta olmaktan ya da enfeksiyon kapmaktan aşırı kaygılanmak bu durumun sebebi olabilir. Dolayısıyla, belirli yerleri ya da yüzeyleri temizlemek (mutfak tezgahı ya da masası gibi) ve el yıkamak bu kişilerin anksiyeteyle savaşma yöntemi haline gelir.
Bunun gibi takıntılara sahip olan insanların düşünme şekilleri başkalaşmıştır ve bu davranışları sürekli tekrar ederler. Kişi, genelde problemi olduğunun farkına bile varmaz (ya da farkına varmak istemez).
Temizlikle ilgili takıntı ve davranış bozukluklarını gösteren belirli işaretlerin farkında olmalısınız.
Görmezden gelmemeniz gereken işaretlerden bazıları şunlardır:
Banyoyu temizlemek için harcanan saatler
Eşyaları elden gelen en yüksek hassasiyet ile düzenlemek
Mutfağı her biri kullandıktan sonra temizlemek
Temizlik bezlerini evin her yerine taşımak
Yerinde durmayan birşeyler varsa uyuyamamak
Fakat, bütün Cumartesi gününüzü evinizi temizlemeye harcamak, probleminiz olduğu anlamına gelmez.
Temizlik yaptığınız için ailenizle zaman geçirmek ya da gece dışarı çıkmak gibi şeyleri kaçırmaya başladığınızda bu bir takıntıya dönüşmüş demektir.
Temizlik Malzemelerinin Aşırı Kullanımı
Yukarıda bahsedilen temizlik takıntısına sahip olmasanız bile, günümüz evlerinde yaşanan diğer yaygın problemden bahsetmeliyiz: sizin ve ailenizin sağlığını etkileyen belirli temizlik malzemelerinin kullanımı.
“Çevre Kirliliği” sözünü duyduğunuzda, büyük olasılıkla aklınıza çöp ya da duman geliyordur.
Fakat evde bile günlük temizlik alışkanlıklarınız yüzünden çevreye zarar veriyor olabilirsiniz.
Evet doğru duydunuz. Bir ev, ortalama 3 ile 5 litre arasında temizleyici ve gübre formunda zehirli madde içerir.
En çok kullanılan temizlik malzemeleri (deterjan, çamaşır suyu, vb.) birçok zararlı etkiye sahip olabilir, örneğin:
Solunum problemleri
Endokrin sistem bozuklukları
Göz iritasyonu
Temizleyici maddeler evinizin içindeki havayı kirletirler (Bu kirlilik dışarıdaki havanın sahip olduğu, sokaklardaki kirlilikten 5 kat daha kötü olabilir).
Ek olarak, aslında size evinizi temiz ve mikropsuz tutmak konusunda yardımcı olması gereken bu temizlik malzemelerinin sebep olduğu kaşıntı, bulantı ve yanıklar az görülen problemler değildir.
Cildinize temas ettiklerinde ya da soluduğunuzda, bu temizlik malzemeleri alerji ya da zehirlenme gibi problemlere yol açabilirler.
Kıyafetlerinizi onlarla yıkayıp giydikten sonra cildinize temas eden ve vücudunuza giren zararlı çamaşır deterjanlarını da unutmayın.
Ek olarak, bulaşık deterjanının içerdiği dioksan denilen madde yer altı sularında en fazla bulunan atıktır. Yüksek oranda zehirlidir ve diğer içerikler gibi bu da doğada çözünmez.
Çamaşır Suyu ve Sağlığa Etkileri
Çamaşır suyu en güçlü temizlik malzemelerinden biri olarak bilinir fakat zararlarından hiç bahsedilmez.
1774 yılında bulunduğunda, bazı malzemeleri beyazlatmak için kullanılmıştır ve sulandırılmış hali temizlik malzemesi olarak uzun yıllar evlerde yerini korumuştur.
Çamaşır suyunun antibakteriyel gücü oldukça yüksektir.
Fakat, çamaşır suyunu sizi hasta edebilecek mikroorganizmalardan koruduğunu düşünmek yerine, uzun vadede çamaşır suyu kullanımının bağışıklık sisteminizi olumsuz etkileyeceğini hatırlamalısınız. Bir süre sonra, vücudunuz iyi ve kötü bakterileri ayırt edemez hale gelir.
Ek olarak, çamaşır suyu cilt yanıklarına, göz ve burunda tahrişlere, solunum problemlerine ve kanın oksijen seviyesindeki düşüklüklere sebep olur.
Özellikle 12 yaş altı çocuklar için oldukça tehlikelidir. Yüksek sinüzit, zatürre ve bronşit tehlikesine sebep olurlar.
Eğer tüm bunlar yeterli değilse, çamaşır suyu aynı zamanda doğaya karışarak toprağı, suyu ve havayı kirletir.
Peki siz neyi bekliyorsunuz? Temizlik konusunda rahatlayın ve doğal ürünler kullanmaya başlayın. Buna değer!
Kaynak : https://organikgunler

Column Left