Column Left

Bizi Takip Edin

10 Temmuz 2019 Çarşamba

Tiroid Hastası Olduğunuzun 6 Saklı İşareti

Tiroid Hastası Olduğunuzun 6 Saklı İşareti
Hastalandığımızda üşüttüğümüzü, grip ya da alerji olduğumuzu düşünürüz. Bazen hipotezlerimizde haklı olsak da bazense bedenimizdeki bulguların ciddi bir hastalığın habercisi olabiliyor. Tiroid hastalığı bulgularının bayağı hastalıklarla eş olmasından dolayı bir hayli insan tiroid ile ilgili hastalıklarından habersiz olarak yaşıyor ve dolayısıyla rehabilitasyon olmuyor. Tiroid bezi boynun ön alt kısmında, soluk borusunun çevresinde yer alır ve hormon salgılanmasında dayanakçıdır. Ayrıca tiroid bezi, metabolizmayı tertip ettiğinden sıhhatli olması bedenimiz açısından çok ehemmiyetlidir.
Bazen bedenimizin asap sistemi tiroid bezlerine saldırır. Bunun neticesinde tiroid bezinden az ya da çok hormon salgılanır ve hastalıkların kapısını aralar. Tiroid hastalıklarının bulguları usulca ortaya çıkar. Bedenimizin bulgularını iyi gözlemlememiz ve gereken rehabilitasyonu almamız çok ehemmiyetlidir. İşte tiroid hastalığına sahip olabileceğinizin 6 işareti:
Tiroid hastalığının en erken bulgusu konsantrasyon bozukluğudur. Başta yalnızca konsantre meseleyi yaşarken hastalık ilerledikçe belleğinizin hasar görmesine neden olur.





Bitkin veya eforsuz sezmenizin arkasında bir hayli neden uyuyor olabilir. Uzun ve yeterli yattığınız halde hala bitkin ve eforsuz seziyorsanız, tiroid bezleriniz muntazam çalışmıyor olabilir.
Tiroid meseleleri ayrıca ruh halinizi de tesirler. Ruh haliniz ivedi değişir, ivedi üzülürsünüz ve birden depresif sezmeye başlarsınız.
Yediklerinize dikkat etmenize ve kesintisiz spor yapmanıza karşın hala kilo alıyorsanız, tiroid beziniz muntazam çalışmıyor demektir. Ayrıca tiroid bezi ilgili rahatsızlıklar neticesinde midenizde kesintisiz bir şişiklik hissedersiniz.
Tiroid bezinizin muntazam çalışmadığının bir öteki göstergesi de beden ısınızın hep düşük olmasıdır. Beden ısınız kesintisiz düşük olduğunda çok üşürsünüz, elleriniz ve ayaklarınız ısınmaz ve soğuk soğuk terlersiniz.
Kesintisiz kaşınıyor musunuz? Saçlarınız kuru ve eskimiş mi? Sık sık saçlarınız dökülüyor mu? Sizde muhtemelen tiroid yetmezliği var ve tiroid beziniz yeterince hormon salgılayamıyor demektir. Bulguların bir haylisine sahip olsanız bile, bu kesin bir biçimde tiroid rahatsızlığına sahip olduğunuz anlamına gelmez. En iyi bir hekime görünmenizdir. Tiroid rahatsızlığınız varsa da şipşak rehabilitasyona başlanmalıdır. Tiroid bezi ve tiroid rahatsızlığıyla alakalı dostlarınızı bilinçlendirmek için yazıyı paylaşmayı bakımsızlık etmeyin.
Kaynak : http://www.hashaberler.xyz/tiroid-hastasi-oldugunuzun-6-sakli-isareti-p8-g13088.html

Zona Hastalığı Tehlikeli midir

Zona Hastalığı Tehlikeli midir
Bu yazıda bugünlerde beni fazlasıyla ilgilendiren bir konu olan Zona Hastalığı‘ndan bahsetmek istiyorum. Beni ilgilendirmesinin nedeni omzumun arkasında Zona çıkması. Her şey basit bir kaşıntıyla başladı ve daha sonra vücudumda adım adım Zona‘nın gelişimini izledim.
Zona Nedir? Zona; herpes zoster adlı su çiçeği virüsünün vücutta etkin hale gelmesiyle ortaya çıkan, kızarıklık, kaşıntı, su toplaması, ağrı gibi belirtiler veren bir cilt rahatsızlığıdır.
Zona Hastalığının Belirtileri Nelerdir? Ben burada internette birçok kaynakta bulabileceğiniz kitabi bilgilerden ziyade, vücudumda oluşan Zona’nın nasıl belirtiler gösterdiğini anlatmak istiyorum. İlk başta gece yatakta omzumun arkasında başlayan basit bir kaşıntı yaşadım. Gayri ihtiyari kaşınan bölgeyi bir süre kaşıdım ve daha sonra uykuya daldım. Sabah kalktığımda o bölgede hafif bir yanma hissettim. Aynada omzumun arkasına baktığımda, avucumun yarısı kadar bir bölgede kızarma, su toplaması gibi şişlikler olduğunu fark ettim. Tabi herkes gibi ben de ilk etapta endişelendim. Çünkü hassas bir cildim var ve ister istemez ilk etapta cilt kanserini düşünmeden edemedim. Daha önce bir yerde hassas cilde sahip olanların cilt kanserine yakalanma riskinin daha yüksek olduğunu okumuştum.





Hemen internetin başına oturdum ve vücudumda olanları yazarak arama yaptım. Arama sonuçları ilk başta beni Kurdeşen’e yönlendirdi. Bu beni biraz rahatlatmıştı. Çünkü Kurdeşen öyle korkulacak bir hastalık değildi ve kısa sürede iyileşebiliyordu. Akşam üzeri bir eczaneye gittim ve durumu anlatarak tedavi edici bir krem olup olmadığını sordum. Eczanedeki görevli bana bölgede ağrı olup olmadığını sordu. Gerçekten de biraz ağrı vardı. Ağrı olduğunu söylediğimde bunun Kurdeşen değil Zona olabileceğini, o yüzden bir Cildiye uzmanına görünmem gerektiğini ve doktora görünmeden herhangi bir ilaç kullanmamın sakıncalı olduğunu söyledi. Takip eden iki günde işlerimden dolayı doktora gidemedim. Bu arada bölgede ve çevresinde kaşıntılar ile ağrı biraz daha şiddetlendi. Ancak üçüncü gün doktora gidebildim ve doktor bölgeye bakar bakmaz rahatsızlığımın Zona olduğunu söyledi ve 4 kalem ilaç yazdı.



Zona Tedavisi Nasıl Yapılır? Bu ilaçlar Zona’yı tedavi edecek olan ve etken madde olarak Valasiklovir içeren 1000 mg’lık bir tablet, yine tedavi amaçlı ve etken madde olarak Mupirosin içeren bir topikal antibiyotik, Zona’ya neden olan vitamin eksikliğine karşı B1+B6+B12 vitaminleri içeren bir tablet ve 500 mg’lık bir ağrı kesici tabletti. Zona’yla ilgili internette daha önce yaptığım araştırmalarda, birçok ciddi hastalığa neden olabileceği yazıyordu. Ancak erken teşhis ve tedavi sayesinde bu hastalıkların hiçbirisine yakalanma riskinin bulunmadığı da belirtiliyordu. Omzumun arkasında Zona çıkmasından 3 gün sonra doktor gitmem, Zona’nın ilerlemesini durdurmuş ve beni şikayetlerimden büyük oranda kurtarmıştı.



