Column Left

Bizi Takip Edin

23 Haziran 2019 Pazar

Bel Fıtığına Karşı Taş Köprü Sarımsağı ve Zeytinyağı

Taş Köprü Sarımsağı Zeytinyağı Kürü
Bel fıtığı olanara çok güzel haber. BEL FITIĞINA ÇARE “TAŞ KÖPRÜ SARIMSAĞI İLE MUCİZEVİ BİR KÜR”
Bilgi Doktoru – Sarımsak çok eski yıllardır gerek baharat gerekse tıbbi açıdan kullanılmış, günümüzde ise dünyanın her yerinde bilinen ve kullanılan bir besindir. Sağlık açısından antiseptik özelliği sayesinde kanserle savaşmada, saç bakımında, zehirlenmelerde, metabolizmayı hızlandırmada ve bir çok hastalığın tedavisinde kullanım yeri vardır.
Taş köprü sarımsağı Kastamonu ilinin Taş Köprü ilçesinde meşhur hale gelmiş bir sarımsak türüdür. Adını bu ilçeden almıştır. Piyasada 1 kg taş köprü sarımsağının fiyatı 30 Tl den başlayarak 50 TL civarına kadar alıcı bulmaktadır.

Bel Fıtığına Karşı Taş Köprü Sarımsağı ve Zeytinyağı
Bel fıtığı yetişkin insanların %80’nde hayatlarının belli bir döneminde karşılaştıkları bir rahatsızlıktır. Hemen her yaşta görülebileceği gibi genellikle 30-60 yaş arasında sıklıkla karşılaşılır. Obezite, hareketsizlik, sigara tüketimi ve meslek hastalıkları gibi bir çok nedene bağlı olarak bel fıtığına yakalanmak mümkündür.





Bel fıtığından doğal yöntemler ile kurtulmak isterseniz taş köprü sarımsağı bel fıtığı için mucize bir besindir. Zeytinyağı ile birlikte karıştırıldığında bel fıtığına karşı tedavi amaçlı kullanılır.
Malzemeler:
– 250 gr taş köprü sarımsağı
– Zeytinyağı
Hazırlanışı: Taş köprü sarımsaklarını soyun. Ardından 20 dakika buharda bekletiniz. Buharda bekleyen sarımsaklar yumuşayacaktır. Yumuşayan sarımsakları ezin ve doğal hakiki zeytinyağı ile karıştırın. Temiz bir tülbentin içerisinde hazırladığını karışımı yayın.



Bel bölgesine bu tülbenti bağlayın. Üzerini streç film veya naylon ile iyice sarın. 1 hafta boyunca bu şekilde bekletmeniz gerekecektir. Bu sebeple hem kokunun rahatsız etmemesi için hemde karışımın dışarıya taşmaması için iyice sarın. 1 hafta sonra çıkarabilirsiniz. Şifa Olsun.
Kaynak : https://organikgunler

Unutmadan Her Sabah Saat 8’de İçin Karnınızdaki Tüm Yağlar Çılgınlar Gibi Eriyecek

Unutmadan Her Sabah Saat 8’de İçin Karnınızdaki Tüm Yağlar Çılgınlar Gibi Eriyecek
Ne yazık ki, ortadan kaldırmak için en zor yağ karındaki bölgedir. Yağ çoğunlukla bu bölgede bulunur.
Göbek yağı insan vücudunun görünümünü etkiler, ancak estetik bir sorundan çok daha kötüdür, çünkü aşırı miktarda yağ birikimi çok sayıda hastalığa neden olabilir.
Şans eseri, doğal ilaçlara her zaman güvenebiliriz! Burada, size göbek yağını çıkarmanıza ve organizmanızı beslemenize yardımcı olacak erik içeren bir çare sunacağız!
Zayıflama kürünün hazırlanışına geçmeden önce, bu karışımının sağlığınız için çok önemli diğer faydalarına da kısaca değinmek istiyorum.
Müshil etkisi : Sindirim sürecini düzenlemenize yardımcı olan yüksek miktarda life sahiptir.





Antioksidan : Vücudunuzdaki serbest radikallerle savaşır.
Kanser riskini azaltırlar: Erikler ayrıca bu hastalığa yakalanma riskini önemli ölçüde azaltmanıza yardımcı olur.
Şeker hastalığına karşı savaşır : Kan şekeri düzeylerini düzenlemenize yardımcı olur.
Bu mucizevi çare kullanın ve karın yağının doğal ve çok etkili bir şekilde uzaklaştırılmasına yardımcı olacaktır!
Şimdi kürünün malzemeleri ve yapılışına geçebiliriz. Hem yapması kolay, hem de bir kere yaptıktan sonra bitene kadar içebilirsiniz. 1 litre sudan yaptığınızda yaklaşık 5 bardak kadar çıkıyor ve bu da size 5 gün yeterliKaynak : organikdoktorum.com

