Column Left

Bizi Takip Edin

7 Temmuz 2015 Salı

LABNELİ REVANİ


LABNELİ REVANİ
Hafif ve çok lezzetli bir tatlı oldu labneli revanim.
Malzemeler
4 adet yumurta
1 su bardağı toz şeker
1/2 su bardağı sıvı yağ
1 su bardağı irmik
2 su bardağı un
1 paket labne peynir
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilin
Şerbeti için
3 su bardağı toz şeker
4 su bardağı su
Yapılışı
şerbet malzemeleri tencere içine alınır kaynatılır.
Yumurta ve toz şeker krema kıvamına gelene dek çırpılır.
Diğer malzemelerde eklenip karıştırılır.
Yağlanmış fırın tepsisine dökülür önceden ısıtılmış 180 derece fırında 35- 40 dakika kadar pişirilir.
Fırından çıkıp ilk sıcağı çıktıktan sonra ılık şerbeti dökün.
Bir kaç saat dinlendirdikten sonra servis edin.aylinden denemeler'e Teşekkürler


FIRIN PATATES KÖFTE



FIRIN PATATES KÖFTE

Malzemeler
Köfte için
500 gr. kıyma
1 adet kuru soğan rendelenmiş
1 su bardağı galeta unu
1 adet yumurta
1 tatlı kaşığı tuz
1 diş sarımsak rendelenmiş
1 tatlı kaşığı kuru nane
1 çay kaşığı karabiber
Garnitürü için
3 adet patates
2 adet domates
7-8 adet sivri biber
Sıvı yağ  kızartmak için
1 yemek kaşığı salça
1 su bardağı su
Yaplışı
Köfte malzemeleri derin bir kap içine alınıp bir güzel yoğurulur.
Yoğurulan köftelere şekil verilip 2 yemek kaşığı sıvıyağ eklenmiş tavada önlü arkalı hafif kızartılır.
Patatesler soyulur halka şeklinde doğranıp sıvı yağda hafif kızartılır.
Fırın kabına patates ve köfteler sıra sıra dizilir.
Üzerine domates ve biberler dizilir.
Salça su içinde eritilip yemeğin üzerine dökülür.
Tuz ve istenilen baharatlar ilave edilip önceden ısıtılmış 180 derece fırında 30-35 dakika kadar pişirilir.aylinden denemeler'e Teşekkürler

5 Temmuz 2015 Pazar

VEZİR PARMAĞI TATLISI


VEZİR PARMAĞI TATLISI
MALZEMELER: 250 gr. oda ısısında tereyag yarım su bardağı şeker yarım su bardağı sıvıyağ 2 yumurta 1 paket kabartma tozu 1 paket vanilya 5-5,5 su bardağı un İrmik (dışını bulamak için) ŞERBETİ İÇİN: 5 su bardağı şeker 5,5 su bardagi su YAPILIŞI:    İrmik hariç malzemeler bir kaba alınıp yoğrulur (un ölçülü koyulmalı.. Hamur kulak memesi yumusakliginda olmalı).. Hamurdan küçük parçalar alınıp şekil verilerek dışı irmiğe bulanır ve yağlanmış tepsiye dizilir.. 175 dereceli fırında hafif kızarana kadar pişirilir.. Pişen tatlı soğumaya bırakılır.. Şerbeti için su ve şeker bir tencereye alınıp 10 dakika kaynatılır.. Şerbet ılıyınca soğuyan tatlıya dökülür.. 2-3 saat dinlendirilip servis yapılır. AFİYET OLSUN..REYHANKOKULU MUTFAĞIM'a Teşekkürler

GAZETE TATLISI


GAZETE TATLISI
MALZEMELER
1 Çay bardağı yoğurt
1 Çay bardağı sıvı yağ
1 Çay bardağı ılık su
2 Yumurta
1 Çay kaşığı karbonat
1 Yemek kaşığı limon suyu
Açmak için;
2 Su bardağı nişasta
İçi için;
3 Su bardağı ceviz
1 Çay bardağı şeker
Üzeri için;
200gr tereyağ
Şerbeti için;
4 Su bardağı şeker
5 Su bardağı su
3-4 damla limon suyu
YAPILIŞI
Hamur ele yapışmayacak şekilde yoğrulur.
Ceviz büyüklüğünde 30 beze yapılır.