İlaçları kullanmaya başladığım ilk gün yukarıdaki resimde birleşmiş halde gördüğünüz kabarcıklar birbirinden ayrıldı. İkinci gün ise su toplamış kabarcıklar yavaş yavaş inmeye ve kurumaya başladı. Zona için doktorun verdiği ilaçları düzenli olarak kullandığınızda 1 hafta içinde neredeyse tamamen iyileşmiş oluyor. Ancak Zona çıkan bölgedeki kızarıklığın kaybolması 2-4 hafta arasında bir zaman alıyor. Tabi bazı durumlarda ilgili bölgede dökülmeler yaşanabiliyor. Yaşa bağlı olarak da bölgede iz de kalabiliyor. Haberimizin başlığında Zona Tehlikeli midir? demiştik. Makalemizde ise Zona‘nın diğer tüm hastalıklar gibi erken teşhis edildiğinde, endişe edilecek kadar tehlikeli olmadığından bahsetmeye çalıştık. Hepinize sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.
Kaynak : http://www.hashaberler.xyz/zona-hastaligi-tehlikeli-midir-p6-g13257.html

Banyo Nasıl Temizlenir?

Banyo Nasıl Temizlenir?
Banyo temizliğinin doğru yapılması çok önemlidir çünkü mikropların en kısa sürede çoğaldığı yerlerden birisi tuvalet ve banyolardır. Peki banyo nasıl temizlenir? – Banyo temizliği yapmadan önce ellerimize mutlaka eldiven takmalıyız. Temizlik malzemeleri çeşitli kimyasal maddeler içerdiği için ellerimizi korumamız lazım. – Temizlik sırasında camları açmalıyız. Temizlik malzemelerinden çıkan gazları solumak tehlike verebilir.
Temizliğe başlamadan önce yerde olan paspası, tuvalet kağıdınızı, diş fırçalarınızı banyodan çıkartın. – Elektrik süpürgesi ile yerde olan saçları ve tozları süpürün. Yerleri silerken ya da yıkarken tekrar uğraşmanız zor olacaktır. – Klozet temizliği için ise öncelikli olarak sifonu çekmekle başlayın. Çamaşır suyunu klozet içine dökün ve etkisini göstermesini bekleyin bu yüzden de kapağı kapatın ve yaklaşık olarak beş dakika bekleyin. – Klozet fırçası ile klozetin tüm kıvrımlarını temizleyin. Tekrardan sifonu çekin ve akan su ile de klozet fırçanızı temizleyin.





Klozet kapaklarını ve oturma kısmını da banyo temizliği için kullandığınız deterjanlı süngeriniz varsa onunla silin ve temiz bir süngerle durulama yapın.
 Lavabo temizliğine geçmeden ilk başta sıcak su akıtmaya çalışın bu işlem kirlerin kabarmasını sağlayacaktır. Temizlik malzemesi olarak kireç önleyici kullanın ve temiz bir süngerle ovalama yapın. Bu işlemi musluklar içinde yapın. Ovalama yaptıktan sonra beş dakika kadar bekleyin ve tekrar sıcak su ile musluğu ve lavabo içini durulayın. Muslukta su lekesi oluşmasını istemiyor iseniz temiz bir bezle kurulayın.



Banyo Nasıl Hızlı Temizlenir? Banyo ve tuvaletler en çok vakit ayırmanız gereken yerlerdendir. Çünkü evin en çok düzenli kullanılan ve hijyenin en üst düzeyde tutulması gereken yeridir. Banyo ve tuvaletin her zaman temiz kalması sağlık açısından çok önemlidir. Tuvalette klozeti temizlerken en çok kanallara özen göstermek gerekir. Duşakabini temizlerken ise özellikle köşelere dikkat etmemiz



şarttır. Duşa girmeden önce ise duş teknesini temizlik malzemelerinizle ovun ve duştan çıkarken de leke kalmaması için camsil ve süngerle camlarını silin. Sonra ise lavaboyu temizleyin ve dolapların iç-dış kısmına geçin. Banyoyu temizledikten sonra ise tekrar bütün alana göz gezdirin. Yerleri paspas yapın. El ve yüz havlularınızı kirliye atın ve temizleriyle değiştirin.
Kaynak : http://www.hashaberler.xyz/banyo-nasil-temizlenir-p5-g13262.html

Evde Çamaşır Deterjanı Nasıl Yapılır?

Evde Çamaşır Deterjanı Nasıl Yapılır?
amaşır deterjanı evlerde başlıca kullanılan temizlik ürünleri arasın da yer almaktadır. Bu deterjanlar dışarıdan hazır olarak satın alınabileceği gibi evde de yapılabilmektedir.
Evde çamaşır deterjanı nasıl yapılır diye merak edenler için çeşitli yollar bulunmaktadır. Marketten hazır olarak alınan deterjanların içerisinde kimyasal maddelerin bulunması pek çok kişiyi kendi deterjanını yapmaya teşvik etmektedir. Toz, sıvı, tablet, jel gibi çeşitlerde satılan çamaşır deterjanları evde de farklı şekillerde hazırlanabilmektedir. Hazır deterjanların içerisinde bulunan kimyasallar hem çevreye hem de kişinin kendi sağlığına zarar vermektedir. Özellikle bebeği ya da küçük çocuğu olan ailelerin evde kendi çamaşır deterjanlarını yapmaları tavsiye edilmektedir.





Evde Toz Çamaşır Deterjanı Nasıl Yapılır? Evde çamaşır deterjanı yapımı için gerekli olan malzemeler yarım kalıp beyaz sabun, iki yemek kaşığı çamaşır sodası, bir yemek kaşığı tuz, bir yemek kaşığı karbonat ve iki yemek kaşığı boraks adlı maddedir. Çamaşır deterjanı yaparken boraks maddesi temel malzemeler arasında yer almaktadır. Çamaşır deterjanı yaparken önce yarım kalıp beyaz sabun bir rende yardımıyla tamamen rendelenir. Daha sonra içerisine diğer malzemelerin hepsi ilave edilerek güzelce karıştırılır. İsteğe bağlı olarak içerisine aromalı yağlardan beş ile on damla arasında damlatılabilir. Tüm malzemeler karıştırıldıktan sonra toz bir deterjan ortaya çıkmaktadır.