Kerevizin Çok Yönlü Faydaları Bulunur, Hem ucuz hem de her derde deva

Kerevizin Çok Yönlü Faydaları Bulunur, Hem ucuz hem de her derde deva
Zeytinyağlı yemekleri, dolması, salatası, çorbası dahi yapılmaktadır. Dünya mutfağında da hak ettiği yeri bulmuştur.
Kerevizin Faydaları
Yaprak ve sapları önemli vitamin ve mineraller içermektedir. İç salgı bezlerini uyaran kereviz karaciğeri temizler, şişliğini ortadan kaldırır.
Kanı temizleme özelliği vardır. Böbrekleri çalıştırır, böbrek taşı ve kumlarını döker.
Sivilce ve çıbana iyi gelmektedir.
Artrit ve romatizmaya karşı faydalı olan kereviz kolesterolü de düşürmektedir.
Düzenli tüketilen kereviz karaciğer, böbrek, safra kesesi ve pankreasta oluşabilecek hastalıklara karşı koruma sağlar.
Damar genişletici etkisi ile kanın damarlarda rahat akmasını sağlar. Kan basıncını düşürebilir.
Katarakt gibi göz rahatsızlıklarına karşı koruyucudur.
İdrar yolu enfeksiyonlarını önler. Özellikle tohumları mesane sorunlarına karşı fayda sağlamaktadır.
Sinir sistemi için faydalı besinlerdendir. Antioksidan ve fitobesinler sayesinde serbest radikallerle mücadele eder.
Bünyesindeki luteloin gibi bazı maddelerin meme kanserine karşı koruyucu olduğu araştırmalarla ortaya konulmuştur.
Düzenli tüketiminin erkekler için faydalı olduğu bilinmektedir. Özellikle saplarının erkeklerce tüketimi tavsiye edilmektedir.
Birçok insan, kerevizin gevrek yeşil saplarının yalnızca suyla dolu olduğunu, gerçek besinsel değerlerinin olmadığını düşünüyor. Ancak böyle bir varsayım yanlış; kereviz, vücudumuzun sağlıklı kalması için gereken besleyici maddelerle, vitaminlerle, antioksidanlarla doludur.
Daha fazla kereviz yemek beraberinde birçok pozitif değişimi getirir. Örneğin yapılan araştırmalara göre her gün kereviz yemek, göz sağlığının korunmasına ve güçlenmesine ve hatta gözlerin daha beyaz ve parlak görünmelerine yardımcı oluyor. Doğal olarak görünüş tazeleniyor ve gençleşiyor. Artı olarak, görüş ne kadar iyi olursa, gözlerinizi daha az yorar ve daha az kısarsınız.
ANTİ-İNFLAMATUAR ETKİLER
Kerevizin yapısında, anti-inflamatuar yararları olduğuna inanılan polisakkaritler bulunur. Serbest radikal hasarına karşı savaşan antioksidanlar da içerir; bu radikaller, iltihaplanma ve kanser, eklem iltihabı gibi hastalıkların temel sebeplerindendir. Dahası sindirim yollarında iltihaplanma olan ülseratif kolit, chron hastaları, kerevizden ciddi şekilde faydalanabilirler; çünkü içerdiği antioksidanlar, bu hastalıkları etkili bir biçimde tedavi edebiliyor.





HASARI HÜCRESEL SEVİYEDE ONARIR
Kerevizin yapısında ondan fazla antioksidan türü bulunur – flavanoid, K vitamini, lunularin gibi. Bu antioksidan maddeler, oksidatif stresin doğal yollarla aşılmasına ve vücudumuzun serbest radikallerden arınmasına yardımcı olur; böylelikle hücrelerimiz, kan damarlarımız ve organlarımız için korunma sağlanmış olur.
VÜCUT SICAKLIĞINI DÜZENLER
Kerevizin yüksek su ve elektrolit içeriği, vücudumuzu sıcak günlerde hem nemlendirip hem de serinleterek vücut sıcaklığının düzenlenmesine yardımcı olur.
ÜLSERİN ÖNLENMESİNİ SAĞLAR
Kereviz, midedeki ya da ince bağırsaktaki küçük, ağrılı yaraların yani ülserin oluşumunu engeller; çünkü yapısında sindirim sisteminin zarını koruyan belirli bir etanol türü bulunur. Yapılan araştırmalara göre, kereviz, mide zarındaki ülser ve yırtılmalara karşı korunmada kritik olan mide mukozasının miktarını ciddi şekilde artırıyor.
İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARININ ENGELLENMESİNE YARDIMCI OLUR
Kereviz, bu bakımdan yaban mersinine benzer – ürik asit seviyesini artırırken idrar üretimini de uyarır. Bu özelliği, üreme ve sindirim sistemlerindeki bakteriyel enfeksiyonlarla mücadelede mükemmel bir yardımcı olmasını sağlar.
KİLO VERMEYE YARDIMCI OLUR

Kerevizin her sapında yalnızca 10 kalori bulunur; aynı zamanda da tamamen doğal, vitamin ve besleyici madde deposudur. Metabolizmanın düzenlenmesine ve kendinizi tok hissetmenize yardımcı olur; böylelikle geç saatlerde sağlıksız seçeneklerle atıştırma ihtiyacınızı azaltır.
Sağlıcakla Kalınız…
Kaynak : organikdoktorum.com

Boyun Ağrısını Geçirmek Bu Kadar Kolaymış

Boyun Ağrısını Geçirmek Bu Kadar Kolaymış
Boyun ağrısından kurtulmak mutluluğun ilk adımıdır, çünkü bu tür ağrılar günlük yaşamı zorlaştırmaktadır.
Birçok kişi için, boyun ağrısı zaman zaman ortaya çıkan hafif bir rahatsızlıktır. Sonuç olarak, mideye ve böbreklerine aşamalı olarak zarar verebilecek bazı klasik anti-enflamatuar ilaçları kullanmanız gerekir. Ancak, boyun ağrısı için bazı ev tedavilerinin olduğunu biliyor muydunuz?
Bu yazımızda, bu tedavilerle boyun ağrısından kurtulmanız için size yardımcı olmak istiyoruz. Sonuçta, hak ettiğiniz kaliteli yaşamı tatmanın zamanı geldi!
Bunu yapmak için önce, yüzmenin sırt kaslarınızı güçlendirmek için en iyi spor olduğunu unutmamalısınız. Bunlar en çok kullandığımız kaslardır.
Kendimize ne kadar az baksak da, sırt kaslarımızı güçlendirmemiz önemlidir. Bu şekilde, gerginliğe direnebilirler ve yükümüzü taşıyabilirler. Bu, özellikle saatlerce telefon, tablet veya bilgisayar kullanan insanlar için geçerlidir.