Beşerli 6 gruba  ayrılır.
Her biri nişastayla teker teker fincan tabağı büyüklüğünde açılarak beş tanesi üst üste koyulur.
Önce merdaneyle, biraz büyüdüğünde oklavayla büyüdüğü kadar açılır.
Oklavaya sarılarak iki kenarlardan büzdürülür ve şeklini bozmadan gazetenin üzerine açılır.
Gazetenin üzerine serilmesindeki amaç; Gazetenin yufkanın nemini alıp kuruması böylelikle kuruyan yufka şekli bozulmadan rahat sarılıyor.
Altı tane hamurunda açma işi tamamen bittikten sonra üzerine ceviz ve şeker karışımı serpilir.
Kenarları içe katlanır gazetenin ucundan tutup yukarı doğru  kaldırılarak rulo sarılır.
Üç parmak genişliğinde kesilerek yağlanmış tepsiye sıralanır.
Üzerine eritilmiş tereyağı gezdirilip önceden ısıtılmış 170 dereceye ayarlanmış fırında kızarana kadar pişirilir.
Şerbeti için şeker ve su kaynatılıp şerbet biraz koyulaştığında limon suyu ilave edilip bir taşım daha kaynatıp altı kapatılır.
Şerbetin ilk sıcaklığı çıktığında tatlıda soğukken ıslatılır.AFİYET OLSUN…Lezzet Pınarından Damlalar'a Teşekkürler








GÜL KURABİYE



GÜL KURABİYE

MALZEMELER
Yarım paket margarin
1 Tane yumurta
1 Yemek kaşığı yoğurt
1 Yemek kaşığı kakao
1 Çay bardağı pudra şekeri
1 Çay kaşığı kabartma tozu
1 Paket vanilya
Un
YAPILIŞI
Karıştırma kabına margarin, yoğurt, yumurta koyup karıştırın.
Üzerine şeker, un kabartma tozu ve vanilyayı da ilave ederek ele yapışmayan bir hamur yoğurun.
Hamuru iki parçaya ayırarak bir tanesine kakaoyu ekleyip iyice yedirerek yoğurun.
Hamurları  oklava ile ayrı ayrı  açıp su bardağıyla daireler çıkarın.
Daireleri yarısı diğerinin üzerine gelecek şekilde bir beyaz bir kakaolu olmak üzere dört tane sıralayın ve şekildeki gibi sarın.
Ortadan ikiye keserek iki tane kurabiye elde edeceksiniz.
Önceden ısıtılmış 180 derecede pişirin.AFİYET OLSUN…Lezzet Pınarından Damlalar'a Teşekkürler



NOHUTLU ETLİ PİLAV


NOHUTLU ETLİ PİLAV
MALZEMELER
2 su bardağı pirinç
1 su bardağı nohut
300g kuşbaşı et
2 yemek kaşığı tereyağ
3 su bardağı sıcak su
Sıvıyağ
Tuz
YAPILIŞI
Nohutu bir gece önceden suya koyup ertesi gün yumuşayana kadar haşlayın ve kabuklarını temizleyin.
Pirinci yıkayıp iki saat önceden sıcak suya koyup içine tuz atın.
Eti bir taşım kaynatın ve suyunu değiştirip üzerine sıcak su koyarak yumuşayana kadar pişirin (kanlı suyu çıkıp pilavı karartmasın diye ) .
Tereyağını eritip suyu süzülmüş pirinci ve tuzu ilave ederek pirinç tel tel olana kadar kavurun.
Pilavı pişireceğiniz tencereye az yağ koyup eti beş dakika soteleyin.
Üzerine nohutu koyup karıştırın.
Et ve nohut tencerenin dibindeyken üzerine kavrulmuş pirinci dökün.
3 su bardağı kaynar suyu yavaşça tencerenin içine koyup tuzunu kontrol edin.
Tencerenin kapağını kapatıp kısık ateşte suyunu çekene kadar pilavı pişirin.
Pilav piştiğinde üzerine havlu örterek 20 dakika dinlendirin.
Servis tabağını tencerenin ağzına koyup ters çevirerek tabağa alın. AFİYET OLSUN...Lezzet Pınarından Damlalar'a Teşekkürler