Daha sonra toz deterjan sirke ile karıştırılarak buz kalıplarına koyulur. Bu kalıplar bir ya da iki gün boyunca dondurucuda bekletildikten sonra toz deterjandan tablet çamaşır deterjanı elde edilmektedir.
Evde Sıvı Çamaşır Deterjanı Nasıl Yapılır? Sıvı çamaşır deterjanı yapımı için gerekli olan malzemeler iki fincan boraks, iki fincan karbonat, bir kalıp sabun, bir su bardağı sirke, iki çorba kaşığı tuz ve isteğe bağlı olarak yağ şeklindedir. Karışımın içindeki tuz çamaşırların rengini



korumasına yardımcı olmaktadır. Deterjanı hazırlarken sabun rendelenir ve diğer malzemelerle eşit olması için iki fincan doldurulur. Bir litre kaynamış olan suyun içine sabun atılır ve tahta kaşıkla karıştırılarak kaynatılır. Başka bir kabın içinde boraks, tuz, sirke ve karbonat karıştırılır. Elde edilen tüm karışımlar bir araya getirilerek sıvı çamaşır deterjanına ulaşılır.
Kaynak : http://www.hashaberler.xyz/evde-camasir-deterjani-nasil-yapilir-p4-g13261.html

Sabah 1 Kadeh Limonlu Su İçmenin Mucizevi Tesiri

Sabah 1 Kadeh Limonlu Su İçmenin Mucizevi Tesiri
Her gün 1 kadeh limonlu ılık su içerek zayıflamak ister misiniz? Ayrıca cılızlarken limonun ve suyun onlarca veriminden faydalanmaya ne dersiniz… Limon yağ yakıcı özelliği nedeniyle bir çok zayıflama perhizlerinde sık seçim edilen bir yiyecektir. Peki yalnızca zayıflamaya mı verimi var? Tabi ki hayır
işte limonlu su içmenin yararları: + Bedende ki yağ oranını düşürerek tansiyonu dengelemeye fayda. + Sabah aç karnına içildiğinde bedenin gece süresince kaybettiği mineral ve vitaminleri tekerrür bedene geri kazandırır. + Limonlu su sayesinde güne zinde ve daha devingen başlanır





Hazmı basitleştirir, kabızlığı giderir. + Cildi hoşlaştırır, tırnakları kuvvetlendirir. + Günlük C vitamini lüzumunuzu karşılamaya fayda.
 Sabahları kahvaltıdan evvel aç karnına içilen 1 kadeh limonlu su mide de 80 dakika kalmaktadır. 80 dakika midede kalan limonlu tok yakalama özelliği gösterir ve iştahı kapatır.



Limonlu suyun idrar söktürücü özelliği olduğundan bedende oluşan fazla ödemin atılmasına ve kilo kaybına neden olur. Uzmanlar özellikle limonlu suyun sıcak veya ılık olarak harcanmasını öneri ediyorlar. Soğuk su iştah açma özelliği gösterir, sıcak suyun ise tok yakalama özelliği vardır. Sıcak veya ılık harcarsanız bu sayede zayıflamanız daha basit olacaktır.



Her sabah 1 kadeh ılık suyun içine çeyrek limonun suyunu damlatarak için. Tesirini çok kısa müddette göreceksiniz… Sabahları limonlu ılık su içerek zayıflayanların yorumları ve düşüncelerini bekliyoruz. Kesinlikle bizlerle neticelerini paylaşınız.
Kaynak : www.hashaberler.xyz/

B12 Vitamini Bolca Kapsayan Yiyecekler

B12 Vitamini Bolca Kapsayan Yiyecekler
Son zamanlarda yorgun, iştahsız, unutkan seziyorsanız B12 vitamin beceriksizliğiniz olabilir. İşte sizin için B12 vitamini içeren en iyi besinleri paylaştık.
İstiridye yarım kabukta çiğ harcanabilir veya pişirilebilir. B12 dışında istiridye; iyi bir çinko, bakır, fosfor ve demir kaynağıdır.
Kuzu eti ve tavuk eti iyi bir B12 vitamini kaynağıdır. Saç sağlığını korumak için zorunlu olan proteinleri bol miktarda içerirler.





Yüksek kolesterollü gıda olmasına rağmen, peynir iyi bir kalsiyum , protein ve B12 vitamini kaynağıdır. B12 miktarı tamamen peynir çeşidine bağlıdır.
Süt ve süt mahsulleri, vejetaryenler için en kolay elde edilebilir B12 vitamin kaynağıdır.
Somon B12 Vitamini açısından zengin bir öteki harika yiyecektir. Yarım fileto somonda 9 gram B12 vitamini vardır
Yengeçler ve ıstakozlar çoğunlukla pişmiş veya buharda pişirilmiş olarak servis edilir. Her iki yiyecekte 10 gram B12 vitamini bulunur.
Tavuk yumurtasının çiğ sarısı, 100 gram B12 vitamini içerir ve bu açıdan çok zengin bir besin kaynağıdır.
Yemeye hazır hububatlar, fincan başına 6 gram B12 vitamini içerir. Kepekli hububatlar seçim edin ve ilave şeker içerenleri satın almayın.
Kaynak : http://www.hashaberler.xyz/b12-vitamini-bolca-kapsayan-yiyecekler-p9-g13219.html

Gluten Hassasiyetinin 7 Belirtisi ve Tedavisi

Gluten Hassasiyetinin 7 Belirtisi ve Tedavisi
Glüten hassasiyeti genellikle sessiz bir katil gibi görülür, çünkü çoğunlukla bu rahatsızlığa sahip insanlar daha ne olduğunu bile bilmeden vücutlarında kronik hasara yol açabilir. Belki de bu hastalığın en kötü kısmı, insanların glütene karşı hassasiyetleri olduğunun farkında bile olmamalarıdır. İşte glüten hassasiyetinin farkına varmanız ve kendinizi güvene almanız için bu rahatsızlığın dokuz belirtisi:
Çölyak hastalığı, ya da gluten hassasiyeti, vücudun buğday, çavdar ve tahıllarda bulunan gluten proteinleriyle başa çıkamamasıdır. Vücudunuz besinleri olması gerektiği gibi sindirmediği için ince bağırsakta iltihaplanmaya yol açabilir.
Son yıllarda gluten hassasiyetinin artmasıyla, glutensiz yiyecekler yemenin yalnızca bir trendden



oluşup oluşmadığını sorgulayanlar da vardır. Gluten hassasiyeti gerçekten de oldukça ciddi bir mesele olmasının yanı sıra, insanların gidip düzgün testler yaptırmaktansa kendi kendilerine tanı koyup glutenli ürünleri sindiremedikleri kanısına vardıkları da yapılan araştırmalarla ortaya konulmuştur. Önümüzdeki yıllarda glutensiz yiyeceklerin satışında bir düşüş beklenmektedir.