Boyun ağrısı için doğal çözümlerin bazılarına bir göz atalım.
Boyun ağrısını evde tedavi etmek için bu 3 çözümü kullanın
1. Arnavut biberi veya kırmızı biber merhemi
Malzemeler
3 yemek kaşığı Arnavut biberi veya kırmızı biber tozu
1 fincan Hindistan cevizi yağı
Yarım bardak rendelenmiş arı balmumu





Gerekli şeyler
1 adet hava geçirmez cam kavanoz
Talimatlar: Hindistan cevizi yağını, biberle, benmari usülü 9 dakika pişirin. Balmumunu ekleyin ve tamamen eriyene kadar karıştırın. Buzdolabında 10 dakika soğutun. Bu süreden sonra malzemeleri karıştırın. Ardından, buzdolabına koyup 15 dakika daha bekletin. En son, bu merhemi cam kavanoz içine koyun.
Nasıl kullanılır?
Merhemi etkilenen alana günde iki defa sürün. Zamanla boyun ağrısından kurtulacaksınız. Bu merhem, 2 gün boyunca taze kalacaktır.
2. Süt ve zerdeçal
Malzemeler
1 bardak süt
1 çay kaşığı zerdeçal
1 yemek kaşığı balmumu
Nasıl yapılır?
Zerdeçalı süte ekleyin. Kısık ateşte 5 dakika pişirin. Balı ekleyin ve iyice karıştırın. Buzdolabında soğumasını bekleyin.
Nasıl kullanılır?
Bu tedaviyi, günde 2 kez için ve bu şekilde inanılmaz iyileşmeyi gözlerinizle görün.



3. Boyun ağrısını alan biberiye alkolü
Malzemeler
5 yemek kaşığı taze biberiye sapı
1 bardak %96 oranında alkol
Gerekli şeyler
Hava geçirmez bir cam kavanoz
Talimatlar: Biberiye saplarını cam kavanoz içine koyun ve alkol ekleyin. Kavanozu kapatın ve sonra karanlık, kuru bir yerde 15 gün boyunca terbiyeye yatırın. İyice karışması için kavanozu her gün sallayın. Bu sürenin sonunda, ot kalıntılarından kurtulmak için süzün. Tedaviyi, her zaman ihtiyacınız olan miktarı uygulamanıza olanak tanıyacak bir kaba ekleyin.
Aklınızda tutmanız gereken diğer şeyler
Yukarıdaki tedaviler ve egzersizin yanı sıra, duruşunuza da dikkat etmenizi öneririz. Bunu hem iş yerinde hem de serbest zamanınızda yapmalısınız.
Boynunuz eğer çalışma saatlerinizde çok ağrıyorsa size bir önerimiz var. En azından saatte bir kez, omurlarınızı gevşetmek için ara verin.
Çenenizi göğsünüzde dinlendirin. Ardından sola ve sağa doğru yukarı bakın.
Sonra, hayır diyormuş gibi başınızı yan taraflara sallayın. Ama bunu çok yavaş yapın.
Eğer yoğun bir durumunuz varsa, elinizin avucunu başınızın üstüne koyun ve hafifçe diagonal olarak aşağı indirin.
Bu ipuçları sayesinde acınızı hafifletip hayatınızı kontrol altına alabilirsiniz.
İyileşmeye başlamanın yanı sıra, sosyal hayatınızı da iyileştirirsiniz. Bu sadece fiziksel olarak iyi olduğunuz için değildir, ağrınız azalınca aynı zamanda iyi bir ruh hali içinde olursunuz. Böylelikle her şey daha iyiye gider.
Sonuç olarak, iyi değişiklikler zinciri yaşandığını göreceksiniz. Sonra da bize onlardan bahsedin!
Sağlıcakla Kalınız…
Kaynak : organikdoktorum.com

Astıma Keçiboynuzu ve Yulaf Samanı

Astıma Keçiboynuzu ve Yulaf Samanı
KOAH için yulaf kürü: Yüzlerce insan tarafından olumlu sonuç alınan, Koah ve astım hastalarının mutlaka denemesi gereken bir yöntem…. Lütfen okuyalım ve çevremizdekilere tavsiye edelim…
Türkiye’de her 7-8 çocuktan bir tanesi astım hastası. Dünyada ise ortalama 300 milyon insanı etkileyen astım hastalığının görülme sıklığı her geçen gün artmakta.
Türk Toraks Derneği ve Dünya Sağlık Örgütü WHO tarafından kurulan GARD (Global Alliance Against Respiratory Diseases ), Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği ve Sağlık Bakanlığı ile işbirliğiyle, her yıl mayıs ayının ilk salı günü olduğu gibi bu yılda ülkemizde ve dünyada “Dünya Astım Günü” olarak anılıyor.
Türkiye’de yaklaşık her 12-13 yetişkinden biri astım hastası. Astımdaki artışa vergu yapan Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, çocuklarda en fazla görülen kronik hastalıkların ilk başında astımın geldiğini ve ülkemizde her 7-8 çocuktan birinin astıma yakalandığını belirtti.
BRONŞEKTAZİ, KOAH ve ASTIM HASTALARI İÇİN BESLENME ÖNERİLERİ
Bugün Dünya Astım Günü. Astıma keçiboynuzu iyi geliyor. Mikrobik bir nedene bağımlı olmaksızın her insanda görülebilen Astım ve Koah hastalıkları; günümüz çevre ve beslenme şartlarının ve sigara kullanımının/pasif içiciliğin bir sonucu. Peki Astım ve Koah hastaları nasıl beslenmeli? Nelerden uzak durmalı? Astım ve Koah Hastaları için bilimsel çalışmalardan derlediğimiz beslenme önerilerini derledik.