KIRMA BÖREK


KIRMA BÖREK
MALZEMELER
3 adet yufka
1 yumurta
1 su bardağı yoğurt
1 çay bardağı sıvı yağ
Yarım kalıp beyaz peynir
YAPILIŞI
Yumurta, yoğurt ve yağı bir kasede iyice çırparak sosu hazırlayın.
Bir bütün yufkayı düz bir zemine serin.
Her tarafına sos sürüp kenarlarından üç parmak içe katlayın.
Peyniri üçe bölerek yufkanın yarısına serpin ve diğer yarısını üzerine kapatın.
Yufkayı karşılıklı iki kenarından ortaya doğru büzdürerek getirin.
Diğer yufkaları da aynı şekilde hazırlayın ve dört parmak genişliğinde keserek yağlanmış tepsiye sıralayın.
Kalan sosu ara katlarına da gelecek şekilde fırçayla sürün.
180 derecede kızarana kadar pişirin.
AFİYET OLSUN...
Böreğin orjinalinde yoğurt kullanıldığı için tarifi bu şekilde yazdım.
Ama ben yoğurt yerine süt kullanarak yapıyorum.
Çünkü sütlü börekleri daha çok seviyorum, bana göre yoğurt hafif ekşilik veriyor.
Ama böreğin özelliği belkide böyle olmasıdır bilemiyorum.
Çünkü böreğimiz yöresel bir tat Göçmen Böreği yada Kırma börek diye biliniyor.Lezzet Pınarından Damlalar'a Teşekkürler


ÇÖP ŞİŞ



ÇÖP ŞİŞ
MALZEMELER
1 bütün tavuk göğsü
2 diş sarımsak
3-4 kaşık zeytinyağ
Kekik
Tavuk baharatı(isteğe bağlı)
Pul biber
Karabiber
Kimyon
Tuz
3-4 tane yeşil biber
1 tane soğan
10 tane çöp şiş
Kızartmak için;
1 çay bardağı sıvıyağ
YAPILIŞI
Tavuk göğsünü iri kuşbaşı olarak doğrayın.
Sarımsağı rendeleyerek tavuğun içine koyun.
Üzerine zeytin yağ, baharatlar ve tuzunu koyup harmanlayın.
2-3 saat buzdolabında bekletin.
Yeşil biber ve soğanı irice doğrayın .
Çöp şişlere tavuk etini, soğan ve biberleri dizin.
Kızartma tavasına yağı koyup kızdırın.
Tavuk şişleri tavaya koyup her tarafını çevirerek kızartın.
Not; Şişlere domates dilimleride dizebilirsiniz.Ayrıca şişte soğan dilimleri de çok lezzet veriyor.Tavuk göğsü yağsız olduğundan fırında değilde kızartıldığında daha güzel oluyor. AFİYET OLSUN...Lezzet Pınarından Damlalar'a Teşekkürler



Muz Kabuğunun Mucize Faydaları


Muz Kabuğunun Mucize Faydaları

Muz Kabuğunun faydaları, Muz kabuğu bilinmeyen mucize faydaları

İnsanların bolca tükettiği meyvelerin pek çok faydası var. peki bir o kadar meyve kabuklarının da çok faydalı olduğunu biliyor muydunuz? Uzmanlar ve pek çok kişi artık meyve ve sebze kabuklarının da sağlığa çok iyi geldiğini bilmekte. Bu meyvelerden bir tanesi hatta en önemli olanlarından birisi de muz..



Muz hem lezzetli meyvesi ile hemde kabuğu ile çok faydalı bir meyve olarak sağlığımıza önemli katkıda bulunan bir meyve. Muz kabuğunun faydaları saymakla bitmez. Ancak sizlere bunlardan en önemli olanları listelemeye çalışacağım..

Muz Kabuğunun Faydaları

Muz Kabuğunun Dişlere Faydası : Muz kabuğu bolca potasyum ve magnezyum içerir. Muz kabuğunun iç tarafı ile dişlerinizi bir kaç dakika ovun, kabuğun içindeki potasyum, magnezyum ve manganez gibi mineraller dişlerinize iyi geldiği gibi dişlerinizi de beyazlatır..



Muz Kabuğunun Cilde Faydaları : Muz kabuğu siğillere ve akneler çok iyi gelir. Ayrıca böcek ve sinek ısırıklarına çok iyi gelir.. Akne ve sivilceleriniz varsa akşam yatmadan önce yüzünüzü iyice temizleyin. Muz kabuğu ile yüzünüzü iyice ovun ve bu şekilde yüzünüzü yıkamadan yatın. Sabah ılık su ile yıkayın. Düzenli olarak kullanırsanız büyük ölçüde akne ve sivilcelerden kurtulabilirsiniz. Cildinizdeki kırışıklara da muz çok faydalıdır. Bir adet muzu iyice ezin içerisine bir yumurta kırıp iyice karıştırın. bu kürü yüzünüzde 10-15 dakika bekletip daha sonra yıkayın. Bu kürü düzenli yaparsanız yüzünüzdeki lekelerden ve kırışıklıklardan kurtulabilirsiniz.