1. Sindirim sisteminizdeki sorunlar Gluten hassasiyetinin en yaygın belirtileri ishal, kabızlık ve gaz sorunudur. İnsanlar bu sorunları başka hastalıklarla bağdaştırabilirler, bu yüzden de glutene karşı hassas oldukları gerçeğini göz ardı ederler. Hastalara aynı zamanda Hassas Bağırsak Sendromu da yanlış bir şekilde konulabilir. Yapılan çalışmalara göre şu an dünya nüfusunun -15’i Hassas Bağırsak Sendromu rahatsızlığına sahiptir. Tabi bu yanlış tanı koymanın sonucunda gluten hassasiyeti olanlar gerek tedaviyi almaz ve bu da sorunun artmasına sebep olur.
Gluten hassasiyeti net bir açıklaması olmayan kilo kaybı ya da kilo alımına yol açabilir. Bu durum hücrelerde gerçekleşen iltihap ve metabolik hastalıklardan kaynaklanabilir. Mesela; bağırsak duvarınız aşındığında, kendinizi kötü hissedersiniz ve iştahınız kapanır, bu da kilo kaybına yol açar. 3. Açıklanamayan baş ağrıları Çoğu tanısı konulmamış gluten hassasiyeti hastalarının baş ağrılarından şikayet ettiğini biliyor muydunuz? Bunlar genellikle “yanlış” yiyecekleri yedikten 30-60 dakika sonra ortaya çıkar. Yediklerinizin etkilerine dikkat edin!
4. Hormonsal hastalıklar Gluten hassasiyeti ile hormonsal hastalıklar arasında doğrudan bir ilişki vardır. Bunlar kendilerini düzensiz adet dönemleri, ani kilo değişimleri, adet öncesi sendromu ve uyku bozuklukları olarak gösterirler. Eğer sorunun gluten hassasiyeti olduğu anlaşıldıysa, bu durum ergenlik çağını, hamileliği ve menopoz dönemini kötüleştirebilir. Ve bu belirtilerin kadınlar arasında sık görüldüğünü söylemeye gerek bile yoktur. 5. Merkezi sinir sistemi sorunları Gluten hassasiyeti bağırsakların iltihaplanması ve aşınması sonucunda ortaya çıkar. Bunun da bir sonucu olarak gluten hassasiyetinin belirtileri arasında odaklanma, depresyon, anksiyete, uykusuzluk ve yorgunluk sorunları bulunur. Glüten hassasiyetine sahip olanlar sık sık rahatsızlık nöbetleri ve odaklanma sorunlarından şikayet ederler. Yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre, gluten hassasiyeti olan insanlar genellikle migrenden şikayetçilerdir. Baş ağrılarının sebepleri çok eşitli olabilir. Daha önceden bahsettiğimiz gibi, eğer sorun gluten hassasiyetinden kaynaklanıyorsa, baş ağrıları vücudunuzun kabul etmediği bir besini yemenizden yaklaşık bir saat sonra başlayacaktır.
Cilt sorunları doğrudan gluten hassasiyeti ile bağdaştırılabilir. Ellerinizde, göğsünüzde, yüzünüzde, kalçanızda, dirseklerinizde ve saç çizginizde kaşıntılı döküntüler oluyor mu? Bu belirtiler genelde egzama ya da sedef hastalığı olarak görülüyor ama aynı zamanda çölyak hastalığı da olabilir. Bunun başka bir belirtisi de kırılgan tırnaklardır. Glutensiz bir diyet uygulanarak bu belirtiler bir yıl içinde ortadan kaldırılabilir. 7. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluk (DEHB) Gluten hassasiyetiyle bağdaştırılabilecek hastalıklardan biri de dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğudur. Yayınlanan raporlara göre DEHB ve çölyak hastalığı arasındaki bağlantı çok güçlüdür. Gluten hassasiyeti tanısı konulmayan çocuk ve yetişkinlerin DEHB’e sahip olmaları riskleri genel nüfustan daha yüksektir.
Gluten hassasiyeti söz konusu olduğunda, gerekli minerallerin bağırsaklar tarafından emilmesinde sorun yaşanır. Bu aynı zamanda kalsiyum için de geçerlidir. Bu da haliyle dişlerinizde aşırı hassas diş minesi, çukur ve yara gibi sorunlara yol açabilir. Eğer dişlerinize iyi bakıyorsanız ama yine de sorun yaşıyorsanız, sebebi gluten hassasiyeti olabilir. 9. Demir eksikliği Demir eksikliği vücuttaki demir depolarının olması gerektiği şekilde dolu olmaması anlamına gelir. Bu da bağırsakların emilimini sağladığı demirle bağlantılıdır. Bu yüzden tedavi edilmeyen çölyak hastalığı hem çocuklarda hem yetişkinlerde demir ve vitamin eksikliğine yol açabilir. Gluten hassasiyeti nasıl tedavi edilir? Öncelikle test yaptırmalısınız. Doktorunuz ya kan örneği alacak ya da mide içi muayenesi yaparak ince bağırsağınızdan örnek alacaktır. Muayeneden önce yanlış sonuçlardan kaçınmak için yediklerinizde gluten olmasına dikkat etmelisiniz. Diyetinizden gluteni çıkarın. İçinde gluten barındıran besinler şunlardır: Buğday, çavdar, bulgur, un ve daha birçok besin maddesi. Her zaman ürün içeriklerini kontrol etmeyi unutmayın. Yukarıda sunduğumuz belirtilerden yaşadıklarınız var mı? Bizlerle paylaşmayı unutmayın.
Kaynak : http://www.hashaberler.xyz/gluten-hassasiyetinin-9-belirtisi-ve-tedavisi-p8-g13198.html

Mutfağınızı Parlatacak Temizlik Önerileri

Mutfağınızı Parlatacak Temizlik Önerileri
emizlemesi en uzun süren yer mutfağınız değil mi? Fayans araları, ocak, fırın derken gününüzün yarısı mutfak temizlemekle geçiyor. Özensiz yaparsanız da sonradan canınızı sıkıyor ama artık bu işler daha hızlı hale getirmenin yöntemleri var ve her birini size anlatıyoruz. Evinizi daha kolay temizlemenize yardım edecek 15 parlak fikir hakkında daha önce bir içerik hazırlamıştık. O içeriğimize de vaktiniz varsa bakmanızı öneririz.
Havalandırma kapakları sıklıkla tozlanır ve ne yaparsak yapalım temizlenmezler. En etkili yöntemler arasında elektrik süpürgesinin ayarını sona getirmek veya saç kurutma makinesiyle bir şekilde tozdan kurtulmak var ancak daha etkili bir yöntem daha var. Tozun çoğunu süpürge yardımıyla aldıktan sonra ıslak bir bezi bir cetvele sararak tozlu yüzeyde gezdirirseniz bütün tozu toplayacaktır.
Bardaklarda kalan su lekeleri oldukça rahatsız edici bir görüntü oluştururlar. Bu lekelerden kurtulmanın en kolay yolu su ve etil alkol karışımı kullanmak! Tüm bardaklarınız lekelerinden arınacak ve pırıl pırıl olacaklardır.
Dolaptaki her şeyi boşaltıp dolabı silip tekrar her şeyi geri yerleştirmek oldukça zaman alır. Eğer sızdıran şişelerin ve tencerelerin altına kağıt havlu koyarak dolaba atarsanız temizleme sıklığını da azaltmış olursunuz. Fazla nemi emen kağıt havluyu arada bir değiştirmeniz yeterli olacaktır.





Buharlaşan su fırındaki inatçı lekeleri yumuşatacak ve daha rahat temizlenecektir. Suyu kaynamaya bırakın ve kaptaki su tükenmeden kapatın ve ıslak bir bezle fırını silin. Tüm lekeler uğraştırmadan çıkacaktır.
Özellikle eski yağ lekeleri insanı çileden çıkartabiliyor. Çok fazla ovmak ocağa zarar verebilir ve bu sebeple insan daha da bir tedirgin hale geliyor. Ovmaktan daha kolay bir yol var desek nasıl olur? Tek yapmanız gereken, lekelerin üzerine un serpmek ve bütün yağı çekmesini beklemek. Leke oldukça küçülecek ve kolaylıkla temizlenecektir.