ASTIMA KEÇİBOYNUZU PEKMEZİ VE YULAF SAMANI ÇAYI
1- Bronşektazi, Koah ve Astım Hastaları için Keçiboynuzu: Koah ve Astım hastalarının besin menülerinde mutlak surette keçiboynuzu veya keçiboynuzu pekmezi bulunmalı. Keçiboynuzu pekmezi ise içeriğindeki astıma karşı etkili bileşikleri koruması açısından soğuk press sıkma olmalıdır.
Koah ve astım hastaları sabah akşam bir yemek kaşığı keçiboynuzu pekmezi yemelidirler. Keçiboynuzu pekmezi yerine günde yiyeceğiniz bir kaç tane keçiboynuzu meyvesi de oldukça rahatlatacaktır. Özellikle sigara içenler bir kaç gün içinde balgam atmaya başlayacaklardır. Keçiboynuzu sadece nefesi açmakla kalmayacak, yorgunluk, bitkinlik gibi sorunlara da iyi gelecektir. 5-6 ader keçiboynuzunu kırıp kaynar suya atıp 10 dakika kaynatarak soğutup içilmeside faydalıdır. ( Lütfen okuyun: Keçiboynuzu Kahvesi ve Faydaları; Keçiboynuzu İktidarsızlık Sorununa İyi Gelir mi? )
2- Bronşektazi, Koah ve Astım Yulaf Samanı Çayı: Özellikle Koah hastalarının her gün bir bardak yulaf samanı çayı içilmeleri gerekmektedir. 5-6 gram hakiki! yulaf samanı bir bir buçuk bardak suda 5 dakika kaynatılır. Her gün içilecektir. ( Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu )
Yulaf samanındaki scopoletin, içeriğindeki en önemli etkin maddelerden bir tanesidir. scopoletin aynı zamanda antibacterial (bakteri yok edici), antiinflammatory (inflamasyona – iltihap- karşı), antiseptic (antiseptik), bronchorelaxant (bronş rahatlatıcı), antiasthmatic (astıma karşı), antibronchoconstrictor (bronş açıcı, bronş gevşetici), cancer preventive (kanser önleyici) özelliklere de sahiptir.
Scopoletin’in bütün bu özelliklerini destekleyen, işlevini artıran en az beş tane yardımcı etkin madde daha vardır. örneğin, yulafın içerdiği proline ve pyridoxine maddeleri de antiasthmatic (astıma karşı) özelliği olan maddelerdir.
Astım Hastalarının Uzak Durması Gerekenler:
1. Sigara içmeyin, içiyorsanız bırakmak için yardım alın.
2. Hava kirliliğinden mümkün mertebe uzak durmaya çalışın
3. Nelere karşı alerjiniz ve hassasiyetiniz olduğunu tespit edin.
4. Parfümlü sabunlar, şampuanlar veya losyonlardan ve tütsülerden uzak durun. Güçlü kokulara maruz kalmaktan kaçının
5. Özellikle yatak odasında toz tutan halı ve kilim vs. kaldırın. Tüylü koltuk, minder ve fazla yastıkları kaldırın.
6. Evinizdeki havayı temiz tutmak için pencereleri sık sık açın.
7. Astım için tıbbi destek almayı ihmal etmeyin.
Astımı ve Reflüyü Tetikleyen Yiyecekler
Kızartmalar, fast-food ürünleri, kola tüketimi, işlenmiş et ve et ürünleri tüketimi, kimyasal katkı maddeleri içeren market ürünleri ( cips, çikolata, hazır çorba, konserve ürünleri vs. ) Bu yiyecekler reflü hastalığını da tetiklemektedirler.
Polenler kadar stres faktörüde astım krizlerini tetikliyor ve Baharda artan astım krizleri reflüyü tetikliyor
Astım ve reflü, kısırdöngü halinde birbirini tetikleyebilen iki hastalıktır. Reflü, mevsimsel nedenlerle tetiklenebilir ve bu durum astım ataklarını alevlendirebilir. Ayrıca mevsimsel olarak polenlerden dolayı artan alerji şikayetleri, reflü sorunu nedeniyle kontrolden çıkabilir.
Astım hastalarının yaklaşık % 82’sinde reflü olduğu görülmüştür. Reflü’nün beslenme siteminin sağlanmasıyla kontrol altına alınması astım ataklarının kontrolü içinde iyi olacaktır.
Sağlıcakla Kalınız…
Kaynak : organikdoktorum.com

Yüzdeki İstenmeyen Tüylere Mısır Unu Maskesi

Yüzdeki İstenmeyen Tüylere Mısır Unu Maskesi
İstenmeyen tüylere ve sivilcelere karşı mısır unu maskesiyapabilirsiniz…
Yüzümüzdeki istenmeyen tüyler ve sivilceler çoğu zaman rahatsız edici olabiliyor. Genellikle hormonal bozukluktan dolayı çıkan tüyler ve sivilceler hormonların normalden çok salgılanmasıyla daha fazla ve istenmeyen bölgelerde çıkmasına neden olur. Bazı ilaçlar da yan etki olarak tüylerin daha hızlı çıkmalarını etkileyebiliyor.
İstenmeyen tüylerin ve sivilcelerin en rahatsız edeni şüphesiz ki yüzümüzde çıkanlardır. Yüzdeki tüylerden ve sivilcelerden evde hazırlayacağınız doğal mısır unu maskesi ile kısa zamanda kolaylıkla kurtulabilirsiniz.  Bu maskeyi düzenli şekilde uygularsanız tüylerden ve sivilcelerden kısa zamanda tamamen kurtulduğunuzu göreceksiniz.
SİVİLCELERE VE YÜZDEKİ TÜYLER İÇİN MASKE YAPILIŞI
Malzemeler;
+ 1 adet yumurtanın beyazı
+ 1 çay kaşığı mısır unu
+ 1 çay kaşığı toz şeker
Maskenin Uygulanışı
Bir kaba yukarıda belirtilen tüm malzemeleri koyarak karıştırın.
Hazırladığınız bu maskeyi yüzünüze sürün ve kurumasını bekleyin.
Kuruyan maskeyi cildinizi tahriş etmeden ılık su yardımıyla yüzünüzden çıkarın.