*Muz kabukları çok iyi bir ayakkabı parlatıcısı dır. Ayakkabılarınızı muz kabuğu ile silin Ayakkabılarınızı temizler ve parlatır.
*Ayak topuklarınızda nasır mı var? Muz kabuğu nasırlar için de oldukça faydalıdır. Muz kabuğunun iç tarafındaki yumuşak yüzeyi kaşık yardımı ile sıyırın ve biriktirin. Biriken kısmı macun şekline topuğunuza sararak gece boyunca bekletin sabah kalktığınızda temizleyin. Topuklarınızdaki nasırların kaybolduğunu göreceksiniz.
*Diz ağrılarına da Muz kabuğu çok fayda sağlar. Romatizma sonucu oluşan kemik ağrılarına karşı kullanılabilir. Ağrıyan kemiklerinizi şifalı muz kabuğu ile ovalayın ağrılarınız azalacaktır.muz-kabugunun-mucizei-faydalari

Muzun Diğer Faydaları : Günde düzenli olarak muz tüketmenin inme riskini azalttığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Öyleki,günde 3 defa muz tüketen insanlardan dolayı, yılda 1.155.000 inmeye bağlı ölüm engellenebilmektedir. Muzun içeriğindeki mucize madde olan potasyum, kan basıncını azaltarak inme riskini azaltmaktadır.

* Meniere Hastalığı adı verilen kulak kaynaklı bir baş dönmesi hastalığında da özellikle atak dönemlerinde muz tüketilmesi, atak şiddetini ve süresini azaltmaktadır.

* Zehirli sarmaşığa mı sürtün dünüz? Ya da sivrisinek mi ısırdı? Hemen bir muz alın, meyvesini yiyin, kabuğunu ısırılan yere sürün, kaşıntınızı ve kızarıklığı hemen aldığını göreceksiniz. Hatta bunu zehirli sarmaşık yarasına günde 2-3 kez sürmeniz daha etkili olacaktır.

* Mide Problemleri olanlar Bir bardak süt bal ve muz ile milkshake hazırlayıp içerseniz midenize çok iyi gelecektir. Hamile bayanlara sabah bulantılarına da muz, pirinç, elma püresi ile yapılan diyeti uzmanlar önermektedir.

* Hızlı enerji sağlayan muz spor öncesinde tüketilirse kişiye enerji sağlar. Bol lifli bir meyve olduğundan kişiyi tok tutar diyetlerde bolca muz yenebilir.

* Muz içerdiği zengin triptofan maddesinden dolayı, beyindeki ve kandaki serotonin miktarını arttırarak kişinin rahatlamasını sağlamaktadır. Gece rahat bir uyku için çok faydalıdır.


YUMURTA KABUĞU DEYİP GEÇMEYİN!




Yumurta kabuğunun faydası olur mu demeyin.
Güçlü kemik oluşumu, kemik sağlığının sürdürülmesi ve osteoporoz riskini azaltmak için yeterli miktarda kalsiyum almamız gerektiğini artık hepimiz biliyoruz. Kalsiyumun yanı sıra D vitamini, K vitamini, folik asit - B vitaminleri, potasyum, magnezyum, fos
Günlük 3-4 porsiyon süt ve süt ürünleri tüketimi ile kalsiyum ihtiyacımız karşılanmaktadır. Yumurta kabuğunun yaklaşık %90-95’ i kalsiyum olup, besinlerle alınan kalsiyuma göre vücutta sindirimi ve emilimi çok daha fazladır.

Yumurta kabuğu kalsiyumu ve D3 vitamini takviyesiyle yapılan çalışmalarda kemik yoğunluğu ölçümlerinde artışlar gözlemlenmiştir.

Bu nedenle de osteoporoz (kemik erimesi hastalığı ) riskini azaltmaya yardımcı iyi bir kalsiyum kaynağı olarak güvenli bir şekilde günlük beslenmeye eklenebilir.

Kuş/tavuk doğru beslenmezse ihtiyacımız olan besin öğelerini yumurta kabuğundan alamayız. Bu yüzden serbest gezinen kuşların veya sertifikalı organik her türlü yumurta kabuğu (tavuk, kaz, ördek) kullanılmalıdır.

 Salmonella bakterisi riski için iyi kaynatılmış olan yumurta kabuğu, kurutulup blendırla toz haline getirildikten sonra tüketilebilir.

 Elde ettiğiniz yumurta kabuğu tozunu saklamak isterseniz serin ve kuru bir yerde cam bir kavanozda muhafaza edebilirsiniz.