Mutfakta oluşan kötü kokunun kaynağını bulmak bazen tam bir işkence halini alır. Tüm rafları açar kontrol edersiniz ancak herhangi gözle görülür bir kaynağı olmaması yüksek ihtimaldir. Tek yapmanız gereken aktif karbon tabletlerini en şüphelendiğiniz yerlere koymak. Tüm kötü kokuyu emecek ve mutfağınız kokudan arınmış olacaktır.
Mutfakta veya evinizin diğer köşelerinde yapay çiçekler bulundurmayı seviyorsanız, daha canlı gözükmeleri için bir öneride bulunmak istedik. Örneğin üzerlerindeki tozu temizledikten sonra mayonez ve su karışımı ile yıkayıp durulayarak sanki gerçek çiçeklermiş gibi parlamalarını sağlayabilirsiniz.



Sizde çamaşır makinesinin arada bir çorabın tekini yediğinden şüpheleniyorsanız ve çekmecenizde birkaç tane tek çorap kaldıysa, onları daha faydalı bir iş için kullanmaya ne dersiniz? Eğer çorap yeterince kalınsa, paspasınıza ekstra bir bez olarak kullanabilirsiniz. Özellikle yerleri sildikten sonra ortalığı kurulamak için oldukça iyi iş görecektir.
Evi güzelce temizledikten sonra veya ağır kokan yemekler pişirdikten sonra ortamın kokusunu değiştirmek için size harika bir tavsiyemiz var. Küçük bir kaseye kahve çekirdekleri koyun ve tam ortalarında bir mum yakın. Çok kısa bir süre içinde odanız buram buram kahve aromasıyla



dolacaktır.Tehlikeli kimyasallar kullanmadan ızgaradaki yağ ve kiri çıkarmanın sırrını anlatıyoruz. Izgarayla işiniz bittikten sonra üzerine yağ dökün ve tuz serpin. Ardından on dakika kadar bekleyin ve ızgarayı yarım patates ile ovun. Tüm lekeler kolayca çıkacaktır. Sevsek de sevmesek de evimizi temizlemek zorundayız ve kimse bunu kolaylaştıramayacağımızı söylemedi. Hangi yöntemleri beğendiniz? Uyguladıklarınız ve diğer bildiğiniz yöntemleri mutlaka yorumlarda paylaşın!
Kaynak : http://www.hashaberler.xyz/mutfaginizi-parlatacak-temizlik-onerileri-p10-g13197.html

Şeker Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

Şeker Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar
Amerikalı bilim insanları şekerin sandığımız kadar da kötü bir şey olmadığını açıkladılar. Her gün vücudumuza belli miktar şeker girmesi gerekiyor. Ancak vücudumuza giren şeker miktarı arttıkça ne yazık ki zararları da artıyor. Hepimiz dondurma, çikolata, baklava, sütlaç gibi tatlılara bayılırız ve bulduğumuzda kaçırmayız ancak sonuç olarak kilo alırız, cildimiz erken yaşlanır, sivilceli bir cilde sahip oluruz ve daha ciddi sağlık sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalırız.
Şeker tüketmek ile diyabet hastalığı arasında doğrudan bir bağlantı yoktur. Diyabet çevresel koşullardan çok genetik eğilimler sonucu ortaya çıkar veya pankreasta oluşan bir sorun bu hastalığa yol açar. Eğer genetik yatkınlığınız yoksa, dozunda şeker tüketmenin sizi diyabet yapmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Sanılanın aksine şeker sizi bağımlı yapmaz. Sadece kısa yoldan karın doyurma ihtiyacınızı giderir ve insanoğlu olarak kolaya kaçma eğilimimiz var. Hazır gıdaların içindeki şeker dışındaki maddeler için aynı şeyi söylemeyiz ancak sadece şeker sizi bir bağımlı haline getirmez. Üstelik gün içinde çoğunlukla tükettiğimiz karbonhidrat da bir tür şekerdir.





Çok fazla şeker tüketirseniz, cildinizdeki kolajen molekülleri kırılgan ve sert hale gelecekler ve cildinizi daha elastik yapacaklardır. Ancak şeker yemeyi tümden bırakırsanız cildiniz kurur. Yukarıdaki resimlere bakacak olursanız, iki aktris de aynı yaşta ve solda gördüğünüz aktris şeker tüketiminde çok ciddi kısıtlamalarına gitmezken, sağda gördüğünüz aktris şeker karşıtı bir diyet uygulamakta. Hangisi sizce daha genç görünüyor? Önemli olan vücudunuzu dinlemek ve ihtiyacınız olan besinleri tüketmektir. Sıkı diyetler en başta faydalıyken uzun döneme yayıldığında zarar verici olabilir.



Şekeri kesmeniz gereken birkaç durum var. Diyabet veya diğer insülin problemi olan kişiler dışında, şöyle bir yol izlenmesini öneriyoruz: Çocuk sahibi olmak istiyorsanız: Harvard Üniversitesinden bilim insanları fazla şeker tüketmenin yumurta hücrelerinin kalitesini düşürdüğünü ortaya çıkardı. Hamilelik: Son yıllardaki araştırmalar gösterdi ki, hamilelik döneminde fazla şeker tüketen anne adayları sonraki dönemlerde alerjik astıma yakalanmaya daha yatkın oluyor. İktidarsızlık: Kandaki yüksek şeker oranı testesteron üretimini azaltır ve bu sebeple iktidarsızlığa neden olur. Odaklanma sorunları: UCLA Üniversitesinde yürütülen bir araştırmaya göre kandaki yüksek glikoz seviyesi kalıcı beyin hasarına neden olabilmektedir. Sık sık susama: Eğer gereğinden fazla şeker tüketiyorsanız sıklıkla su içme ihtiyacı duyarsınız. Kuru ve kaşıntılı cilt: Kandaki yüksek şeker seviyeleri cildinizi kurutur ve kaşınmasına sebep olur.



Tatlı yemek mutluluk hormonu salgılatır ve böylece mutlu olursunuz. Ancak aynı hormonlar, egzersiz yaparak veya gerçekten keyif aldığınız aktiviteleri yaparken de salgılanır. Bu sebeple mutlu olmak için tatlı yemek yerine hayatınızdan keyif almanın yeni yollarını keşfedin. Özellikle çocuk yetiştirirken, tatlı yedirerek çocuğun dikkatini başka yere çekmek yerine faydalı egzersizler veya kendini keşfetmesini sağlayacak oyunlar uygulayarak daha sorumlu bir birey olmasına fayda sağlayabilirsiniz. Çocuğunuzu balığa çıkartabilir, ilgisini çekecek kamp, doğa yürüyüşlerine katılabilir veya sıradan fakat kaliteli vakit geçirmenin başka yollarını bulabilirsiniz. Bu şekilde yetişen çocuklar tatlı düşkünü olmayacaklardır.
Protein tükettiğinizde daha uzun süre tok kalırsınız. Et, balık, deniz ürünleri tüketin. Özellikle kahvaltı ve öğlen yemeklerinde protein ağırlıklı beslenirseniz gün içinde acıkmayacaksınız. Özellikle soğuk hindi tüketmek uzun süre tok tutacaktır.