Haftada 4 kere uygulayabileceğiniz mısır unu + yumurta beyazı maskesini düzenli kullandığınızda yüzdeki istenmeyen tüylerden tamamen kurtulabilirsiniz.
TARİF 2:  MISIR UNU ve TOZ ZERDEÇAL ile CİLT MASKESİ
Yukarıdaki tarife alternatif olarak Mısır unu ile toz zerdeçalı bir kabın içerisinde karıştırarak biraz su ilave edin.
Yüzünüzde istenmeyen tüylerin üzerine maskeyi uygulayın.
Kuruyunca ılık su ile durulayın. Zerdeçal ciltte renk değişikliğine sebep olabilir ancak korkmayın kısa sürede düzelecektir.
Peki, istenmeyen tüylerin çıkma sebepleri nelerdir?
– İstenmeyen tüylerin çıkma nedenlerinden birisi genetik olmasıdır. İstenmeyen tüylerin çıkmasında ki en büyük ihtimal kalıtsal olmasıdır.
– Bazı etnik kökenli kadınlarda bu tüylerin çıkması daha çok görülmektedir.
– Aşırı stres yapan kadınların da vücutlarında hormonal değişiklikler olmaktadır. Bu değişikliklerin sonucunda istenmeyen tüylerin artışı görülmektedir.
– Kadınların menopoz dönemlerinde erkeklik hormonu salgısında artış olmaktadır. Bu da istenmeyen tüylerin artmasında önemli rol oynar.
Sağlıcakla Kalınız…
Kaynak : organikdoktorum.com

Uyku Apnesi ve Unutkanlık

Uyku Apnesi ve Unutkanlık
Araştırmacılar; Uyku Apnesinin Hafıza Kaybına Yol Açtığını iddia ediyor…
Uyku Apnesi Uykuda nefes almakta zorlanan kişilerin daha erken yaşlarda hafıza (unutkanlık) problemleri yaşadığı tespit edildi.
Neurology isimli yabancı bir dergide yayımlanan araştırmada, Amerikalı bilim adamları 55 yaşın üstünde 2.400 kişi üzerinde inceleme yaptı.
Uyku apnesinden şikayetçi olan kişilerin, iyi uyuyan kişilere göre 10 sene önce unutkanlıktan ve düşünme yetenekleri ile ilgili diğer problemlerden yakındıkları belirlendi.
Bu tespitin, kötü bir uyku ile hastalıklar arasında kurulan ilişkiyi pekiştirir nitelikte olduğu açıklandı.
ABD’de kapsamlı bir Alzheimer araştırması yürüten bilim adamları, bilhassa uyku apnesi çektiklerini ifade eden gönüllüler üstünde inceleme yaptı.
Uyku apnesinde, boğazdaki kasların gevşeyerek solunum yolunu engelliyor ve soluk almayı zorlaştırıyor.
Uyku apnesi hastaları genelde yüksek sesle horluyor ve gece boyunca pek çok kez uyanıyor.
Beyne giden oksijenin oldukça önemli olduğu vurgulandı





Bilim Adamları bazı hastalarda, beyin dahil önemli bazı organların yeteri kadar oksijen alamamasından endişe duyuyor.
Araştırmaya göre solunum yollarının açık tutulmasını ve oksijen girişini sağlayan CPAP cihazını kullanan bazı uyku apnesi hastaları, bellek kaybı probleminden şikayetçi olmadı.
Araştırmacılar şimdi CPAP tedavisinin bu alandaki yararını saptamak için daha geniş çaplı bir araştırma yapacak.
İngiltere’deki Alzheimer Araştırma kuruluşundan Dr. Simon Ridley, “Bu araştırma, uyku esnasında solunumdaki aksaklığın, ilerki yaşlarda görünen hafıza ve düşünme yeteneklerindeki gerilemede bir risk olabileceğini gösteriyor; ancak buna yol açtığını kanıtlamıyor.” dedi ve sözlerine şu şekilde devam etti:
“Beyne iyi seviyede oksijen girmesi, beyin sağlığı bakımından çok büyük önem taşır. Uyku apnesi tedavisiyle daha ilerki yaşlarda hafıza ve düşünme problemleri arasında kurulan ilişki de enteresan.”
Sağlıcakla Kalınız…
Kaynak : organikdoktorum.com

Dertlere Deva: 40 Yaş Üstü Her Kadın Günde 2 Bardak İçmeli

Dertlere Deva: 40 Yaş Üstü Her Kadın Günde 2 Bardak İçmeli
Gaz problemlerinden karın şişliğine, kolesterol ve kalp hastalıklarına kadar tam bir koruyucu nefer ceviz suyu! Nasıl yapıldığı ve kullanımı da çok önemli. Tek tek bunları size açıkladık.
Ceviz suyunun faydaları
Bolca viitamin, Omega-3 ve yağlı asitler içeren cevizin tüm faydalarına hemen hemen herkes aşina… Uzmanların sıkça dillendirdiği gibi her gün bir avuç ceviz yemek, sağlıklı bir kalp, beyin ve kilo kontrolü için neredeyse şart.
Özellikle hamilelerde, bebek gelişimi süresince de önerilen ceviz, bebeğin beyin gelişimine katkı sağlamakta. Beyin gelişiminin yanı sıra, bebeğin ileri zamanlarında karşılaşabileceği alerjileri vakalarına karşı da tam bir korucu çeper oluşturuyor.
Cevizin faydalarını şuradan detaylıca öğrenebilirsiniz, fakat biz birazda ceviz suyunun faydalarından bahsetmek istiyoruz sizlere.
Tokluk süresini uzatır, yap yakıcı özelliği sayesinde kilo vermeyi hızlandırır.