 Orta boy yumurta kabuğundan yaklaşık 1 çay kaşığı yumurta tozu elde edilebilir. Bu da yaklaşık 800 mg kalsiyum içermekte olup yetişkin bir birey için besinlerden alınan kalsiyumun miktarına göre ilave olarak kullanılabilir.

Kalsiyumun fazla alınması kas kramplarına sebep olabilir. Bu yüzden dikkatli kullanılmalı ve mutlaka potasyum kaynağı muz gibi besinlerin tüketimi de ihmal edilmemelidir

Kuru Soğanın Faydaları


Kuru soğanın faydaları
Yumurtalık kistine karşı • erken menopoza karşı • menopoz şikâyetlerinde yardımcı • üst solunum yolları enfeksiyonlarına karşı • rahim duvarının kalınlaşmasına karşı • FSH hormonu yüksekliği durumlarında • miyom ve çikolata kistlerine karşı • prostatite bağlı ağrılara karşı

Soğanın anavatanı Orta Asya’dır. Afganistan’ın bulunduğu coğrafyadan tüm dünyaya yayıldığı tahmin edilmektedir. Milattan önce 5.000 yıllarında insanların onu tanımaya başladığı belirtiliyor. İnsanlık tarihinde bilinen en eski kültür bitkisidir. Eski Mısırlılar onu tanrılarına kurban amaçlı kullanmışlardır. Piramitlerin yapımında çalışan işçilere emeklerinin karşılığı olarak soğanla ödeme yapılmıştır. M.Ö. 1332-1323 yıllarında hüküm süren eski Mısır kralı Tutankamun’un mezarında soğan kabuklan bulunmuştur. Babil Kralı Hamurabi’nin (M.Ö. 1810-1750) yazıtlarında fakirlere soğan ve ekmek verilmesi konusunda kanun vardır. Roma İmparatorluğu’nun lejyonerlerine temel gıda maddesi olarak soğan “cepula” verilmekteydi. Soğanın latince adı “cepa” buradan türetilmiştir. Antik çağ döneminde Orta Avrupa’da veba salgınlarına karşı “amulet” olarak kullanılmıştır. Amulet, sihirli güç anlamındadır. Yani, o tarihlerde soğanın vebaya karşı koruyucu olarak sihirli bir gücü olduğuna inanılmıştır.
HollandalIlar, 15. yüzyıldan itibaren soğanın çok farklı cinslerini (tat ve renk olarak) yetiştirmeye başlamışlardır. Bugün bilinen beyaz, kırmızı ve yeşil soğan Hollanda kökenlidir. Anadolu’nun değişik yörelerinde yetişen, özellikle Adapazarı veya Kastamonu’nun sarı-kahve renkli kuru soğanı bulunmaz bir nimettir.
Avrupa ülkelerinden Macaristan ve Fransa kuru soğanı en çok tüketen memleketlerdir. Fransızların soğan çorbası onların milli yemekleridir. Macarların gulaş yemeğinde bol miktarda kuru soğan kullanılır. Yetişkin kadınlarda ve genç kızlarda sıklıkla görülen PolyKistikOver Sendromuna (Yumurtalık Kisti) karşı mucize bir çözüm olan kuru soğandır. Kuru soğanın PolyKistikOver’e karşı mükemmel bir çözüm olduğunu keşfettiğimde, ilk aklıma gelen şey “kuru soğanın hangi ülkelerin milli yemeklerinde bolca kullanıldığını ve sıkça tüketildiğini” sorgulamak olmuştur. Evet, Fransızların milli bir yemeği olan soğan çorbası ve Macarlarında aynı şekilde milli bir yemeği olan gulaşda fazlaca kullandıkları kuru soğandır. Her iki ülkede kullanılan soğan cinsi, sarı-kahve renkli ince kabukları olandır. Yaptığım araştırmalarda her iki ülke kadınlarında, diğer Avrupa ülkelerine göre, yumurtalık kisti en az oranda görülmektedir.
Değerli okuyucu, soğan üzerine olan araştırmalarımı ömrümün sonuna kadar sürdereceğime olan inancım kesindir. Durup durup kimyasını araştırdığım bir bitkidir.

Onda insan sağlığı için çok şey gizlidir. Enteresan bir kimyası vardır. Ancak, onun değişik hastalıklara karşı kürünün nasıl hazırlanacağını ve uygulanacağını bilmek gerekir.

Soğanın içeriğinde bulunan glucokinin etkin maddesi, pankreası uyararak insulin salgılamasını artırır ve kan şekerinin düşürülmesine yardımcı olur. Yeri gelmişken hatırlatmakta fayda görüyorum, eğer hipoglisemi şikâyetiniz var ise, gerek kuru soğan (çiğ olarak) ve gerekse de taze soğan tüketiminde ölçülü olmanızı öneririm.