Tatlı tadı yerine daha güçlü doğal aromalar kullanın. Örneğin, tarçın birçok çayın tadını bambaşka hale getirecektir. Tarçının size faydalarını anlatan bir içerik yayınlamıştık.
Stres altındayken tatlı yeme ihtiyacı duyarız. Çünkü vücudumuz bir şekilde bizi içinde bulunduğumuz baskıdan kurtarmaya çalışır. Eğer stresliyken daha sık tatlı yediğinizi fark ettiyseniz, doktorunuzdan randevu alıp durumu anlatmalısınız ve size uygun görülen besin takviyelerini kullanmalısınız. Baklagiller bolca magnezyum içerir. B vitamini için de bol bol kuruyemiş, dana ciğeri ve deniz ürünleri tüketin. Ayrıca da sık sık kendinizi rahatlatan aktiviteler yapmayı ihmal etmeyin.
Eğer canınız gerçekten çikolata çekiyorsa, bu vücudunuzun kroma ihtiyaç duyduğunu gösterir. Bunun doğru olup olmadığını merak ediyorsanız, canınız bir dahaki sefer çikolata istediğinde brokoli veya somon yemeyi deneyin. Siz tatlı kriziniz geldiğinde ne yapıyorsunuz? Yorumlarda bizimle paylaşabilirsiniz
Kaynak : http://www.hashaberler.xyz/seker-hakkinda-dogru-bilinen-yanlislar-p10-g13196.html

Kömür Sabununun 10 Muhteşem Faydası

Kömür Sabununun 10 Muhteşem Faydası
Daha önce kömür ve sabunun birleşimini gördünüz mü? Bundan daha şaşırtıcı olan bir şey varsa o da kömürün son zamanlarda üretilen birçok cilt bakım ürününde ana madde olarak kullanılması ve muhteşem faydalarının görülmesi. İnanması zor değil mi? O halde gelin kömürün ve aktif kömür sabununun faydalarına detaylı bir şekilde bakalım.
Kömürün Faydaları Kömür binlerce yılı aşkın süredir tıbbi amaçlarla kullanılan bir maddedir. Eski Mısırlılar kömürü yaraları temizlemek için bir “lapa” olarak kullanmışlardır. Hindular da suyu filtrelemek için yine kömürü kullanmışlardır. Aynı zamanda, 18. Yüzyılda eczacılar ve kimyagerler toksinlerden koruma özelliğini keşfederek üzerinde çalışmalar yapmışlardır.
Günümüzde kömürün işlenmiş bir türü olan aktif kömür; su filtrelerinde ve zehre karşı panzehir olarak kullanılmaktadır. Son zamanlarda kömür cilde sağladığı yararlarıyla popülerlik kazanmıştır. Kulağa garip gelebilir ancak işlenmiş kömür tüm dünyada doğal sabunlara ve temizleyicilere katılan önemli bir malzeme haline gelmiştir.





1. Yağlı Cildi Tedavi Eder Birçoğumuz yağlı cildimizi tedavi etmek için sayısız yöntem denemişizdir. Bu durum özellikle yaz aylarında daha da kötüleşir. Kömür sabunu cildin üzerindeki kirlerle birlikte fazla yağı da emer. Bu da sizi yağlı cilt görüntüsünden kurtarır. Dahası, zamanla yüzdeki istenmeyen yağları da ortadan kaldırır. 2. Pürüzsüz Bir Cilt Sağlar Kömür sabunun yüzdeki yağları kontrol etme ve gözenekleri oluşturan pürüzleri giderme gibi bir özelliği vardır. Aynı zamanda ölü hücrelerin giderilmesinde de etkilidir, bu da bize temiz ve pürüzsüz bir cilt sağlar.



5. Cildi Daha Sıkı ve Genç Gösterir Cildin sarkması yaşlılık çağının belirtisidir. Bunu önlemek için erkenden adım atmak önemlidir. Kömürün cildi hızlı bir şekilde sıkılaştırma ve genç gösterme özelliği vardır. 6. Tüm Cilt Tipleri İçin Uygundur Herhangi bir cilt bakım ürünü kullanırken, ürünün cilt ile olan uygunluğu önemli bir konudur. Neyse ki kömür tüm cilt tipleri için uygundur. Bir yandan yağlı cildin fazla yağını emerken diğer yandan kuru cildi nemlendirir ve besler. Dahası, hassas ciltler için de uygundur. Cilt alerjilerini ve yüzdeki kızarıklığı tedavi edici özelliği vardır.
7. Erken Yaşlanmayı Önler Kömür sabunu erken yaşlanmayı durdurmak için kullanılan etkili bir yöntemdir. Kırışıklıkların ve ince çizgileri ortadan kaldırmaya yardımcı olur, böylece yaşlı görünmenizi, donuk ve yorgun bir yüz ifadesine sahip olmanızı engeller. 8. Cilt Lekelerini Temizler



Kömür sabununu düzenli kullanmak, lekesiz bir cilde sahip olmak için muhteşem bir yoldur. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi ciltteki pürüzleri ve toksinleri ortadan kaldırır. Aynı zamanda peeling etkisi vardır. 9. Sedef Hastalığını Tedavi Eder Harika bir peeling, yani pullanmayı önleyici etkisi olan, ciltteki ölü hücreleri ve kir kalıntılarını temizleyen kömür sabunu aynı zamanda sedef hastalığını ve egzamayı da tedavi eder. Kuru ve çatlamış cilt için etkili bir tedavidir. Bazı durumlarda ise hastalığın yeniden ortaya çıkmasını engeller.



10. Kepek Oluşumunu Önler Kömür sabununun hem sabun hem şampuan olarak kullanımı eşsizdir. Şampuan olarak kullanıldığında kepek ve kuru saç derisi gibi cilt sorunlarını tedavi etmeye yardımcı olur. Aktif kömür sabunu, saydığımız bunca faydasına rağmen oldukça ucuzdur. Cildinizi şımartılmış ve görkemli hissetmeniz için çok fazla köpürür. Siz de aktif kömür sabunu kullandıysanız ya da kullanmayı düşünüyorsanız yorumlarınızı bizlerle paylaşabilirsiniz.
Kaynak : http://www.hashaberler.xyz/komur-sabununun-10-muhtesem-faydasi-p8-g13195.html

Panik Atağınız Varsa Mutlaka Kaçınmanız Gereken 5 Besin

Panik Atağınız Varsa Mutlaka Kaçınmanız Gereken 5 Besin
Panik atağınızı bazı besinlerden kaçınarak yenebileceğinizi biliyor muydunuz? Sürekli tükettiğiniz bazı besinler panik atağınızı arttırır ve size maalesef iyi gelmez. Peki hangi besinlerden kaçınmak panik atağa iyi gelir gelin hep birlikte öğrenelim. Kanada Akıl Sağlığı Kurumu anksiyeteyi; hayatlarımızı, nasıl düşündüğümüzü, hissettiğimizi ve hareket ettiğimizi ciddi anlamda etkileyen bir akıl hastalığı olarak tanımlar. Bir tür anksiyete nöbeti olan panik atak; kısa süren ani ve yoğun bir korku hissetmektir. Bunun yanı sıra, anksiyeteyi ve depresyonu tetikleyen belirli yiyecek ve içecekler vardır.
Kafeinin çoğunlukla kahvede, enerji içeceklerinde, çaylarda ve çikolatada bulunduğunu çoğumuz biliriz. Kafein sinir sistemini uyarır ve kısa süreli tetikte olmayı artırma özelliği vardır. Anksiyetesi olan biri de özellikle panik ataklarda hızlı kalp çarpıntısı ve nefes kesilmesi yaşayabilir. Kafein de heyecana, düzensiz kalp atışına, gerginliğe ve baş ağrılarına sebep olabileceği için anksiyeteyi ve panik hastalıklarını kötüleştirebilir. Bu yüzden de anksiyete bozukluğuna sahip olanların kafeinden uzak durması gerektiği söylenir. Eğer sinirli ve endişeli bir yapınız varsa, yüksek oranda kafein almak riskli olabilir.