Düzenli olarak içilen ceviz suyu yorgunluk ve halsizliği yok eder.
40 yaş üstü erkeklerin prostat problemlerini ortadan kaldırır.
Hamilelik boyunca tüketilen ceviz suyu, kilo alımını da yavaşlatır.
Karaciğer sorunlarıyla da savaşır. Karaciğeri güçlendirerek olası sıkıntıları ortadan kaldırır.
Tiroid ve kolesterol hastalarına da tavsiye edilir.
Bağırsak problemlerinde son derece etkilidir. Gaz sorunu yaşayanlar düzenli olarak içmeye devam ederse bu sorun ortadan kalkacaktır.
Ceviz suyu nasıl hazırlanır?
Yaklaşık 10 adet temizlenmiş cevizi 6 bardak ılık suya atın. 7/8 saat demlendirin. Bu karışımı sabah ve akşam bir bardak içebilirsiniz. Sabahları aç karnına, akşam ise yatmadan önce içmeye özen gösterin.

Not: Bu karışım oldukça doğal, fakat etkileri kişiden kişiye farklılık göstermekte. Bu sebeple denemeden önce doktorunuza danışmakta fayda var.
Sağlıcakla Kalınız…
Kaynak : organikdoktorum.com

Küflenmiş Ekmek Yenirse Ne Olur?

Küflenmiş Ekmek Yenirse Ne Olur?
Küflenmiş Ekmek Yemenin Zararları
“Küflenmiş ekmek ve çürümüş meyveler çok yoğun oranlarda kanserojen madde ihtiva ettiğinden kesinlikle tüketilmemelidir”
Küflenmiş ekmek, çürümeye yüz tutmuş meyveler ve diğer küflü besinler kanserojen madde içerdiği için kesinlikle tüketilmemelidir. Küflenmiş bir ekmeği tüketmek çok yanlış bir davranıştır.
Nedeni ise küflenmiş ekmek aslında milyonlarca mantar ve benzeri canlı tarafından istila edilmiş bir beslenme alanıdır. Bu mantarlar, ekmek üzerinde yaşama imkanı bulur ve beslenmeleri sonucunda çok zehirli atık maddeler üretebilir. Küflerin pek çoğu mikotoksin (küf zehiri) adı verilen zehirler üretirler.





Bu zehirlerin yapıları ise pişme ile asla bozulmaz. Bu zehirler öyle dayanıklı bir yapıya sahiplerdir ki 360 derece sıcaklıkta bile bozulmazlar. Bu zehirler genel olarak bir defa yemekle insana ciddi zararlar vermez ancak uzun süreli ve yüksek oranda tüketildikleri zaman karaciğerde çeşitli sağlık sorunlarının oluşmasına neden olabilirler.
Küflenmeye başlayan meyve ve sebzelerin de tüketilmesi çok yanlıştır.
Besinlerin bir kısmı küflenmiş ise hepsini çöpe atın
Ekmeklerin, meyvelerin ve diğer besinlerin küflü kısmını kesip, diğer kısımlarını tüketmekte sıkça yapılan bir yanlıştır. Çünkü küfsüz gibi görünen kısımlarda da küf miktarı oldukça fazla bulunabilmektedir. Küflü bir besin çöpe gitmesi gereken bir besindir. Tasarruf adına bu besinleri tüketmek çok yanlıştır ve ciddi bir sağlık israfıdır.
Sağlıcakla Kalınız…
Kaynak : organikdoktorum.com

Siyah Nokta ve Ciltteki Lekeleri Geçirme Yöntemi

Siyah Nokta ve Ciltteki Lekeleri Geçirme Yöntemi
Siyah noktalar genellikle burun ve etrafında oluşan sürekli kendini yineleyen can kısıcı noktalardır. Siyah noktalardan kurtulmak için bir çok yöntem deneriz. Fakat bu yöntemlerden en sağlıklı ve kesin çözüm verenin doğal yöntemler olduğunu unutmamalıyız.
Siyah Noktaları Geçirmenin Yolları Nelerdir?
Limon Yoğurt Karışımı İle Siyah Noktaları Geçirme; Bir kase yoğurdun içerisine 1 adet limonun suyunu karıştırın. Hazırladığınız karışımı yüzünüze iyice yedirin ve 15 dakika kadar bekletin. 15 dakika sonra yüzünüzü ılık su ile durulayın. Limonun sivilceleri kurutucu ve siyah noktaları yok edici özelliği vardır. Ayrıca cildinizi dezenfekte eder. Yoğurt ise cildi besler ve nemlendirir. Bu maskeyi haftada 1 defa mutlaka uygulayın.
Limon Bal Karışımı İle Siyah Noktaları Geçirme; 1 tane limonu ortadan ikiye bölün ve yarısının üzerine 3-4 damla bal damlatın. siyah noktalarınızın olduğu bölgeye bu limonu iyice sürün. Karışımı yüzünüze sürdükten sonra 5 dakika bekletin. Ardından yüzünüzü soğuk su ile durulayın.
Diş Macunu İle Siyah Noktalardan Kurtulma; Siyah noktalarınızı temizlemek için yeni bir diş fırçası edinin. Bu diş fırçasına bir miktar diş macunu sıkın ve siyah noktalarınızın olduğu bölgeleri masaj yaparak fırçalayın. Siyah noktalar gidene kadar bu işleme devam edin.