Soğan, molekül yapıları birbirinden farklı çok sayıda kükürtlü bileşik içerir. Bu kükürtlü bileşikler hücre duvarını ve kolesterolü, serbest radikallerin zararlı etkilerine karşı korur. Bu sayede de damar sertliğine ve kalp krizine karşı koruyucu rol oynarlar. Soğanın içeriğinde bulunan kükürtlü bileşikler karaciğerde üretilen kolesterolü doğrudan etkileyerek, bir taraftan kötü kolesterol olarak bilinen LDL’yi inhibe ederken (üretimini yavaşlatırken), diğer taraftan da iyi huylu kolesterol olarak bilinen HDL’nin artışına yardımcı olur.

Soğan çinko bakımından en zengin bitkiler arasındadır. İngiliz bilim adamları yaşlılığa bağlı olarak deride ve ciltte gelişen yaşlılık lekelerinin oluşumunda çinko eksikliğinin etkili olduğunu ortaya koymuşlardır. Bu nedenle çinko bakımından zengin besinlerin tüketilmesinin, yaşlılığa bağlı lekelerin yok edilmesinde iyi bir yardımcı olduğunu bildirmektedirler.

Soğanın temel etkin maddelerinden olan allicin ve ajoen kan sulandırıcı özelliğe sahip olduğundan damar tıkanıklığına ve kalp krizine karşı koruyucu rolü vardır.

Kür 1: Polikistik övere karşı

Kaynamakta olan birbuçuk su bardağı klorsuz suyun içerisine ince kabuğu soyulmuş orta boy bir kuru soğanı dörde bölüp atınız. Beş dakika ağzı kapalı olarak kaynatınız. Ilıyınca içiniz. Onbeş gün boyunca aç karnına günde iki kez içiniz (öğleden evvel ve öğleden sonra). Eğer çalışan bir hanımsanız bu kürü akşam yemeğinden önce ve akşam yatarken uygulayabilirsiniz. İlk onbeş günlük başlangıç küründen sonra üç-dört adet döneminde, adetinize on gün kala on gün boyunca yine günde iki kez uygulayınız.

Not 1: Her defasında taze hazırlanmalıdır. Kullanılacak olan kuru soğan, pazarlarda satılan açık kahverengi kabuklu yemeklik soğandandır. Özellikle bembeyaz soğan aramaya gerek yoktur. Beyaz, kırmızı ve mor soğan kullanılmamalıdır.

Kür 2: Menopoza bağlı ateş basmasına karşı, FSH hormonu yüksekliğine karşı, erken menopoza karşı, miyom ve çikolata kistine karşı

Kür 1 aynen uygulanır.

Kür 3: Üşütmeye bağlı üst solunum yolları enfeksiyonlarına karşı

Kür 2 aynen uygulanır. Sadece kullanım süresi onbeş gündür.

Kronik kuru öksürüğe karşı • ağız içi mukoza yaralarına karşı • bronşite karşı* üst solunum yolları enfeksiyonlarında etkili • balgam söktürücü • yumurtalık ve rahim kanserlerini önleyici
Kırmızı, pembe, beyaz çiçekli olanları içerisinde tıbbi amaçlı olarak kullanılanı Akdeniz ve Ege Bölgesinde yetişen ve çiçekleri kırmızı-beyaz renkli olandır. Antikçağ'dan beri öksürüğe karşı kullanılmıştır. Çiçek ve yapraklarından oluşan çayı ağızda çıkan yaralara karşı gargara olarak kullanılır. İçerdiği vanillik asit, scopoletin, quercetin ve p-hydroxy-benzoik asit ağız yaralarına karşı gargarası yapıldığında etkin olan maddeleridir.
Fransızlar böbreklerin sağlıklı çalışmasında uyarıcı amaçlı olarak, bahar aylarında onun taze filizlerini salatalarına ilave ederler.
Latince ismi olan “aithaea” çok çeşitli şifa gücü olan anlamına gelir. Astım hastaları her bitkiyi kullanamazlar, çünkü birçok bitkinin içerisinde etkin madde olarak histamin bulunur. Astım hastaları hatmiyi içerdiği antihistaminik özelliğe sahip etkin maddelerinden dolayı çekinmeden kullanabilirler. Özellikle hatminin yapraklarında bol miktarda bulunan kaempferol ve hem yaprak ve hem de çiçeklerinde bulunan chlorogenik asit antihistaminiktir.