Uzmanlar, bazı bireylerin anksiyete ile başa çıkmak için alkol tüketimine yöneldiğini açıklıyor. Alkolün yatıştırıcı ve sakinleştirici etkisi sayesinde sorunlarının çözülebileceğini varsayıyorlar. Ancak yapılan araştırmalara göre anksiyeteyi alkolle tedavi etmeye çalışmanın sonuçları daha kötü oluyor. Hatta uzun süreli alkol tüketiminin anksiyeteye sebep olabileceği de söylenir. Buna ek olarak, Amerika Anksiyete ve Depresyon Kurumu her yıl yaklaşık 15 milyon yetişkinin ve nüfusun %7’sinin sosyal anksiyete bozukluğuna yakalandığını belirtiyor. Aynı zamanda sosyal anksiyete bozukluğu olan bireylerin %20’sinin de alkol bağımlısı olduğunu gösteriyor. Yani eğer sosyal anksiyeteniz varsa, makul bir miktarda tüketebileceğinizden emin olmadıkça alkolden uzak durmalısınız.




Yapılan araştırmalara göre yüksek derecede serotonin alımı anksiyeteyi daha kötü hale getirebiliyor. Serotonin seviyesini artıran besinlerin başında da şeker geliyor. Serotonin sentezi ve sosyal anksiyete bozukluğu arasında bir ilişki olup olmadığını öğrenmek için yapılan bir çalışmada; sosyal anksiyete bozukluğu olan 18 hasta ile 19 sağlıklı katılımcı PET taramasına giriyor. PET taraması vücudunuzun metabolik sürecini görmenizi sağlayan nükleer bir görüntüleme teknolojisidir. Alınan sonuçlara göre sosyal anksiyete bozukluğu çeken hastaların serotonin seviyelerinin daha yüksek olduğu görülmüştür.
Hidrojenlenmiş yağ olarak da bilinen trans yağın beslenme düzeniniz için en kötü yiyeceklerden biri olduğu bilinir ancak bilinmeyen şey ruh haliniz için de zararlı olduğudur. Yapılan bir araştırmaya göre depresyon riskindeki artış ile trans yap arasında bir ilişki vardır. İspanya’da 12,000’i aşkın, depresyon belirtisi olmayan üniversite mezunları tam altı yıl boyunca izlenmiştir. Aldıkları çeşitli yağ türleri ve depresyon oluşumları arasındaki ilişki gözlemlenmiştir. Araştırmacıların bulgularına göre en çok yağ alan grupta %48 oranında bir depresyon artışı görülmüştür. Trans yağın depresyon belirtilerini artırma nedenlerinden biri de kan hücrelerini birbirine bağlayan endotelyal hücrelerin işlevlerini değiştirmesi ve iltihaba sebep olmasıdır.



Glütene bağlı bağışıklık sistemi aracılı bir hastalık olan Çölyak Hastalığının depresyon ve diğer ruhsal hastalıklarla arasında bir ilişki olduğu açıklanmıştır. Aynı zamanda glüten hassasiyeti olan yaşlı nüfusun diğerlerine göre iki katı derecede depresyona yakalandığı görülmüştür. Beslenme düzeninizden belirli yiyecekleri çıkarmadan ya da başka yiyecekler eklemeden öncelikle doktorunuza danışmalısınız. Diyetisyenler ve beslenme uzmanları akıl ve ruh sağlığı hastalıkları konusunda size yardımcı olacak düzgün bir beslenme programı hazırlayabilirler.
Kaynak : http://www.hashaberler.xyz/panik-ataginiz-varsa-mutlaka-kacinmaniz-gereken-5-besin-p6-g13194.html

Günde İki Yumurta Yemenin Vücudumuza Sağladığı Faydaları

Günde İki Yumurta Yemenin Vücudumuza Sağladığı Faydaları
Yumurta hakkındaki düşünceleriniz ne olursa olsun, şu an muhtemelen buz dolabınızda birkaç tane vardır. Kimileri için yumurta yemek güne güzel bir başlangıç iken, kimileri hiç tüketmez. Ancak iki grubun da yumurtanın ne kadar yararlı olduğundan haberleri olmayabiliyor. Bu makaleyi okuduktan sonra daha fazla yumurta yiyeceğinize eminiz.Yumurta hakkındaki düşünceleriniz ne olursa olsun, şu an muhtemelen buz dolabınızda birkaç tane vardır. Kimileri için yumurta yemek güne güzel bir başlangıç iken, kimileri hiç tüketmez. Ancak iki grubun da yumurtanın ne kadar yararlı olduğundan haberleri olmayabiliyor. Bu makaleyi okuduktan sonra daha fazla yumurta yiyeceğinize eminiz.
Günde 2 Yumurta Yemenin Faydaları 1. Yumurta yiyerek kilo verin Yapılan çalışmalarda, protein ağırlıklı yapılan kahvaltıların aslında kilo vermenize yardımcı olduğu gösterilmiştir. Araştırmaya göre, düşük kalorili bir beslenme düzeni, kahvaltıda alınan düzenli bir yumurta miktarıyla birleştiğinde, iki katı fazla hızda kilo vermenizi sağlar. 2. Yumurta bağışıklık sisteminizi güçlendirir