Elma Sirkesi ve Karbonat Karışımı İle Siyah Noktalardan Kurtulma; Bir miktar elma sirkesinin içerisine karbonatı karıştırın. Karışımı siyah noktalarınızın olduğu bölgelere sürün. Bir süre sonra durulayın.
Kil ve Elma Sirkesi İle Siyah Noktalardan Kurtulma; Bir miktar kil ile elma sirkesini karıştırın. Hazırladığınız bu karışımı yüzünüze sürün. Maske kuruduktan sonra ılık su ile temizleyin.
Zeytinyağı ve Karnabahar Yaprağı İle Siyah Noktaları Geçirme; Yaklaşık 7-8 adet karnabahar yaprağını ve 2 yemek kaşığı zeytinyağını birlikte mikserden geçirin. Ardından siyah noktaların olduğu bölgeler yoğunlukta olmak üzere tüm cildinize bu maskeyi yayın. 10 dakika beklettikten sonra yüzünüzü ılık su ile durulayın. Karnabahar yapraklarının ciltte temizleyici bir işlevi vardır. Haftada 2 defa bu karışımı uygulayın.
Kaynak : organikdoktorum.com

Antibiyotik Yerine Bu Gıdayı Tüketin

Antibiyotik Yerine Bu Gıdayı Tüketin
Yaz mevsimini uğurladık. Kışın kendini yavaş yavaş göstermeye başladığı şu günlerde mevsim değişikliklerine karşı önlemimizi almamız gerekiyor. Hazırlıksız yakalanmak istemiyorsanız sizlere antibiyotik etkisi gösterecek doğal besinleri açıklayalım. İşte antibiyotik yerine geçen en etkili gıdalar
Ispanak
Yüksek besin yoğunluğuna sahip kış sebzelerinden biridir ıspanak. Antioksidan bakımından son derece zengindir, inflamatuar bileşenleri barındırır ve hücre hasarına karşı bizi korur.
Şifasından faydalanmak için pişirerek tüketmek yerine çiğ bir şekilde yiyebilirsiniz. Özellikle nar ve zeytinyağı ile hazırlanan salatası vücudunuza kalkan olacak. Kışın bol bol tüketmeyi unutmayalım.
Soğan
Soğan, ciddi bir balgam söktürücüdür. Solunum yollarını uyararak balgamdan temizler. Doğal antibiyotik kaynağı soğan, sadece gribin çaresi olmakla kalmaz. Güçlü bir antioksidandır ve kolon kanseri tedavisinde yardımcı olduğu saptanmıştır. Bu faydalarının yanı sıra adet söktürücü özelliği vardır. Soğan zaten yemeklerin vazgeçilmezi fakat suyunu sıkarak tükettiğinizde de antibiyotik yerine geçiyor.
Zerdeçal
Doğal bir antiseptik kaynağıdır. Zerdeçal yüzyıllar önce çeşitli cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılmıştır. Antibiyotik kaynağı olan zerdeçal, yaraların enfekte olmasını önler.
Yemeklerinize baharat olarak ekleyebilir ya da bir bardak ılık sütün içine karıştırabilirsiniz. Yani tüketimi son derece kolaydır. Soğuk algınlığından korumasının yanı sıra cilt lekelerine karşı da koruyucudur. Bunun için zerdeçallı maskeler deneyebilirsiniz.
Sarımsak & Bal
Mutfakların vazgeçilmez ikilisi sarımsak ve bal doğal tedavi yetenekleriyle ön plana çıkıyor. Bal ve sarımsağın karışımı ise pek çok hastalığın iyileşmesinde oldukça etkili oluyor. Soğuk algınlığından yüksek tansiyona, iltihap, astım, yorgunluk halsizlik, kısırlık ve hatta kansere kadar birçok hastalığın tedavisinde kullanılan karışım doğal bir ilaç görevi görüyor.
Malzemeler
✔️3 diş sarımsak,
✔️10 çorba kaşığı bal,
✔️200 gr. keten tohumu yağı,
✔️4 limon.






Nasıl hazırlanır?
✔️Sarımsağı ince soyup öğütün ardından limonu soyup doğrayın.
✔️Ardından sarımsak, bal ve keten tohumu yağını ekleyin.
✔️Tahta kaşıkla iyice karıştırın.
✔️Cam kavanozla buzdolabında muhafaza edin.
✔️Yemek öncesi 3 öğün 1 kaşık tüketin.
✔️Bal

Antibakteriyel ve antiviral özelliği sayesinde kış boyunca dinç ve sağlıklı kalmanız mümkün. Her sabah bir tatlı kaşığı yiyeceğiniz gerçek bal bağışıklık sisteminizi kuvvetlendirecektir. Antibiyotik yerine özellikle kestane balını tüketmeniz çok daha faydalı.
Kaynak : organikdoktorum.com

Koklandığında Zekayı Geliştiren Bitki

Koklandığında Zekayı Geliştiren Bitki
Bu Bitkiyi Koklamak Hafızayı %75 Oranında Güçlendiriyor
Çağımız bilgi çağı malum. O kadar çok bilgiyi hafızamızda tutmamız gerekiyor ki…. Bunca bilgiyi belleğimizde tutmamız gerçekten çok zor. Fakat bunu gerçekleştirmek aslında düşündüğümüzden çok daha kolay olabilir. Bilimin de destekleyici bir tedavi yöntemi olarak kabul ettiği aromaterapi(bitki yağları ve özleriyle yapılan tedavi türü) buna en basit örneklerden biridir. Bu yöntemin işe yaramasının sebebi ise koklama sistemini yoğun bir biçimde harekete geçirmesi ve bu sistemin beyinle doğrudan bağlantılı olmasıdır. İkisi birbirine bağlı olduğu için birçok bilim insanı aroma terapiyle yakından ilgilenmiştir.
Koklama ve hafıza
Hafızaya bağlı algılarla, özellikle kokuyla, ilgili birçok araştırma mevcuttur. Birçok kişi istemli ya da istemsiz etrafında kokladığı şeylerle ilgili anılar oluşturmaktadır. Ancak zamanla uzmanlar, psikoloji biliminin ötesine geçerek kokuya beyinde kimyasal bir etki yaratan güçlü bir uyarıcı gözüyle bakmaya başlamışlar ve koku ve beyine etkisi üzerinde birçok araştırma yapmışlardır. İşte bu araştırmaların birçoğunda öne çıkan ve hepimizin yakından tanıdığı bir bitki var; “Biberiye.”