Hatmiyi Over-CA (yumurtalık kanseri) hastalarına özellikle önermekteyim. Kemoterapi ve/veya radyoterapi aldıktan onbeş gün sonra hatmi kürüne başlayabilirler. Aşağıda bu kürün nasıl hazırlanacağı açıklanmıştır. Eğer, birinci derece akrabalarında yumurtalık, rahim veya meme kanseri olanlar var ise, yılda iki kez önleyici olarak hatmi kürü uygulamalarını öneririm.

Kökleri kullanılacağı zaman kesinlikle kaynatılmaması gerekir. Kaynatıldığı takdirde köklerinin içerdiği zengin nişasta suya geçeceğinden etkisini büyük oranda azaltır. Bu nedenle hatminin kökleri kullanılacağı zaman, kökler önce soğuk su altında yıkanır ve kurutulur. Kurutma işleminden sonra kökler havanda biraz ezilir ve soğuk suya yatırılır. En az beş-altı saat bekletildikten sonra süzülür ve suyu içilir.

Dikkat: Hatminin kökleri sonbahar mevsiminde sökülmelidir. Bahar mevsimi sökülen köklerin nişasta bakımından çok zengin, fakat etkin madde bakımından en az olduğu dönemdir.

Sonbaharda çıkarılan kökleri %35 oranında mukozal etkin madde olan galakturonorhamnen (GRH) ve arabinogalaktonen (AG) içerir. GRH ve AG bağışıklık sistemini hem uyarır (stimulasyon) hem de güçlendirir (modülasyon). Geri kalanı ise ortalama %50 nişasta, %10 pektin, %5 flavonoid ve ham şekerdir. Eğer, kökleri bahar ayında sökülürse (çıkarılırsa) mukozal etkin maddeler %10, nişasta oranı ise %75 civarındadır.

Kür1: Kuru öksürük veya bronşite karşı

Kronik öksürük veya kış aylarında üst solunum yolları enfeksiyonlarına bağlı inatçı öksürüklerde ideal bir yardımcıdır. Kaynamış bir bardak sıcak sütün içerisine bir tutam (4-5 gram) hatmiden ilave edilir ve karıştırılır. Birkaç dakika bekledikten sonra yudum yudum içilir. Günde iki kez tekrarlanabilir. Bu kürü önerdiğim hemen herkes çok memnun kaldığını bildirmiştir. Oniki yaş altı çocukların herhangi bir kürü hekime danışmadan uygulamalarını önermiyorum. Ancak, altı yaşını doldurmuş çocuklar da bu kürü uygulayabilirler.

Kür2: Yumurtalık kanseri hastalarında

Sonbaharda sökülmüş (topraktan çıkarılmış) kökler önce soğuk suda yıkanır. 15-20 gram kök havanla hafif ezilerek oda sıcaklığındaki bir bardak klorsuz suya ilave edilir. En az altı saat buzdolabında bekletilir. Altı saat sonra dışarı çıkartılıp süzülür ve suyu bir ay boyunca günde bir kez yudum yudum aç karnına içilir. Her gün taze hazırlanmalıdır. Bu küre bir ay uygulayıp iki ay ara verilerek bir yıl devam edilir. Yani, bir ay boyunca her gün bir defa uygulanıp 2 ay ara verilecektir, iki ay aradan sonra tekrar 1 ay boyunca günde bir kez uygulanıp tekrar 2 ay ara verilerek bu şekilde bir yıla tamamlanacaktır.

Kür3: Yumurtalık ve rahim kanserine karşı önleyici

Kaynamakta olan bir bardak klorsuz suya bir tatlı kaşığı (4-5 gram) hatmi çiçeği ve yaprağı ilave edilir ve kısık ateşte ağzı kapalı olarak üç dakika demlenir. Daha sonra ılımaya bırakılır. İlk hafta günde iki kez altı saat arayla içilir. Her defasında taze hazırlanır. İkinci haftadan sonra yirmibir gün boyunca günde bir kez içmeye devam edilir ve kür sonlandırılır. Bu kür yılda iki kez altı ayda bir tekrarlanır.