Çoğumuzun kış aylarında ortaya çıkan hapşırık ve öksürükten şikayetçi olduğumuzu düşünürsek, yumurtanın bağışıklık sisteminizi güçlendirdiğini söylemenin tam sırası. Günde iki yumurtanın vücudu enfeksiyondan, virüslerden ve genel hastalıklardan koruduğu yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır. Bir yumurtanın içinde günlük alınması tavsiye edilen selenyum miktarının %22’si bulunur. Selenyum, bağışıklık sistemini güçlendirmesiyle bilinen bir elementtir.
3. Hafızayı güçlendirir Daha önce aminoasit kolin diye bir şey duydunuz mu? Bu, beyindeki sinir uçlarını uyararak anahtarınızı ya da cüzdanınızı koyduğumuz yer gibi günlük şeyleri hatırlamamızı sağlayan bir vitamindir. Yapılan araştırmaya göre ekstradan kolin alımı hafızayı ve hızlı düşünebilme yeteneğini geliştirir.4. Gözleriniz için bir mucizedir Lütein gözlerinizin temiz kalmasını ve görüşünüzün keskinleşmesini sağlayan bir maddedir. Yeni yapılan bir araştırmada yumurtanın içinde çok fazla lütein bulunduğu ortaya çıkmıştır. Bu da yumurtanın gözleriniz için oldukça yararlı olduğu anlamına gelir. Lütein gözleriniz tarafından da doğal olarak üretilir ve retinayı dış etkenlerden korur.
5. Depresyonla başa çıkar Kış aylarında güneş genelde saklanmayı tercih ettiği için D vitamini almak zor olabilir. Yumurta bu konuda size yardımcı olur. D vitamini dişlerimizin pH dengesini ve kemiklerimizin gücünü korur. Aynı zamanda depresyonla başa çıkmakta da büyük bir yardımcımızdır. 6. İskelet sistemini güçlendirir Yumurta yediğimizde kalsiyum alırız, bu da iskelet sistemimizi güçlendirmek ve kemik erimesini önlemek için almamız gereken önemli bir maddedir.
7. Kanı güçlendirir Yumurtanın içinde çok fazla folik asit vardır. Bu da yeni kırmızı kan hücreleri oluşumu için gerekli olan bir B vitamini türüdür. Folik asit eksikliği yaşayan insanlarda anemi hastalığı riski yüksektir. Aynı zamanda hamilelikte fetüsün rahim içinde düzgün bir şekilde gelişmesi için de önemlidir. 8. Yaşlanma karşıtıdır Daha önce de belirttiğimiz gibi, yumurtanın içinde hücre yenileme özelliği olan aminoasit bulunur. Bu da görünüşünüz için önemli olan yaşlanma karşıtı önlemlere yardımcı olabilir. Yaşlandıkça D vitamini ihtiyacımız iki katına çıkar. 60 yaşın üstündeki insanlar için önerilen D vitamini miktarı 10 mikrogramdır. Bir yumurtanın içinde de yaklaşık 0.7 mikrogram bulunur.
9. Kalp hastalıkları riskini azaltır Kanadalı araştırmacılar yumurta yoğunluklu yiyeceklerin kalp hastalıklarının ve belirli kanser türlerinin riskini azalttığını gösteren bir çalışma yürütmüşlerdir. Bunun sırrı nedir peki? Yumurtada iki önemli antioksidan bulunur: triptofan ve tirozin. Kolesterol seviyeleri yüksek olan insanların kalp hastalıklarına yakalanma riskleri daha yüksektir. Araştırmaya göre yumurta kötü kolesterolü düşürüp iyi kolesterolü yükselterek kalp hastalıkları riskini azaltır. (3) 10. Kas oluşumunu artırır Kas yapmaya çalışan insanların çoğunun bir sürü yumurta tükettiğini görürüz; bunun bir sebebi vardır. Yumurtanın içi protein doludur ve haliyle kas kütlelerini artırmaya çalışanlar için elzem bir yiyecektir.
11. Cildi, saçı ve tırnakları korur Birçok şeyi barındırmasının yanı sıra, yumurtanın içinde aynı zamanda çok fazla B vitaminleri ve Omega 3 bulunur. Bunlar da cildinizi, saçınızı ve tırnaklarınızı sağlıklı tutmanıza yardımcı olur. Siz yumurta hakkında ne düşünüyorsunuz? Günde iki tane yiyenlerden misiniz? Yoksa ağzına bile sürmeyenlerden mi? Düşüncelerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın.
Kaynak : http://www.hashaberler.xyz/gunde-iki-yumurta-yemenin-vucudumuza-sagladigi-faydalar-p7-g13193.html

Karbonat ile harikalar Yaratın

Karbonat ile harikalar Yaratın
Eğer evde tedavi yöntemlerini araştırdıysanız veya aile büyüklerine bu konularda danıştıysanız, kabartma tozunun sayısız faydasını çoktan duymuşsunuzdur. Bu içeriğimizde size kabartma tozunun alternatif kulanım yöntemlerini anlatıyor olacağız. Meraklandınız mı? Hadi başlayalım!
Çocukken sokakta oynarken sivrisinekler ve diğer böcekler tarafından ısırıldığımızı hatırlıyorsunuz değil mi? Hatta bahar aylarının gelmesiyle artık ortaya çıkmaya başlayan sivrisinekler gözünüze çarpmaya başlamıştır bile. Eğer böcek ısırıklarına kabartma tozunu su ile diş macunu kıvamına getirip uygularsanız kaşıntı ve şişlikler yok olacaktır.
Bir sürü zararlı kimyasalı cildinize sürmek istemiyorsanız kabartma tozunu koltuk altınıza serperek kötü kokulardan kurtulabilirsiniz.
1 çay kaşığı kabartma tozu ile 1 çay kaşığı suyu karıştırarak kendi diş macununuzu yapabilirsiniz.





Yeni doğan bebeklerde ve özellikle küçük çocuklarda deterjanlar ciddi alerjilere sebep olabiliyor. 1 yemek kaşığı kabartma tozu ile bir bardak suyu karıştırın ve direk lekeye uygulayın. Lekeler yok olacaktır.
Eğer bir akşam yemeği fazla kaçırırsanız veya alışık olmadığınız kadar acılı yemek yerseniz; mideniz size rahatsızlık verecektir. Bir çay kaşığı kabartma tozunu bir bardak suyla karıştırın ve için. Mide yanmanız geçecektir



Banyo suyunuza 5 yemek kaşığı kabartma tozu ekleyin ve derinizi keselemek için ulaşamadığınız bölgelerdeki ölü deriden ve kapanmış gözeneklerden kurtulun.
Ayakkabılarınıza içinde ne olduğunu bilmediğiniz koku gidericilerden sıkmak yerine geceden kabartma tozunu serpip sabah ayakkabılarınızdan arındırarak tertemiz ayakkabılar giyebilirsiniz.
Hepimiz olabildiğince organik ürünler tüketmeye çalışıyoruz ancak ne yazık ki yediğimiz ürünlerin büyük çoğunluğu seralarda üretiliyor ve bu sebeple kimyasal maddeler içeriyor. Meyve ve sebzelerinizi kabartma tozuyla ovarak zararlı kimyasalları yok edebilirsiniz.



Bu karışım sayesinde mide rahatsızlıklarınız ortadan kalkacak ve sindiriminiz kolaylaşacaktır. 1 yemek kaşığı elma sirkesi ile 1 çay kaşığı kabartma tozunu karıştırarak tüketin. Bahçe Bitkileri için Doğal Böcek İlacı Bahçe bitkilerinizin, sebze, meyve ağaçlarınızın ve fidelerinizin böcekler tarafından talan edilmesini istemiyorsunuz ancak böcek ilacı kullanarak doğayı da kirletmek



istemiyorsunuz değil mi? Sizin için bir çözümümüz var. 4 çay kaşığı kabartma tozu ve 1,5 litre suyu karıştırarak bitkilerinize sıkarsanız her türlü zararlı canlıdan kurtulacaksınız. Kabartma Tozu ve Limon Suyu Karışımı Sindirimi düzenler ve vücuttaki şişlikleri yok eder. Malzemeler 1 çay kaşığı kabartma tozu Yarım limon 2 su bardağı su Hazırlanış Tüm malzemeleri karıştırın ve sabah aç karnına tüketin. Zamanla değişimi fark edeceksiniz. Siz kabartma tozunu nasıl kullanıyorsunuz? Yorumlarda bizimle paylaşın!
Kaynak : http://www.hashaberler.xyz/karbonat-ile-harikalar-yaratin-p10-g13154.html

Column Left