Biberiyenin hafızayı %75 gibi bir hayli yüksek sayılabilecek bir oranda güçlendirdiği çeşitli araştırmalarla ortaya çıktı.
Hafızayı güçlendiren bitki: Biberiye
Yunan mitolojisi, güzellik ve aşk tanrıçası, Afrodit’i sudan biberiye ile kaplanmış bir şekilde çıktığını tasvir etmiştir. Ortaçağ’da biberiye birçok düğün ve cenaze de kullanılmıştır alkollere canlılık vermesi için katılmıştır. 14.yüzyılın sonlarına doğru İngiltere’de biberiye Shakespeare’in Hamlet metnin de şaşırtıcı bir şekilde “hatırlama bitkisi” olarak anlatılmıştır.
Biberiye üzerine yapılan araştırmalar
Biyolojik açıdan işe yarayan biberiye ile birlikte kullanılabilecek iyileştirici bileşimler mevcuttur. İçinde bulunan antioksidanlar radyasyondan ve kanserojen zararlılardan bedeni korumaktadır. Aynı zaman da içinde bulunan kafeik asidin, kafur, rosmanol ve betulin asidin canlı hücrelerle etkileşime geçerek uyarıcı etki yaratmaktadır.
Ancak biberiye üzerine yapılan gerçek manada bilimsel araştırmalardan en göze çarpanlarından biri ise 1987 yılına dayanıyor. Planta Medica journal’dan dört araştırmacı, fareler üzerinde bu bitkiyi test ettiler. Sadece biberiye kokusuna maruz bırakılan farelerin kan akışında bariz bir artış gözlemlediler. Bu biberiye bitkisinin biyolojik etikilerinin olduğunu gösteren ilk işaretti fakat son değildi.
Diğer önemli araştırma ise 1998 yılında gerçekleşti ve International Journal of Neuroscience’da yayınlandı. Bu araştırmada Miami Üniversitesi Tıp Fakültesinden birkaç araştırmacı bitkiyi insanlar üzerinde test etti. 40 yetişkin seçildi ve bir kısmına lavanta bir kısmına da biberiye koklatıldı. Ardından deneklerden, terapinin öncesinde ve sonrasında matematik problemleri çözmelerini istediler. Sonuçlar ise şaşırtıcıydı.
Buna göre lavantayı koklayan katılımcıların hepsi kendilerini daha rahatlamış hissettiklerini belirtti ve deney öncesine göre soruları biraz daha kolay çözdüler. Ancak biberiye kullananlarda ise durum farklıydı. Biberiyeye maruz kalanlar kendilerini daha uyanık ve zinde hissetiler ve lavanta grubuna oranla soruları iki kat daha hızlı çözdüler.
2003 yılında ise çok daha kapsamlı bir çalışma yapıldı. 144 kişilik bir grubu üçe bölen araştırmacılar, bir gruba hiçbir şey koklatmadı, diğer gruba lavanta, diğer grup ise biberiye koklattı. Biberiye kokusuna maruz kalan grup hafıza performasında %75 oranında oldukça yüksek ve beklenmeyen bir artış yaşadı.
Biberiye koklamayan grup ise testlerde hemen hemen aynı performansı sergiledi. Bu deney biberiyenin insan beyninde bilişsel yeti açısından ne kadar önemli ve etkili bir bitki olduğu ortaya çıkardı. Uzmanlar özellikle 75 yaş üstü insanların düzenli olarak saf biberiye yağını koklamalarının zihinsel sağlık açısından oldukça faydalı olacağını dile getiriyor.
Kaynak : organikdoktorum.com

Toksin Atıcı Karaciğerleri Temizleme Kürü – Sağlığınız Zirveye Çıkacak

Toksin Atıcı Karaciğerleri Temizleme Kürü – Sağlığınız Zirveye Çıkacak
4 Malzemeyle Hazırlanan Karaciğer Temizleme Kürü Sağlığınızı Zirvelere Çıkaracak
Karaciğerimiz, vücudumuzdaki tüm organlar içerisinde çok çeşitli fonksiyonları yerine getiren en önemli organlardan bir tanesidir. Kandaki yağ, protein ve karbonhidratın düzenlenmesinden safra salgılamasına ve atılmasına ve gerekli vitaminlerin depolanmasına kadar çok önemli görevleri vardır.
Bilim insanlarına göre, karaciğer kendi kendini temizleyen tek organdır. Tükettiğimiz her şey karaciğer tarafından temizlenerek vücuda kabul edilir. Bu yüzden, karaciğerimizi korumak için olabildiğince sağlıklı yiyecekler yememiz lazım. Karaciğer sağlığınızı artırmak, gücüne güç katmak istiyorsanız,beslenme uzmanlarımız tarafından hazırlanan bu 4 malzemeli kürü içebilirsiniz.
4 Malzemeli Karaciğer Temizleme İçeceği





Havuç, elma, nane ve greyfurt ile yapılan bu sağlıklı içecek, karaciğeri çok iyi temizleyici özelliktedir.
Bu karışımda yer alan her malzeme, karaciğer için çok sağlıklı özellikler içerir. Greyfurt bir besin kaynağıdır ve karaciğerin toksinleri daha verimli bir şekilde parçalamasına yardımcı olan enzimleri içerir.
Havuçta bulunan karotenoid, vücuttaki oksidatif hasarı önlemeyi sağlar. Nane ise dekonjestan özelliğe sahiptir. Elmanın kabuğunda bulunan triterpenoidler karaciğer hücreleri için çok güçlü koruyucu etkilere sahiptir.
Bu içecek tüm faydalarının yanı sıra oldukça iştah açıcıdır. Günün her saatinde her öğünde meyve suyu olarak, enerji kaynağı ve koruyucu vitamin olarak içilebilir. sağlıcakla kalınız.
Kaynak : organikdoktorum.com

Column Left