Kür4: Ağız içi mukozal yaralara karşı

Altı-sekiz gram (bir buçuk tatlı kaşığı) hatminin çiçek ve yaprakları kaynamakta olan bir bardak klorsuz suya eklenir. Kısık ateşte üç dakika ağzı kapalı olarak demlenir ve ılımaya bırakılır. Ilıdıktan sonra süzülür. Ağız gargarası günde üç kez yapılır. Her gün taze hazırlanır. Bir hafta içerisinde ağız yarasında düzelme olmaz ise, kür sonlandırılır.
Not: Hekiminizin önerdiği Haçlar varsa, mutlaka kullanınız. Bu bitkiye karşı alerjiniz olup olmadığını öğreniniz. Bu kitaptaki tüm bitkisel kürler ancak ve ancak yetişkinler içindir. Burada okuduğunuz bilgilerin, yardımcı ve destekleyici olduğunu gözardı etmeyiniz. Hekiminize danışmadan buradaki bilgilerle kendi kendinize kesinlikte teşhis koymayınız ve uygulamayınız. Unutmayınız ki hastalık yoktur, hasta vardır. Her hastalığın seyri insandan insana değişir. Teşhisi koyacak olan ancak, bir hekimdir. Dr. İbrahim Gökçek

Mor Soğanı Sütle Karıştırıp İçin


Kan basıncını (tansiyonu) düşürücü etkiye sahiptir. Şeker hastalığına karşı bol miktarda mor soğan yenir. Kesik ve yanık yaralarının mikrop almaması için mor soğan suyu sürülür. Safra kesesi salgısını artırır ve bunun sonucu olarak taş oluşumunu önler. El ve ayak tırnaklarının çabuk kırılmasında, tırnakları sık sık mor soğan suyu ile ovmak gerekir.

ŞİFA KAYNAĞI

Ayak bacak karın göğüs ve ellerdeki şişmelere karşı günde üç defa yemeklerden önce birer çorba kaşığı soğan suyu içilir. Burun kanamalarını durdurmak amacıyla soğan yumrusu ikiye kesilir yarısı burnun önüne bağlanır. Çıbanları olgunlaştırmak için soğan yumrusunu oluşturan yapraklar haşlanarak çıban üzene konur. İdrar yolları ağrılarında taze kesilmiş ve ısıtılmış soğan sıcak sıcak ağrıyan yerin üzerine konur ve bu işlem birkaç kez tekrarlanır. Dizanteri veya bağırsak iltihaplarına karşı çiğ yumurta sarısı taze tereyağı iyice ezilmiş kimyon tohumu ve fazla miktarda soğan suyu karıştırılıp günde üç defa birer çorba kaşığı yenir. Nasırları yok etmek için sirke içerisinde kaynatılan mor soğan nasır üzerine konarak bağlanır ve bu işlem birkaç kez tekrarlanır.

KARIN SANCILARI

Karın sancılarına ve mide kanamalarına karşı çok ince doğranmış soğan süt içerisinde kaynatılarak içilir. Dibinde toplanan soğanlar ise yenir. Boğaz iltihabı (Iarenjit)'in tedavisi sesin güzelleştirilmesi sinirsel rahatsızlıkların tedavisi öksürüğe bronşit ve boğaz ağrısına karşı en iyi ilaç soğan suyunun balla karıştırılarak yenmesidir. Bu maksatla hazırlanan macundan günde üç çorba kaşığı tüketilmeli.

YEŞİL MERCİMEKLİ PİLAV (ERZURUM PİLAVI)


YEŞİL MERCİMEKLİ PİLAV (ERZURUM PİLAVI)

MALZEMELER
1 su bardak bulgur
1 su bardağı yeşil mercimek
1 adet kuru soğan
2 yemek kaşığı sıvı yağ
1 yemek kaşığı tereyağ
2 yemek kaşığı tereyağ (üzeri için)
2 bardak sıcak su
YAPILIŞ
Ayıklanmış ve yıkanmış mercimekleri bir tencereye alarak üzerine bol su ilave edip mercimekler yumuşayana kadar haşlayın.
Mercimeklerin suyunu süzüp kenara alın.
Sıvı yağ ve tereyağını  tencereye alarak  eritin ve yemeklik doğranmış soğanları ilave edip pembeleşinceye kadar kavurun.
Bulgurları yıkayıp suyunu süzün ve bulgur ve mercimeği tencereye ilave edin.
Bir iki defa karıştırıp sıcak su ve tuzu ekleyin karıştırıp, kapağını kapatın.
Pilav suyu tamamen çekene kadar pişirin.
15 dakika dinlendirin.
Ayrı bir tavada 2 yemek kaşığı tereyağı yakmadan iyice kızdırın.
Pilavın üzerine gezdirin.
Not; Pilavın içinde yağ var ama üzerine ayriyeten koyulan tereyağ pilava ayrı bir koku ve lezzet katıyor.
Pilavımız Erzurum yöresine ait bir pilavdır...  AFİYET OLSUN...Lezzet Pınarından Damlalar'a Teşekkürler

Column Left